INTERNİTE, MOBİLİTE, SOSYALİTE

Tanol Türkoğlu Y
INTERNİTE, MOBİLİTE, SOSYALİTE

M.A.Akev ve
Nişantaşı Felsefe Grubu için

1789 devriminin üç imgesi, üç mottosu olan liberte-egalite-fraternite’nin Fransa bayrağındaki üç renkte simgelendiği bilinir: Mavi; özgürlük (liberte), beyaz; eşitlik (egalite) ve kırmızı da kardeşlik (fraternite). Oysa bu renkler devrimden önce de vardı ve başka anlamlar taşıyordu.

Mavi-kırmızı ikilisi nicedir Paris şehrini temsil ediyordu. Beyaz ise (çeşitli yorumlar varsa da) kralı (monarşiyi). Bu çerçevede üç renkli Fransız bayrağı, “Kral (monarşi), Paris halkının koruması altındadır” şeklinde okunabileceği gibi, “Kral (monarşi) Paris halkını ikiye böldü” biçiminde de yorumlanabilir. Devrim sembolü kullanmaya devam etmiş ama anlamını “zamanın ruhuna” uygun olarak değiştirmiş anlaşılan.


Benzer şekilde bir anlam değişikliği “tolerans” kavramında da gözlenir. İlkin Roma’daki Papalık tarafından kullanılmıştır. Protestanlarla yıllarca süren savaşlar sonucunda onları alt edemeyince kendilerini gerçek hıristiyan addeden katoliklerin ruhani temsilcisi Papa bir “fetva” yayınlamış ve protestanlarla birlikte yaşamaya tahammül edeceklerini (tolerer) ilan etmiştir.

Tolerans kelimesi her nasılsa sonraki yıllarda anlam genişlemesine uğradı ve “öteki”nin özgürlüğüne saygı göstermek şeklindeki bugünkü halini aldı. Tolerans ile tahammül etmek arasındaki temel nüans birbirine nispet eden iki şeyin özde denk olup olmamasıyla ilgilidir.

Toleransın ilk kullanımına çok benzeyen bizdeki “hoşgörü” kavramı da daha güçlünün lütfederek daha zayıfa tahammül ettiği anlamına gelir (örn. ebeveyn çocuklarına, öğretmen öğrencilerine tahammül eder). Oysa bugün tolerans iki şeyi önce birbirine eşit, denk kabul eder. Güçlü-zayıf, lütuf-tahammül yoktur.

Demode oldu denebilir lakin bu üç mottoyu bugünün dijital kültüründe de arayabiliriz. Acaba en temel üç dijital olgu ne olurdu? Orijinal motto nasıl ki özgürlük ile başlıyorsa dijital kültürdeki izdüşümünün de INTERNİTE ile başlaması kaçınılmaz. Yani her zaman her yerde internet erişimi olmalıdır. Bu temel bir haktır. Onunla ne yapacağı ise kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Temel dijital mottoların ikincisi MOBILITE olmalıdır. Yani erişim özgürlüğü kişiyi sabit bir yere bağlamamalıdır. Kişi dilediği her yerden her zaman internete erişebilmelidir. Hareket halinde olmak durumu mikro düzeyde sokakta internete girebilme şeklinde yorumlanmakta. Oysa bu olgu makro düzeyde ele alındığında insanoğlunun olduğu her yerde internet erişiminin de bulunması anlamına gelir. Örneğin insanoğlu Mars’ta koloni kuracaksa, orada internet erişimi de olmalıdır. Bu bağlamda bir yere internet götürmenin, oksijen götürmekten daha zaruri hale geleceğinin altını çizmek gerekir.

Üçüncü dijital motto olsa olsa SOSYALİTE olabilir. Çünkü insanoğlu sosyal bir varlıktır; ölümsüzlüğü bulana kadar da birbiri ile kenetlenme gereksinimi duyacaktır. O nedenle dijital platformlarda da sosyalleşmesini sağlayacak imkanların bulunması bir zorunluluktur. Gerçi günümüz uzmanları dijital etkileşimi sosyalleşmek olarak değerlendirmiyorlar. Mevcut normlar çerçevesinde haklı olabilirler; ancak unutmamalı ki dijitalleşme normların kendisini de değiştiriyor.

Fransa gün gelir lüzum görür de bayrağındaki üç rengin anlamını, zamanın ruhuna göre yeniden değiştirir mi bilinmez ancak internite-mobilite-sosyalite adı konmasa da hayatımızı derinden etkiliyor ve etkilemeye devam edecek.

Tanol Türkoğlu / [email protected]


*Bu yazı HBT'nin 52. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu