‘En iyisi’ diyebileceğimiz tek bir beslenme düzeni yok

Öne Çıkanlar Sağlık
‘En iyisi’ diyebileceğimiz tek bir beslenme düzeni yok

Sayıları her geçen gün artan bilimsel kanıtlar “en iyi” beslenme düzeni denebilecek tek bir reçetenin olmadığına, sağlıklı beslenmenin çok daha basit bir çözümü olduğuna işaret ediyor. Bu çözüm şöyle: İşlemden geçmemiş ya da az işlemden geçmiş, çoğunluğunu bitkilerin oluşturduğu doğal besinlerin çoğunlukta olduğu bir beslenme düzeni…

Bugüne dek farklı beslenme düzenleri üzerine yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçları değerlendiren Stanford Üniversitesi Önleyici Araştırmalar Merkezi başkanı Christopher Gardner, daha esnek bir yaklaşımın çok daha yararlı olacağını belirterek, “Bir kişinin tek bir beslenme düzenine takılıp kalmasına gerek yok” diyor.

Doğal besinler en iyisi


Yale Üniversitesi’nden Dr. David Katz bu sonucun hiç de şaşırtıcı olmadığına dikkat çekerek, “İşlemden geçmemiş ya da az işlemden geçmiş, çoğunluğunu bitkilerin oluşturduğu doğal besinlerin insan sağlığına iyi geldiği gerçeği asla değişmez. Ne var ki, insanlar bu gerçeği kabul etmeye pek yanaşmıyorlar” diyor.

Katz’a göre sorun, bir bakıma, bu halk arasında yaşanan kafa karışıklığından kaynaklanıyor. Sağlıklı yaşamın kapılarını açan anahtarlar olarak insanlara sürekli yeni beslenme düzenleri ve “süper besinler” öneriliyor ve tüketiciler bu konuda ortaya atılan yığınla bilgi ve seçenek karşısında bunalıyorlar. Besin endüstrisinin sürekli olarak piyasaya sürdüğü yeni ürünler ve bu ürünlerin sağlıklı beslenmeye katkıları konusundaki aslı astarı olmayan tanıtımlar da bu karmaşayı iyiden iyiye körüklüyor. Gelgelelim, salt insanların ilgisini çekecek yeni bir buluşu hedefleyen bilim insanlarının ve onları destekleyen haber kaynaklarının da bunda ciddi bir payı var.

Kafa karışıklığı

Katz, böylesi bir ortamda insanların beslenme konusunda pek bir şey bilmedikleri gibi bir izlenime kapıldıklarına, karbonhidratların sağlığa zararlı olduğu yönünde bir haberin yayımlanmasından iki gün sonra tam tersini savunan bir haber yayımlandığında, “Onlar birbirleriyle çekişe dursunlar” diyerek soluğu Burger King’de aldıklarına dikkat çekiyor.

Ancak Katz, bu türde haberlere, pazarlama kampanyalarına ve araştırmalara bir kısıtlama getirilmesi durumunda uzmanların büyük bir çoğunluğunun şu temel ilkede birleşebileceklerine inanıyor: İnsanların beslenmelerinde sebzeler, meyveler, tam tahıllar, fasulye, mercimek, sert kabuklu yemişler, tohumlar ve suyun ağırlıklı bir yer tutması gerekiyor. Gerçekten de ‘en iyi beslenme’ diye bir şey varsa, o da bu olsa gerek.”

Aslında pek çok diyet örtüşüyor

Kaliforniyalı beslenme uzmanı Andrea Giancoli ile Katz, bazı sağlık sorunlarına çözüm getirebilecek beslenme biçimlerini tasarlayabileceğimize inanıyor. Böylece bu yaklaşımın insanların etkisiz ya da sürdürülmesi olanaksız diyetleri uygulamaktan vazgeçmelerine yardımcı olabileceğini düşünüyor.

Ancak, genel olarak bakıldığında, sağlıklı beslenme düzenlerinin büyük ölçüde birbirlerini andırdıkları görülüyor. Gerek düşük-yağlı beslenme ile düşük karbonhidratlı beslenme düzenlerinin, gerekse Akdeniz ile vejetaryen beslenme düzenlerinin kıyaslandığı araştırmalar, bu diyetlerin belirgin biçimde örtüştüklerine de işaret ediyor.

Düşük-yağlı beslenme ile düşük-karbonhidratlı beslenme düzenlerinin karşılaştırıldığı bir araştırmada, bir grup denek karbonhidrat tüketimini ciddi biçimde azaltırken, öteki grup yağ tüketiminde ciddi bir kesintiye gitti. Bunun dışında, her iki grup genelde aynı önerilere uydu. Deneklerin tümüne şeker katkılı ürünleri, işlenmiş unları ve trans yağları kısıtlamaları, daha çok sebze ve besin değeri yüksek yiyecekler yemeleri önerildi. Ayrıca, deneklerin tümüne oturarak yemeleri ve evde pişirilen yemeklerle beslenmeleri gibi, benzer öğütlerde bulunuldu.

Gardner, sonuçta deneklerin kilo vermelerinde görünürde bu ortak önerilerin etkili olduğunu, yağlarla karbonhidratlar arasında bir seçime gidilmesinin pek bir etki yaratmadığını belirtiyor.

Akdeniz beslenme düzeni ile vejetaryen beslenmenin karşılaştırıldığı ikinci araştırma da benzer bir sonuç ortaya çıktı. Bu iki beslenme düzeni arasında birtakım farklılıklar olmasına karşın, her iki grubun da çoğunlukla meyve ve sebzelerle, tam tahıllarla, baklagiller ve sert kabuklu yemişlerle beslendikleri ve kalp hastalıkları riskinde belirgin bir düşüş sağladıkları görüldü.

İnsanların sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme konusundaki en iyi çözümün peşinden koşmaları işleri yok yere daha da karıştırabiliyor. Katz, “Onlarca yıl boşuna çabalayıp durduk ve gerçekte bildiğimiz bir şeyi hiçe sayarak başarısız olduk. Bu gerçekliğin bile bile yıllar yılı rafa kaldırılmış olması içler acısı bir durum” diyor.

Rita Urgan

Kaynak