Obsesif kompulsif bozukluk erken ölüm olasılığını artırıyor

Öne Çıkanlar Sağlık
Obsesif kompulsif bozukluk erken ölüm olasılığını artırıyor

Yeni bir araştırma, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tanısı konanların - doğal ya da doğal olmayan nedenlerle - yaşamlarını yitirme olasılıklarının %82 oranında daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Daha önceki araştırmalarda OKB’liler arasında ölümlerin aşırı yüksek düzeylerde olduğu görülmüş, ancak bunun-belki intihar dışındaki- nedenleri yeterince irdelenmemişti. Obsesif kompulsif bozukluğu olanlarda intihar oranlarının başka ruhsal sağlık sorunları olanlarla benzerlikler gösterdiği görülüyordu.

Saplantı bozukluğu olarak da bilinen obsesif kompulsif bozukluk insanların yaklaşık %2’sini etkileyen bir rahatsızlık. Bu rahatsızlığı olanlar sıklıkla istemleri dışında sıkıntı verici düşüncelere kapılırlar (söz gelimi, mikrop kapmaktan ya da başkalarına saldırgan davranışlarda bulunmaktan korkmak gibi) ve bu düşüncelerin verdiği huzursuzluktan kurtulmak için temizleme, yineleme ve sürekli denetleme türünde zaman alan işleri bıkmadan usanmadan yapmaktan kendilerini alamazlar.


OKB, gündelik yaşam ciddi biçimde aksatarak insanların ilişkilerine, toplumsal etkinliklerine ve genelde işlev görme yeteneklerine zarar veren bir rahatsızlıktır.

İsveç’teki Karolinska Enstitüsü psikiyatrik epidemi uzmanlarından Lorena Fernandez de la Cruz ve arkadaşları, OKB olanlar arasında giderek artan ölüm oranlarının ardındaki doğal ve doğal olmayan nedenleri açıklığa kavuşturmak amacıyla İsveç’te yaşayan ve OKB tanısı konan 61.378 kişiyle OKB olmayan 613.780 kişinin verilerini karşılaştırdı.

Her iki katılımcı grubunu 40 yılı aşkın bir süre boyunca (1973’ten 2020 yılına dek) izleyen araştırmacılar OKB tanısı konan kişilerin ortalamada bu rahatsızlığı olmayan kişilere kıyasla daha erken bir yaşta öldüklerine (ortalama 69 yaşına karşılık 71 yaş) tanık oldular. Araştırma süresince OKB olanlar arasında ölme olasılığı, OKB olmayanlara kıyasla, %82 daha yüksekti. Ölüm çekincesindeki artışın ardında hem doğal (%31 risk artışı) hem de doğal olmayan nedenler (%230 risk artışı) yatıyordu.

Belirli nedenler ortaya çıkartıldı

Araştırmacılar doğal nedenlere bağlı ölümlerin ardındaki unsurları ilk kez açıklığa kavuşturmayı başardılar. Obsesif kompulsif bozukluğu olanlarda ölüm çekincesi akciğer hastalıklarına (%73), ruhsal ve davranışsal bozukluklara (%58), idrar yolları ve üreme organlarıyla ilgili hastalıklara (%55), iç salgı bezleri, beslenme ve metabolizmayla ilgili bozukluklara (%47), damar hastalıklarına (%33), sinir sistemi hastalıklarına (%21) ve sindirim sistemi bozukluklarına bağlı olarak daha yüksekti.

Şaşırtıcı bir biçimde, OKB tanısı konanlarda kansere bağlı ölüm çekincesi %13 daha düşüktü ve bu ters yönde etkinin nedeni bilinmiyordu.

Doğal olmayan ölüm nedenleri arasında da, intihar en önde gelen nedenlerden biriydi. OKB’liler arasında intihar ederek ölme olasılığı OKB olmayanların yaklaşık beş katına eşitti. Ayrıca, OKB’lilerin trafik kazası ya da düşme gibi çeşitli kazalara bağlı olarak ölme olasılıkları da %92 oranında daha yüksekti.

Araştırmacılar elde edilen bu sonuçların-örneğin, kaygı, bunalım ve madde bağımlılığı gibi- ruhsal sağlıkla ilgili bozuklukları hesaba kattıktan sonra da geçerli olduğunu gördüler.

OKB’li grubu OKB’li olmayan kardeşleriyle de kıyasladıklarında, araştırmacılar sonuçların genelde değişmediğine tanık oldular. Bu da elde edilen sonuçların, yalnızca eşlik eden herhangi bir ruhsal rahatsızlığa, genetik ya da aileler arasında ortak olan çevresel etmenlere bağlanamayacağını, yalnızca OKB’nin kendisiyle ilintili olabileceğini doğruluyordu.

Çoğunlukla önlenebilir

Elde edilen bu bulgular OKB olanlar açısından pek de iç olmayabilirler. Ancak belirtilen nedenlerin herhangi birinden ötürü yaşamını yitiren insanların sayısının- OKB’si olmayanlara kıyasla yüksek olsa bile- yine de oldukça düşük olduğunun altını çizmekte yarar var.

Örneğin, araştırma süresince OKB’li kişilerin %2.5’inin dolaşım sistemiyle ilgili hastalıklardan (kalp krizi ve felç gibi) yaşamlarını yitirdikleri görülüyor ki, bu oldukça düşük bir oran. Buna karşılık, bu oran OKB’si olmayan grup arasında aynı nedene bağlı ölüm oranı olan %1.8’in yine de üzerinde.

Öyle olsa bile, OKB tanısı konan kişiler bu fazladan çekincelerle yüzleşmek zorunda değiller. Araştırmacılar bu bulguların sağlık uzmanları ve yetkilileri OKB’li olanlara daha özenli bir sağlık hizmeti sunma konusunda devinime geçireceğini umuyorlar.

Bir başka önemli konu da, risk artışının görüldüğü ölüm nedenlerinin büyük bir çoğunluğunun (kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, süreğen akciğer hastalığı, ruhsal ve sinirsel bozukluklar gibi) bulaşıcı olmayan hastalıklarla ve (intihar ya da kaza gibi) dış nedenlerle bağlantılı olması ve bunların genelde önlenebilir olmaları.

Obsesif kompulsif bozukluğu olanların tüm bu çekincelerin bilincinde olmaları gerekiyor. Böylesi bir farkındalık onların daha sağlıklı beslenme ve daha sık beden alıştırmaları yapma türünde davranışsal birtakım değişiklikler yapmalarına ve buna bağlı olarak da hastalanıp erken ölme olasılıklarını azaltmalarına olanak tanıyabilir.

Rita Urgan

Kaynak: https://theconversation.com/people-with-ocd-are-more-likely-to-die-earlier-of-any-cause-221376