Kahvaltı

Mustafa Çetiner
Kahvaltı

Kahvaltı sözcüğü, Osmanlı-Türk kültüründe, öğleden önce 10.00- 12.00 saatleri arasında kahve içmek bir gelenek olduğundan, kahveden önce yenen öğün anlamına gelen “kahve-altı” sözünden türemiştir. Kuşluk vakti içilen sabah kahvesi aç karna iyi gitmediğinden öncesinde atıştırılan öğündür yani.

İngilizcede ise kahvaltının karşılığı olan breakfast sözcüğü “break the fast” yani “oruç bozmak” anlamındadır, yani sabah aç karnı doyurmak gibi.

Bildiğimiz anlamda kahvaltının hayatımıza girmesi, 19. yüzyılda ve kapitalizmin gelişimi ile eş zamanlıdır. İnsanların düzenli mesai yapmaya başladığı bu yüzyılda yemek saatlerinin düzensizliği ciddi kargaşa yaratıyor ve iş gücü kayıplarına neden oluyordu. Kahvaltı alışkanlığının olmadığı bu yıllarda işçilerin önemli kısmı güne aç başlıyor ve saat sabah 10.00 sularında yemek için işe ara veriyordu. Bu nedenle kahvaltının aslında “kapitalizmin bir uydurması” olduğuna bile inanlar vardır.


Yine de iyi ki; kahvaltı var. Cemal Süreya çok haklı;

“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.”

Kahvaltı, sadece keyif için de değil üstelik, sağlığımız açısından da yararlı.

Son yıllarda insanların kahvaltı etmeden kendilerini sokaklara atmalarının aşırı şişmanlık sıklığını arttırdığı ileri sürülüyor.

Bazı bilim insanları, sabah kahvaltı etmenin en azından öğün sayısını arttırarak daha sık ve az yemeye neden olduğunu ileri sürüyor. Bu durum, metabolik hızı arttırıyor ve kilo alınımını engelliyor.

Bilimsel çalışmalar, aşırı şişman kişilerin sabah kahvaltısını daha çok atlama eğiliminde olduğunu ileri sürüyor. Aynı çalışmalar, sabah kahvaltı etmeyenlerin edenlerle karşılaştırıldığında daha büyük porsiyon yediklerini, yediklerinin yağ içeriği yüksek besinler olduğunu ve bu kişilerin atıştırmaya daha eğilimli olduklarını gösteriyor.

Kimileri ise aşırı kiloluların genellikle akşamları geç saatlerde çok yediklerini, sabah uyandıklarında zaten tok kalktıklarını, aşırı kilonun sabah kahvaltı etmediklerinden değil, tersine en olmayacak zaman olan gece geç vakit yemek yemeleri yüzünden olduğunu ileri sürüyor.

NHANES III olarak adlandırılan ve Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilen bir çalışmada kahvaltı tip ve alışkanlıkları ile günlük kalori alışı ve vücut kitle indeksi arasındaki ilişki araştırılmış. Toplam olarak 16.543 deneğin katıldığı bu çalışmada sabah kahvaltı yapmamanın en azından kilo vermeye yardım etmediği gösterilmiş. Yani aslında sabah sıkı yemek gün içinde aşırı yemeği de bir ölçüde engelliyor ve kilo alınmasına da mani oluyor. “Seasonal Variation of Blood Cholesterol Study” (SEASONS) ismi verilen çalışma sonuçları da sabah kahvaltısını atlayanlarda, sabah kahvaltı edenlere göre obezite riskinin 4,5 kat daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Japon çalışma grubunun yaptığı bir başka çalışmanın sonuçları da oldukça çarpıcı görünüyor. Tıp öğrencileri üzerinde yapılan bu çalışma, gün içinde hissedilen yorgunluk ile sabah kahvaltı etmemek arasında doğrusal bir ilişki olduğunu gösteriyor. Yine aynı çalışma akademik performans düşüklüğü, öğrenme zorluğu gibi eğitim açısından olumsuz faktörlerin kahvaltı etmeyenlerde daha fazla olduğunu iddia ediyor. Benzer ilişki orta öğretim öğrencileri için de geçerli bulunmuş. Yani kahvaltı edenler, etmeyenlere göre daha kolay sorun çözüyor, ruhsal durumları daha iyimser oluyor.

Yaşları 11-13 arasında değişen bir grup ile yapılan başka bir çalışma ise kahvaltı edenlerin daha hızlı öğrendiğini gösteriyor.

Bu bulguların elbette hormonal, nörolojik veya kognitif bazı nedenleri olmalıdır. Ancak günümüzde kahvaltının bu etkiyi nasıl sağladığı tam olarak açıklanamıyor.

Madem kahvaltı iyi bir şey, bu durumda bizlere anne babalarımızdan duyduğumuz “kahvaltı en önemli öğündür yavrum” sözüne inanmak ve bu öğüde uymak düşüyor.

Mustafa Çetiner / [email protected]


Bu yazı HBT'nin 61. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.