Bilimdeki ‘cam tavan’

Özlem Yüzak

Hemen her alanda olduğu gibi bilimde de, akademik dünyada da  kadın olmak kolay değil. Tarihte çığır açan buluşlar yapsalar bile çalışmaları erkek meslektaşlarına mal edilen, keşifleri erkeklerin gölgesinde kalan onlarca bilim kadını var. Günümüzde bilim kadınlarına karşı önyargılar hayli azalmış olsa da tamamen ortadan kalmış değil. Cinsiyet, etnik köken, din gibi çeşitli ayrımcı faktörler nedeniyle belli bir pozisyonun üstüne terfi edememesi durumu olarak tanımlanan "Cam tavan etkisi" diye tanımlanan durum halen süregeliyor.

Dünya genelinde her 3 araştırmacıdan yalnızca biri kadın ve bilimsel yüksek akademik pozisyonların sadece %11’inde kadınlar bulunuyor. Son 10 yılda bilimsel araştırmalarda kadınların oranının yalnızca %12 arttığı görülüyor. Bilim kariyerinin her aşamasında kadınlar ciddi anlamda az temsil ediliyor. Lisede bilim konusunda uzmanlaşmak isteyen kadın oranı %50’yken üniversitede %32’ye, master aşamasında %30’a ve doktorada %25’lere kadar düşüyor.

Aslında Türkiye kadın akademisyen konusunda dünya ortalamasını üzerinde. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre, Türkiye'deki 162 bin 350 akademisyenin %44'ü kadınlardan oluşuyor. 8 bin 167 kadın profesör, 5 bin 997 kadın doçent, 16 bin 679 kadın doktor öğretim üyesi unvanıyla akademisyen olarak görev yapıyor. Buna göre toplam 25 bin 947 profesörden %31'i, 15 bin 222 doçentten %39'u, 38 bin 683 doktor öğretim üyesinden %43'ü kadınlardan oluştu. Ancak bu düzelmenin üst pozisyonlara yansıdığı pek de söylenemez. Kadın dekanların oranı %18 sadece. Kadın rektörler konusunda durum daha da kötü. Devlet üniversitelerinde 6, vakıf üniversitelerinde 11 kadın rektör olarak görev yapıyor. Türkiye'deki 17 kadın rektör, 206 üniversitenin yöneticilerinin %8'ine karşılık geliyor.


İşin ilginci, Türkiye gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinde karnesi hayli kötü olan başka ülkelerin hem kadın akademisyen oranlarında hem de STEM eğitimi alan kadın öğrenci sayısındaki  gözle görülür artış. Örneğin ABD'deki bilgisayar bilimi diplomalarının sadece %18’i kadınlara giderken Cezayir’de, üniversitelerin fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (kısaca STEM) alanlarından mezun olanların %41’i kadın.

Peki geleneksel olarak daha fazla cinsiyet eşitsizliğinin olduğu ülkelerde, cinsiyet bakımından kendilerinden daha ileride olan ülkelere kıyasla, fen ve teknoloji alanında genelde daha fazla kadının bulunması ne ile açıklanabilir? Bu sorunun Missouri Üniversitesi’nde psikolog David Geary de aramış. Psychological Science bülteninde yayınlanan bir teze göre bu durum, daha yüksek cinsiyet eşitsizliğinin bulunduğu ülkelerde yaşayan kadınların, ekonomik özgürlüğe giden en belirgin ve en muhtemel yolu aramasıyla ilgili olabilir. Bu yol da sıklıkla STEM mesleklerine çıkıyor.

Bunlar yine de önemli gelişmeler. Bilim kadınlarına büyük destekler veren L'Oreal'ın mottosunda olduğu gibi "Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var".

Özlem Yüzak

*Bu yazı 9 Mart 2019 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır.


Özlem Yüzak

Bilgi işçisi olarak tanımlıyor kendini... 15 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Bilgi Toplumuna Doğru’ adlı köşesinde çağdaş dünyanın anahtarı olan bilgi, bilim ve eğitimin önemi üzerine yazıp duruyor. İnsanın doğa ve insan üzerinde kurduğu iktidardan dehşetli rahatsız; bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği yine ilgi duyduğu alanlar arasında. “Kıskaçtaki İnsan ve İsyan” adlı bir kitabı bulunuyor.