Üniversitelerin en tepe yönetiminde kadınların sayısı veya oranı azın da azı iken, akademik piramidin tabanına inildikçe giderek artan kadın sayısı... Ama hayale kapılmayın, üniversitelerimiz erkek egemen yapıda. Üniversitelerde akademisyenlerin %61,8’i erkek, %38,2’si kadın. Vakıf üniversitelerinde daha iyi bir durum var: 57’ye 43. (Devlet üniversitelerinde 63’e 37).
Önemli ayrıntılar var ama önce bilgi: Araştırma Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları (UAM)’ca gerçekleştirildi. Bu kurum Prof. Dr. Mary Lou O’Neil (*) tarafından yönetiliyor. AB’nin Ufuk 2020 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Sistematik Eylem (SAGE **) bilim programının desteğiyle gerçekleştirilen araştırmada bazı sonuçları, yayınladıkları kitapçığın Akademik Özet’inden aktarıyorum :
Erkek rektörlere mahkum muyuz?
* Rektörlerin %9,1’i, Rektör yardımcılarının ise %10,3’i kadın.
(Yorum benden: Cumhurbaşkanı neden durmadan erkek atıyor? Politikalarına daha uyum sağlayacağını düşündüğü için mi? Erkek rektörler de kadın rektör yardımcıları seçecek değil herhalde!)
* Neyse ki dekanlıklarda kadın akademisyen sayısında artış var, %21,3.
* Eşitsizlik profesör orantısında: 68,8 erkek, 31,2’si kadın. Akademik hiyerarşisinin aşağılarına inince, ancak doçent sayısında erkek / kadın akademisyen oranına yakın bir orana ulaşılıyor: 61,2 ye 38,8.
* Doktor öğretim üyesi kadrolarına gelince: %60’a 40... Vakıf üniversitelerinde ise bu oran %50-50 gibi. En çok eşitlik!
* Öğretim görevlisi: Devlette 60/40 iken, Vakıf üniversitelerinde kadınlar öne geçiyor: %58,9. Kadınlar ancak en alt akademik unvanda öne geçebiliyorlar.
* Araştırma görevlisi kadrolarında ise devlette cinsiyet eşitliği söz konusu: 50/50.. Vakıflarda ise 60/40 erkekler..
İlahiyat erkek egemenliğinde
Araştırmanın bölgesel tarafı da var. Marmara, iç Anadolu ve Ege’de 60/40 erkek kadın oranı korunurken, Güneydoğu Anadolu bölgesi bir felaket: Kadın akademisyen oranı 22,8. Prof.’ların %80’i erkek. Doğu Anadolu’da ise profesörlerin sadece %14’ü kadın.
Ne kadar az kadın o kadar daha çok kadınlar üzerinde erkeklerin her türlü baskısını tahmin edebiliriz.
Fakülteler temelinde de eşitliğe veya eşitsizliğe bakılmış: “Pek çok fakülte ülke çapındaki eğilimlere uymakta, ve kısmi eşitliğe doğru ilerlemektedir. Ancak mimarlık ve mühendislik, orman, ilahiyat ve veteriner fakültelerinde erkekler çoğunlukta.” İlahiyatta durum tahmin ettiğiniz gibi: %10 kadın. Ne zaman yüzde 90 kadın olur burada, o zaman dinci erkek baskısı son erer.
Mimarlık, iletişim ve sağlık bilimlerine gelince, kadınlar buralarda çoğunlukta. Böylece kadınların ana yönelişleri hakkında bir fikrimiz oluyor.
Sağlık bilimleri fakültelerinde kadınlar egemen: %72,7.
Kadınlar engelleniyor
Araştırmada kullanılan “cam-tavan” endeksi hesaplarına göre 1984-2018 yılları arasındaki durumda, atanma-yükseltmelerde kadınların engellendiği ortaya çıkıyor.
Üniversitelerde kadın akademisyen örgütlülüğü çok önemli bu gidişatı tersine çevirebilir. Tabii, toplumsal destek de şart.
Orhan Bursalı
*Bu yazı, 30 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Bilim ve Siyaset köşesinde yayınlanmıştır.
(*) O’Neil ve çalışma arkadaşları: Bahar Aldanmaz, Rosa Maria Qierant Quilles, Nathaniel Rose, Deniz Altuntaş, Hilal Tekmen..
(**) SAGE Programı, “bilimsel araştırmalarda toplumsal eşitliğin sağlanması için Avrupa ve ötesinde benimsenmek üzere yaratıcı bir model ve tanısal bir araç takımı geliştirmektedir. 3 temel hedefi var: Kadınların işe alım, devamlılık ve kariyer ilerlemesi konusunda karşılaştıkları engellerin kaldırılması, karar alıcı mekanizmalardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin vurgulanması gerekli adımların atılması, araştırma projelerindeki toplumsal cinsiyet odağının güçlendirilmesi...”