Diyabetin önlenmesi ve tedavisi

Öne Çıkanlar Sağlık
Diyabetin önlenmesi ve tedavisi

Diyabet ciddi bir metabolizma hastalığıdır. Türkiye’de yaklaşık 9 milyon kişi diyabet hastası. 1.5 milyon kişi ise diyabet hastası olduğunun farkında değil. Önlem alınmadığı takdirde diyabet vücudun hemen hemen bütün organlarını etkiliyor ve kontrol altında tutulamayan diyabet körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, felce, böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açıyor.

Kimler diyabetten şüphelenip doktora gitmeli?

- Tuvalete sık çıkma,
- Ağız kuruluğu,
- Hızlı kilo kaybetme,
- Halsizlik ve çabuk yorulma belirtileri olan kişiler doktora başvurmalıdır.


Diyabetin tamamen iyileşmesi mümkün mü?

Diyabet tedavisinde amaç, hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, diyabet nedeniyle gelişebilen kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarı ve iyileşmeyen yaralar gibi komplikasyonların önlenmesidir.

Diyabet tedavisi bir takım işidir. Merkezde hasta olmak üzere bu takımda; hastaya yardımcı olacak diyabet uzmanı endokrinolog, diyabet hemşiresi ve diyetisyen olmalıdır. Gerektiğinde hastaların göz, kalp, böbrek veya ayak problemleri için ilgili bölümlerle koordineli çalışmaya gidilmelidir.

Diyabet tedavisinin bir numaralı amacı, yüksek kan şekeri seviyelerini kontrol altına almaktır. Bunu sağlayacak çeşitli yöntemler vardır. Bunlar:

  • Sağlıklı besinler yemek,
  • Düzenli egzersiz yapmak,
  • Gerekli olması halinde ağızdan ilaçlar veya insülin kullanmak,
  • Kan şekeri ölçümleri yapmaktır.

Diyabet tedavisindeki son gelişmeler, umut vaat eden yeni tedavi ya da deneysel tedavi yöntemleri nelerdir?

Son birkaç yıldır diyabet üzerinde yeni ilaçlar kullanılmaya başlandı. Yeni mekanizmalar üzerinden etki eden bu ilaçların bir kısmı ülkemizde de kullanıma girmiş, bir kısmı ise yakın gelecekte girecek. Şu anda kullanılan ilaçların her biri diyabeti kontrol altında tutmak için bir araç görevi üstlenmiş durumda. Bu ilaçlar gruplandırılarak, farklı mekanizmalarla etki gösteriyor.

Ağızdan alınıp farklı mekanizmalarla etki gösterebilecek ilaçlar:

1. grup; insülin salgılanmasını artırmakta,
2. grup; karaciğerde insüline hassasiyeti artırmakta,
3. grup; kas hücrelerinin insüline hassasiyetini artırmakta,
4. grup; yiyeceklerdeki karbonhidratların emilmesini yavaşlatarak, vücuda zaman kazandırmakta,
5. grup; insülinin salgılanmasına ve kullanılmasına yardımcı olan hormonların (inkretinlerin) kandaki seviyesini artırarak veya o hormonlar gibi çalışarak etki göstermektedir.

Diyabette ilaç kullanımı

Diyabet hastalığı, özellikle de Tip 2 diyabet farklı evreleri olan bir hastalıktır. İlk dönemlerinde hasta diyabeti hiç ilaç kullanmadan, yaşam tarzı değişiklikleri ve sağlıklı beslenmeyle kontrol altında tutabilirken, zaman içerisinde bu yeterli olmayıp, hastanın ağızdan alınan bir ilaç kullanması gerekebilir. Tek ilaçla diyabetin bir süre daha kontrol altında tutulması mümkün olabilir, bunun da bir süre sonra yetersiz kalması durumunda ikinci, hatta üçüncü ilacın eklenmesi gerekebilir.

Kompleks bir hastalık olan diyabetin kontrol altında olması demek, sadece şeker kontrolünün sağlanması demek değildir. Kan yağlarının (lipidler yani kolesterol ve trigliseritlerin) ve tansiyonun da kontrol altında tutulması gerekir. Bu da kişinin, şeker kontrolü için gerekli ilaçlarının yanında düzenli olarak tansiyon ilaçları ve bazen de kolesterol ilaçları kullanmasını gerektirebilir. Kişi bir anda kendini 4-5 ilaç alırken bulabilir. Bu nedenle diyabet hastalarının düzenli olarak doktorlarıyla ilaç kullanımı konusunu gözden geçirmeleri, aldıkları bütün ilaçları doktorlarına söylemeleri ve gerekli laboratuvar takiplerini düzenli aralıklarla yaptırmaları gerekmektedir.

Diyabet hastaları, kronik olarak kullandıkları ilaçlarının yanında soğuk algınlığı veya başka bir nedenle kısa süreli farklı ilaçlar da kullanmak durumunda kalabilir. Bu gibi durumlarda hastalar, kısa süreli ilaçların düzenli kullandıkları ilaçlarla etkileşip etkileşmediğini doktorlarına sormalıdır.

Adacık nakliyle ilgili gelinen son durum nedir? Nakil her hastada işe yarar mı?

Adacık nakli için yaklaşık üç kadavradan pankreas alınıp adacık hücrelerinin izole edilmesi ve hastaya nakledilmesi gerekmektedir. Hastaların da, organ naklinde olduğu gibi, bu hücreleri bağışıklık sistemi yok etmesin diye bağışıklık sistemini baskılayacak ilaçları devamlı şekilde kullanması gerekir. Bu durumda bile ortalama bir yıl sonra adacık hücreleri bağışıklık sistemi tarafından yok edilmekte ve kişinin tekrar insülin ihtiyacı doğmaktadır. Günümüzde adacık nakli, araştırma safhasında olan bir tedavi yöntemidir. Yaygın kullanıma geçmeye hazır olmaması, hem yeterli sayıda pankreas vericisi olacak kadavra bulunmaması hem de bir yılın sonunda kişiye tekrar nakil ihtiyacı doğmasından dolayıdır. Bu tedavi yöntemi daha çok Tip 1 diyabet olan veya insülin salgılama kapasitesi iyice azalmış Tip 2 diyabetli hastalar için uygun olabilecek bir tedavi yöntemidir.

Diyabetin kesinkes ortadan kaldırılabilmesi için kök hücre tedavisi işe yarar mı?

Adacık hücrelerinin kişinin kendi kök hücrelerinden elde edilmesi ve böylelikle kişiye bağışıklık sistemini baskılayacak ilaç kullandırma ihtiyacı kalmaması, amaçlanan bir tedavi yaklaşımıdır. Böylelikle ihtiyaç halinde kişiye tekrar tekrar kök hücreden elde edilen adacık hücre nakli yapılabilecektir. Bu konuda araştırmalar devam etmekte, ancak henüz daha yaygın kullanıma geçilecek safhada bulunmamaktadır.

Bu hastalık tıpta yaşanacak ne türde bir gelişmenin ardından yok edilebilir?

Tip 1 diyabet konusunda kök hücreden elde edilecek adacık nakliyle diyabetin tedavisi mümkün olabilecek gibi gözüküyor. Ancak diyabet hastalarının yüzde 90-95’ini oluşturan Tip 2 diyabet için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Tip 2 diyabetin tedavisinden çok, önlenmesi yönünde risk faktörlerinin farkındalığının artırılması, obezitenin önlenmesi ve beslenme ve yaşam tarzı üzerinde genç yaşlardan itibaren kilo kontrolünü sağlayacak alışkanlıkların toplumsal olarak benimsenmesiyle ancak Tip 2 diyabet görülme sıklığı azaltılabilir.

Dr. Tahir Haytoğlu
VKV Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Bölümü Başkan Yardımcısı

Bu yazı HBT'nin 72. sayısında yayınlanmıştır.