Yapay zekâ’nın ahlakını kim temsil edecek?

Müfit Akyos Y
Yapay zekâ’nın ahlakını kim temsil edecek?

Hemen bütün yeni teknolojilerin ve onları kullanarak geliştirilen ürünlerin ortaya çıkıp yaşamımızı etkilemeye başladığı noktada kamu otoritesi yeni kurallar (hukuki düzenlemeler, standartlar ve regülasyonlar) oluşturmak için çalışma başlatır. Teknolojinin etki ve yayılım alanının küresel düzeyde olması durumunda küresel kurumlar ve devletlerin yanı sıra, öne çıkan firmalar bu standartlar ve regülasyonların oluşturulmasında yer alma mücadelesine girişirler. Beklenen, kamunun düzenleyici ve “kamuyu koruyucu” misyonu ile süreçte toplumu ve bireyi “koruyacak” biçimde konumlanmasıdır (hakem olması değil!).

Ancak bir önceki aşamada yani teknoloji veya ürün geliştirme aşamasında kamunun araştırma geliştirme faaliyetlerinde kamu-özel kesim gerektiğinden daha fazla yakınlaşmış, kamu araştırma projelerini parasal olarak destekleyen özel kesime projelerin yürütme ve karar verme süreçlerinde yer verilmiş ise, standartlar ve regülasyonlar oluşturma faaliyetlerinde “kamunun yararı”, “rekabet koşulları” ne ölçüde korunabilecek veya güvenilir olabilecektir?

Örneğin bilinen bilişim “tekellerinin” YZ alanında kamu araştırma kurumlarının yürüttüğü projelere büyük miktarda parasal desteğin yanı sıra proje yönetimlerinde de yer almaları bilim çevrelerinde bilimle özel firmalar arasındaki sınırın yeniden tartışılmasına neden olmuştur. Ülkemiz dahil “üçüncü kuşak üniversite” adı altında özendirilmeye çalışılan “girişimci üniversite” kavramının da bu tartışma içinde yer alması beklenir.


Son yıllarda YZ’nın gelişme ve yaşamımızı etkileme hızı bir yandan hayranlık uyandırmakta, büyük umutlar yaratmakta, diğer yandan çok büyük veri tabanlarını kullanma gereksinimi, yüksek karmaşıklıkta algoritmalara dayanması endişeler doğurmasına neden olmaktadır.

20 milyar avroluk proje

Bu nedenle olsa gerek AB YZ çalışmalarını hukuki altyapısını da oluşturma çalışmalarında liderlik yarışına girmiş görünmektedir. Mart 2012’de başlatılan RoboLaw Projesi Mayıs 2014’te tamamlandı ve “Robotik Alanın Hukuki Düzenlenmesi Rehberi” ve izleyen yıllarda yine bir dizi “robot hukuku” ile ilgili düzenlemeler yayınlandı. Nisan 2018’de AB üyesi ülkelerin imzaladığı ve 2020’den itibaren yıllık 20 milyar avro kaynak ayırmayı öngören Yapay Zeka İşbirliği Bildirgesi bu alanda çok önemli bir adımdır. ABD’nin Mayıs 2018’de düzenlediği Yapay Zeka Zirvesi’nde Beyaz Saray düzeyinde kurulan Yapay Zeka Komitesi bu alandaki rekabeti ve konunun önemini yeterince göstermektedir.

Eş zamanlı olarak büyük teknoloji firmaları da, yapay zeka alanında bilim, etik ve yasaları biçimlendirmek üzere harekete geçti. 10 Mayıs’ta ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın (NSF) Yapay Zekada Adalet konusunda projeler için başlattığı yeni bir finansman programı dolayısıyla Amazon’la işbirliği için niyet mektubu düzenlendi.

Ocak 2019’da kendisini dünyanın önde gelen yapay zeka uzmanlık kümelerinden biri olarak kabul eden Münih Teknik Üniversitesi (MTÜ), YZ’nın güvenlik ve mahremiyetten ödün vermeden 21. yüzyılda nasıl kullanılabileceğini araştıran yeni bir merkez açtı. Amaç, mühendisler ve bilişim uzmanlarının, politika yapıcılar ve teknoloji firmaları için rehberlik sağlamak üzere hukuk, tıp ve dijital etik, yönetişim ve hesap verebilirlik konularında uzman akademisyenlerle birlikte çalışmalarıydı. Ancak bu merkezin YZ’nın en tartışmalı kullanıcısı Facebook’tan kabul ettiği 7.5 milyon dolarlık bağışı kabul etmesiyle “ etik yıkama” konusundaki tartışmaları alevlendi.

“YZ etiği” ve “etik yıkama” kavramlarını üniversite sanayi yakınlaşması bağlamında irdeleyecek yazı bu serinin sonuncusu olacak.

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 173. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos