Türkiye’nin en iyi üniversiteleri ve ilk 500 üniversite arasına neden giremiyoruz

Makaleler Öne Çıkanlar
Türkiye’nin en iyi üniversiteleri ve ilk 500 üniversite arasına neden giremiyoruz

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, [email protected]

Küresel düzeyde büyük bir pazar olan üniversitelerin holding düzeyindeki bütçe potansiyelleri ve öğrenci eğitim ücretleri doğal olarak pazardan pay kapmak için üniversiteler en iyi olmak ve önde olmak istemektedirler. Bunun ilk koşulu kendine güvenen ve sistemleri bu konuda müsait olan ülkelerde bünyelerine iyi beyinleri de (bilim insanı, teknik personel ve öğrenci) tutma girişimidir. Bunun için başarı sıralamasını değerlendiren kurumlar oluşmaya başladı. Geliştirilen ölçütlerin başında ise kuşkusuz üniversitelerin akademik kadrolarının üretkenliği ve etkinliği, yapılan yapınlar, bu yayınların aldığı atıflar, yürütülen ulusal ve uluslararası projeler değerlendirmeleri gelmektedir. Bu veriler üzerinde üniversitelerin aldığı derecelendirme o üniversitenin tanınırlığı sağlamaktadır. Mezunlarının işe alınma ve tercih edilme durumu da ayrıcı önemli. Öğrencilerin üniversite tercihlerinde ve proje veren kuruluşların tercihlerinde üniversitelerin başarı sırası önemli bir kriter olarak öne çıkmaktadır. Öncelikle gelişmiş ülkelerin en iyi destek gören üniversiteleri bu konuyu gündemde tuttular ve dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasında yer alma kriterleri yavaş yavaş bizim ülkemizde de konuşulur ve izlenir oldu.

Eğitimin günümüzde bir meta aracı olarak kabul görmesi ile Dünyada son 50 yıldır yükseköğretim alanında ciddi rekabet yaşanmaktadır. Son yıllarda özelliklede ABD ve İngiltere’deki üniversitelerin gelişmekte olan ülkelerden daha iyi bir eğitim almak amacı ile yükse ödeme yapması doğal olarak iyi üniversite hangisi sorusunu doğurdu. On binlerce öğrencinin daha iyi eğitim için yüksek miktarda para (50 küsur milyar dolar) harcadığı aşikârdır. Bu bağlamda daha nitelikli ve varsıl öğrenciyi bünyesine katmak için başta ABD, İngiltere ve diğer ülkelerin yerleşik üniversiteler kendi aralarında yarışabilmektedirler. Nitelikli araştırmacı kapasitesi, yayın ve araştırma ortamı önemsenen temel ölçütlerdir. İlk defa 1983 yılında US News dergisi Amerikan Üniversitelerini bütçe, öğrenci başına harcama, doktora derecesine sahip öğrenci ve hoca sayısı, öğretim üyesi başına düşen öğrenci, yayın ve atıf sayısı, öğrencilere verilen burs ve mezunların iş bulabilme gibi ölçütler üzerinden sınıflandırdı. Daha sonra bu bağlamda birkaç uluslararası ve ulusal ölçüt geliştiren şirketler bu konularda ücret karşılığı başvuruda bulunan üniversiteleri sıralamaktadır. Aşağıda bu şirketlerin farklı zamanlarda faklı üniversiteler için yaptığı sıralamalar bulunmaktadır. Bu sıralamaların sık sık değiştiği veya birinin önde gösterdiği bir üniversite bir başkasında herhangi bir sıralamada görülmemektedir. İlk 100 veya 500 sıralamasındaysanız iyi öğrenci, niteliği ve uluslararası tanınırlığı yüksek hoca ve yüksek bütçe olanaklarına sahip olmaktasınız. Temelde daha iyi öğrenci çekebilme ve öğrenci üzerinden gelir elde etmeye dayalı üniversite sıralamasına girmek için zaman şirketlerin ve üniversitelerin bütün bilgilere ulaşılıp ulaşılmadığı veya üniversitelerin verdiği verilerin doğruluğu tartışma konusu da olabilmektedir. Bunun temel nedeni o üniversitenin başvurusu ve şirkete (URAP sanırım ücret talep etmiyor) ödemesine bağlıdır.


Shanghai Jiao Tong Üniversitesi Değerlendirmesi

Dünyadaki en iyi üniversite çalışmalarını birçok kuruluş yapmakta ve bunların başında Çin’in Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından düzenli olarak dünyanın ilk 500 üniversitesini belirlemektedir (http://www.shanghairanking.com/ARWU2015.html). Genelde Shanghai Jiao Tong Üniversitesi bu anlamda şimdilik dünyada değerlendirmesi ile kabul görmekledir. İlk 500 üniversitesi arasına girme ölçütü olarak bilimsel ve akademik çalışmalar, üniversite mezunları, öğretim üyelerinin aldığı ödüller, geçmişten bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar ve çalışmalar, 2002 ve sonrası yapılan çalışmalar, "Science Citation Index-Expanded and Social Citation Index" kapsamında yayınlanan çalışmalar yanında bu çalışmaların tam zamanlı çalışan akademik personel başına düşen pay oranının temlinde 6 kritere göre değerlendirilmektedir (Çizelge 1).

Çizelge 1. Sembol olarak sıralamada ilk olan Harvard üniversitesi ile İstanbul üniversitesinin değerlendirme ölçütleri aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir (2013-2015 yılı verileri).

Regional Rank Country Score on Alumni Score on Award Score on HiCi Score on N&S Score on SCI Score on Size Total Score
1 Harvard Univ. 1 USA 1 100 100 100 100
403-510

 

İstanbul Univ. 14,1 0 0 3,8 34,5 16,5-13,1

 

2015 yılında da dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına doğal olarak ABD ve İngiltere üniversitelerini diğer gelişmiş ülkeler izlemektedir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa sıralamayı genellikle ülkelerin GSMH içinde bilime ayırdıkları gelir ile eşdeğerde bir gelişme gösterdikleri görülmektedir. Güney Afrika 4 üniversite ile ilk 500 sırasında yer alırken, diğer Afrika ülkelerinde hiçbir üniversite sıralamada yer almamaktadır. Müslüman dünyasında tek ülke ise Türkiye bulunmaktadır. 54 Müslüman ülkeden bir tek Türkiye’nin olması ve bunun nedenlerinin incelenmesi ve tartışılması anlamlı olacaktır. Sıralamada Yunanistan iki üniversite ile hem de bizim İstanbul üniversitesinden çok önden girebilmektedirler. Atina Üniversitesi 247 Selanik Üniversitesi de 394. sırada bulunmaktadır.

2006 yılına kadar hiçbir Türk üniversitesinin bulunmadığı değerlendirmede 2007 de İstanbul üniversitesinin 472 sırada da olsa listede olması sevindirici. 2007 yılı için yaptığı değerlendirme (http://www.arwu.org/rank/2007/ARWU2007TOP500list.htm) web adresinde ulaşılabilir. İlk kurulan üniversite olması yanında halen ülkemizin en büyük ve en fazla öğretim üyesine ve mezunları olan Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel alması nedeniyle İstanbul üniversitesi doğal olarak önemli bir yere sahip olmaktadır. Daha önce 2009 yılında Hacettepe üniversitesi de ilk 500 sıralamasına girmekle beraber ülkemizde halen yerleşik belirli bir yeri olan bir üniversitemiz bulunmadığını söylersek haksızlık etmemiş oluruz.

Bu arada Hollanda Leiden Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Merkezi tarafından "Web of Science" veri tabanından 2008–2011 yılları arasında yayınlanan makale ve incelemeler esas alınarak hazırlanan 2013 sıralamasına göre “dünyanın en iyi 500 üniversitesi" sıralamasına, Hacettepe, ODTÜ, Ankara, Ege, İstanbul ve Gazi üniversiteleri girdi. ODTÜ en fazla ülke birinciliği alan üniversite sırlamasında yer aldı.

Leiden üniversitesi sıralamasında yayın kalitesi kriterinin, üniversitelerin yayınlarının yüzde kaçının dünyada en çok atıf alan makalelerin yüzde 10'luk dilimde yer aldığını dikkate alındığı belirtiliyor. URPA başkanı ve eski ODTÜ rektörü Ural Akbulut, ilk 500'deki Türkiye üniversitelerinin 4 farklı "etki" ile "işbirliği" göstergesine göre değerlendirdiğini, verilerin temel bilimler ve sosyal bilimler alanında yapılan yayınlardan oluştuğunu belirtiyor.
Leiden Üniversitesi sıralamasında Türkiye’nin Asya kıtasında gösterildiği ve kıtanın ilk yüz üniversitesi içinde İstanbul üniversitesi 94 sırada gösterilmektedir. Asya kıtasında Japon, Avusturalya ve Çin üniversitelerini Güney Kore üniversiteleri izliyor. Avrupa üniversiteleri içinde İngiliz, Alman, İsviçre ve Fransız üniversiteleri izliyor. Amerika kıtasında ise tartışmasız ABD üniversiteleri hakım konumda bulunuyor.

Times Higher Education'ın (THE) Sırlamada Türkiye Üniversitelerinin yeri neden çok sık değişiyor

Times Higher Education (THE) dergisinin her yıl düzenli olarak açıkladığı 'dünya çapındaki en itibarlı üniversiteler' sıralamasını açıklamaktadır.  2013 Eylül ayında İngiliz Times Higher Education (THE) Kurumu “Dünyanın En İyi 400 Üniversitesi” sıralamasında 5 Türk üniversitesinin de yer aldığını belirtildi. THE değerlendirmesini beş ana başlık ve 13 alt başlıktan oluşan kriterlerlere göre Eğitim (%30), Bilimsel Yayınlara Yapılan Atıflar (30%), Araştırma (%30), Uluslararası Görünüm (%7.5) ve Sanayi Gelirleri (%2.5) başlıklarında aldıkları puana göre değerlendirme yapmaktadır. Bu değerlendirmeye göre Boğaziçi Üniversitesi 199'uncu sırada İTÜ ve ODTÜ, 201-225 aralığında yer alırken, Bilkent Üniversitesi 226-250, Koç Üniversitesi ise 276-300 aralığında kendilerine yer buldular. Ve 2014 yılı için Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) akademik olarak 71-80 bandında yer almaktadır. THE tarafından BRICS (brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkelerdeki üniversiteler arasında ilk 20 üniversite içinde 5 Türk üniversitenin olması da ayrıca önemli ve candan kutlamak gerekir üniversitelerimizi. 5 Aralık 2013 tarihli Milliyet gazetesi Times Higher Education'ın (THE) BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan Çin) ve Gelişmekte Olan Ülkelerdeki En İyi Üniversiteler listesinde, ilk 10'da 3, ilk yüzde ise 7 Türk üniversitesinin yer aldığını belirti. Aynı kuruluşun tüm dünyayı kapsayan listesinde en iyi 199'uncu üniversite olarak Boğaziçi Üniversitesini göstermiş. 13 Aralık 2017 tarihli Hürriyet gazetesinde THE’nın 2018 yılı için Dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına Koç, Sabancı, Bilkent ve Boğaziçi üniversiteleri belirlenmiştir. Bu yıl İngiltere’nin Oxford ve Cambridge üniversiteleri önde görülürken, Amerika’nın Harvard’ı sıralamada yer almamaktadır. THE ölçüt olarak üniversitelerin araştırma, öğrenim, bilgi transferi ve uluslararası aktiviteleriyle değerlendirildiğini belirten kurum, araştırma fonları, öğrenci-öğretmen oranı, doktora ve lisans mezun sayısı, kurum geliri, yapılan araştırmalar ve yayınların uluslararası akademik camiadan alıntılar üzerinde dünya çapında yaklaşık 10 bin akademisyenin üniversitelerin itibarı konusundaki görüşlerine dayanarak hazırladığını belirtiyorlar.

Üniversitelerin toplumların gelişmişliğinin dinamosu olduğunun anlaşılması nedeniyle son yıllarda çok sık bu tür değerlendirmeler yapılıyor. 18 Temmuz 2015 tarihli Hurriyet.com.tr gazete haberine göre Center for World Üniversitesi Rankings, dünyanın en iyi 1000 üniversitesini sıralamasından sekiz temel gösterge üzerinden (eğitim kalitesi, mezunların işe girme oranı ve etkinlikleri) gibi parametreleri üzerinde yaptıkları değerlendirmede ilk 20'de 15 tane ABD üniversitesi var iken Türkiye’den Ortadoğu Teknik Üniversitesi 470'inci sırada, İstanbul Üniversitesi 623'üncü sırada, Hacettepe Üniversitesi 634, Ankara Üniversitesi 725, İstanbul Teknik Üniversitesi 742, Ege Üniversitesi 779, Boğaziçi Üniversitesi 837, Bilkent Üniversitesi 842, Gazi Üniversitesi 852, 9 Eylül Üniversitesi 954'üncü sırada yer aldı). 1 Ekim 2015 Haber Türk, 2 Ekim 2015 Cumhuriyet gazellerinde Üniversitelerimizin döküldüğünü ve daha önceki sıralamadan 500 sıra birden kaybettiğini yazıyorlar.

Son yıllarda THE ayrıca “Gelişmekte Olan Ülkeler Üniversiteler Sıralaması 2019” ile yeni bir üniversite değerlendirmesi yapılmaktadır.  Türkiye gelişmekte olan ülke olarak sırlamaya 23 üniversite ile sıralamaya dâhil edilmiş. Türkiye üniversiteleri gelişmekte olan üniversiteler içinde ilk 20 sırada bir üniversitemiz yer alıyor. En azından ilk 10 sıralamasında birkaç üniversitemizin olması çok istenirdi. Ancak 2018 yılına göre Türk üniversiteleri sıralamada gerilediği görülmektedir. Bu arada Çin üniversitelerinin ilk sıralarda yer aldığını belirtmekte fayda var.

THE’nin yaptığı yeni sırlamada ODTÜ, Boğaziçi ve ITÜ gibi gibi Türkiye’nin saygın üniversitelerinin 501-600 bandına taşınması üzüntü ile karşılandı. Üniversitelerimizin geri sıralara düşmesinin nedeni olarak da Türkiye’den değişik üniversitelerden bilim insanının da içinde yer aldığı CERN’deki bilimsel çalışmalarda yapılan ve binlerce yazarlı yayınların artık dikkate alınması yanında Thomson Reuters veri tabanı WOS yerine ve Scopus veri tabanını tercih etmeleri gösterilmiştir. Ayrıca CERN’deki “Higgs Bozunu” çalışması yapan ve Nobel ödülü alan bilim insanlarının 5 bini imzalı CERN adresli makalelerde yer alamsı otomatik olarak bizim gibi ülkelerin bilim kriterlerini de yukarı taşımaktadır. Konuları yakından izleyen biri olarak bu denli değişimlerin üniversitelerin sırlamasının ötesinde kalitesine ne katığına bakarım. Önemli olan, bilim insanınız ürettiği etki faktörü yüksek dergilerdeki makale sayısı, paten sayısı, derleme makaleler, kitap bölümleri, bilim insanlarınınız uluslararası toplantılara davet edilmesi ve mezunlarınızın burs bulması ve işe alınmada öncelikli olmasıdır.

Eğri oturup doğru konuşalım hangi üniversitemiz ve yöneticileri bu konulara kafa yoruyor ve bu konularda öneri geliştiriyor. Bu bağlamda Türkiye’deki üniversitelerin belirli bir yerde ilerleme gösterememesinin nedeni bence bu konularda hedef ve planlarımızın olmamasıdır.

Quacquarelli Symonds (QS) Sıralaması

İngiltere-Londra merkezli İngiliz eğitim danışmanlığı firması Quacquarelli Symonds tarafından belirlenen 2015-2016 dünya üniversiteleri sıralaması açıklandı. 15 Eylül 2016 tairihli Milliyet gazetesi QS sıralmasına göre “İlk 500'de 5 Türk üniversitesi” haberini vererek Bilkent, ODTÜ, Boğaziçi, Sabancı ve Koç üniversiteleri ilk 500 içine girdi.

7 Eylül 2016 Cumhuriyet gazetesi üniversite derecelendirme kuruluşu Quacquarelli Symonds (QS) sıralamasında 2016-2017 Dünya Üniversiteler Sıralamasında 916 üniversite içinde ABD’den MIT’nin birinci olduğu sıralamada Türkiye’den sırlamada yer alan üniversitelerimiz Çizelge 2’de belirlediği gibidir.  Bilkent, Koç, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ ve Hacettepe üniversiteleri, geçen yıla göre sıralamada geriye düştüğünü gösterirken, Gazi Üniversitesi ise ilk kez sıralamada yer aldı. Sıralamda İrandan hatta bizden de daha önde çoğunlukla teknoloji ağırlıklı 5 üniversite sıralamada yer alıyor. Saudi Arabistan üniversitelerinde ilk 200 sıralamasında 3 olmak üzere 7 üniversite sıralmada yer alırken, Kuveyt, Ürdün, Katar üniversitesi de sıralamada yer almaktadırlar.

Cumhuriyet gazetesi 22 Ekim 2015 tarihli haberinde (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/392219/Alti_universite_ilk_20_de.html) QS Üniversitesi Rankings tarafından Gelişmekte Olan Avrupa ülkelerini ve Orta Asya ülkelerini (Emerging Europe and Central Asia - EECA) kapsayan en iyi üniversiteler sıralaması açıklandı. Sıralamanın ilk 100’de 12 Türk üniversitesi var ancak ilk 10’a ise hiçbir üniversitemiz yok. Sıralamada, ODTÜ ve Bilkent 11, Sabancı Üniversitesi 14., Koç Üniversitesi 15., Boğaziçi ve İstanbul Üniversiteleri 17. sırada yer aldı. QS ağırlıklı olarak anket çalışmalarına önem verdiği belirtilmiş, İngilizce yayınlara daha az yer verdiği belirtilmiş.

Çizelge 2. Quacquarelli Symonds (QS) sıralamasına göre 2016-2021 Türkiye’de ilk 1000 sıralamasında yer alan üniversiteler (QS, 2021).

Sıralama 2016-2017 2018 2020 2021
1 Bilkent Üniv. 411-420 Bilkent Üniv.           421-430 Koç Üniv. 451 Koç Üniv. 465
2 Sabancı Üniv. 441-450 Koç Üniv. 431-440 Sabancı Üniv.          521-530 Sabancı Üniv. 521-530
3 Koç Üniv. 451-460 Sabancı Üniv.          461-470 Bilkent Üniv.           501-510 Bilkent Üniv. 551-560
4 ODTÜ 471-480 ODTÜ     471-480 ODTÜ     591-600 ODTÜ       601-650
5 Boğaziçi 471- 480 Boğaziçi Üniv.         491-500 Boğaziçi Üniv.         651-700 Boğaziçi Üniv.651-700
6 İTÜ 651-700 ITT  601-650 ITÜ 651-700 ITÜ 751-800
7 Hacettepe Ün. 701-961 Hacettepe Üniv.       751-800 Ankara Üniv.           801-1000 Ankara Üniv. 801-100
8 İstanbul Üniv. 701-961 Ankara Üniv.           801-1000 Hacettepe Üniv.       801-1000 Hacettepe Üniv. 801-1000
9 Ankara Üniv. 701-961 Çukurova Üniv.       801-1000 İstanbul Üniv.          801-1000 İstanbul Üniv. 801-1000
10 Gazi Üniv. 701-961 Gazi Üniv. 801-1000 Dokuz Eylül Ünv. 1001+
11 Çukurova Üniv.701-961 İstanbul Üniv.          801-1000

 

Türkiye'nin de Kendi Sıralama Kuruluşu Var

Ancak ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde oluşturulan Üniversitesi Ranking by Academic Performance (URAP) laboratuvarları tarafından 8 kurumca yapılan ''Dünya Üniversiteler Sıralaması''nın son raporu 15 Temmuz 2012 tarihinde yayımlandı. Ve dünya genelinde 8 kurumca yapılan ''dünya üniversiteler sıralaması''nın son bir yıllık raporuna göre, tüm sıralamaların en az birinde ilk 500'e giren 10 Türk üniversitesi, İstanbul, Ankara, ODTÜ, Hacettepe, Gazi, Ege, Bilkent, İTÜ, Boğaziçi ve Sabancı üniversiteleri olarak belirlendi. URAP 1 Kasım 2017 tarihli yaptığı açıklamada (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/857502/Dunyanin_en_iyi_universiteleri_siralandi__Turk_universiteleri_ilk_500_e_giremedi.html) dünyanın en iyi 2500 üniversitesi arasında ilk 500’de hiçbir Türk üniversitesi bulunmuyor. Sıralamada en iyi Türkiye üniversiteleri ODTÜ (532), İÜ (540), Hacettepe Üniversitesi (543), İTÜ (559), Ankara Üniversitesi (652), Ege Üniversitesi (653), Gazi Üniversitesi (669), Boğaziçi Üniversitesi (699), Bilkent Üniversitesi (840), Erciyes Üniversitesi (878). URAP değerlendirmesine göre 5 yıl gibi kısa sürede üniversitelerimiz gerilemiş görülüyor.

URAP Laboratuvarınca hazırlanan raporun, dünya sıralamalarında yer alan üniversitelerin Haziran-2012'deki durumuna göre dünyadaki yaklaşık 20 bin üniversite sıralamalarında Türkiye’deki birçok üniversitenin hatırı sayılır bir ağırlığı vardır. Bu üniversitelerin kendi içlerindeki sıralamalarından en ilk 400-1000 arasına girebilecek on küsur Türk üniversitesi bulunacaktır. Sanırım eksiğimiz ülke olarak üniversiteler olarak bilim politikamızın olmaması ve aranan kriterlerin üniversite yönetimlerinde ciddi olarak incelenmemesi önemli bir eksikliktir.

ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarları Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut bu konuda ciddi çaba harcayan ve konunun önemine derinden inanmış bir eski rektör olarak “Dünya üniversitelerini 8 sıralama sisteminin bulunduğunu, bu kurumların kullandığı kriterlerin ve sıraladıkları üniversite sayılarının birbirinden farklı olduğunu ifade ediyor haklı olarak”. Bu bağlamda sayın Prof. Dr. Ural Akbulut hocanın çalışmalarının ulusal ölçekte desteklenmesi gerekiyorsa daha fazla katkıda bulunarak kendimize özgü bir değerlendirme ölçeği geliştirmek. Ayrıca dünya ölçeklerinin izlenmesi ve Türkiye üniversitelerinin hedeflerinin ve planlarının geliştirilmesi çalışmalarına önem verilmelidir.

Genellikle ilk 500 üniversite arasına girebilen üniversitelerin genel kriterleri özelikle Nobel ödüllü aday çıkarma ve Nature dergisinde yayın yapma kıstasları doğal olarak üniversitelerimizin üzerinde ciddi bir haksızlık yaratılmaktadır. Daha önce 5 yazı ile peş peşe neden ilk 500 sıralamasına giremiyoruz, konusunu geniş boyutlu ve gerekçeleri ile yazdım.

Ancak ev ödevlerimizi doğu yaptığımızı söyleyemediğimiz için hep gerilerden kalıyoruz. Bilim politikamız yok. Hiçbir üniversitemizin öz görev ve görünüm konusunda hedefi ve izlenebilirliği yok. Üniversitelerimiz hiçbir bağımsız bilimsel kurullarınca denetimden ve değerlendirmeden geçmiyor. Hesap verilebilirlik yok.

Buna rağmen yine de sınırlı sayıda insanın çabaları Türkiye üniversitelerine koltuk değneği olmaya devam ediyor.

Üniversite Sıralaması Neden Önemlidir?

Daha önce birkaç kez yazıldı. Bilim ve teknoloji üreten ve bunu ülkelerinin refahına yansıtan uluslar doğrudan gelişmiş üniversitelere ve niteliği yüksek bilim insanlarına sahiptirler. Bu ülkeler genelde teknoloji ihraç eden ülkeler ve kişi başına milli gelirleri en az 30.000 dolar. Bizim gibi sürekli ithal eden ülkeler ise bir türlü ekonomilerini rayına oturtamıyor ve borçtan kurtulamıyor. Teknoloji tabanlı ürün üretemediğimiz içinde yeni teknoloji geliştirildikçe ithalata olan bağımlılık da günden güne artmaktadır. Güngör Uras’ın 22 Ağustos tarihli yazısında “Ekonomi giderek daha çok ithalata bağımlı oluyor” diyor. 2013 yılı için ithal edilen her 100 birime karşı yapılan ihracat ise 60 ve yıldan yıla ithalata bağımlılık artmaktadır. Bu artış ülkemizde sürekli sorun oluşturmaktadır.

Prof. Dr. Ali Ekber ŞAHİN (Cumhuriyet gazetesi, 08.02.2021 tarihli yazında) OECD verilerine göre dünya yaklaşık 5.6 milyon öğrenci kendi ülkelerinin dışındaki öğrenim görmektedir. Bu öğrenciler tercihi dünyanın en iyi üniversiteleri ve üniversitelerde başarı sıralamaları ile bu öğrencilerin tercihlerinde güçlü bir gösterge olarak kullanılmak istemektedirler. Bu bağlamda üniversitelerin ilk 100 ve/ya 500 üniversite arasında yer almak sadece o üniversite için değil, aynı zamanda o üniversitenin bulunduğu ülkenin yükseköğretim kalitesi olumlu yönde etkilediği gibi ülkenin itibarında katıda bulunmaktadır. Bu bağlamda ülkelerin saygın ve nitelikli öğretim üyesi ve bilim insanına sahip olması ekonomik, sosyal ve kültürel etkisinin çok önlere çıkarmaktadır.

Türkiye’nin her ne kadar THE verilerine göre ilk 500 de 5 üniversitesi olmasına rağmen halen patent üretimi ve teknoloji üretmede çok daha gerilerde bulunmaktayız. Bu nedenle ilk 500 sıralamasının toplum yaşamında pek pratik karşılığı bulunmamaktadır.

Özet olarak Türkiye’nin şu anki konumda belirli bir bilim politikası olmadığı gibi bu konuda herhangi bir çabası da görülmüyor. Türkiye’nin bilim politikası olmadığı gibi, bilimsel hedefleri, büyük bilimsel proje önerileri ve öngörüleri de yok. Türkiye uzun zamandır Türkiye’nin bilimsel araştırmaya ayırdığı GSMH içindeki katkısı %1’in altındadır. Bu gidişatla 2023 için hedeflenen yüzde 3 oranına ulaşmamız mümkün değil ancak en kısa sürede % 2 düzeyine çıkarılması gerekiyor. En kısa sürede Türkiye’nin Ar-Ge’ye harcadığı para kişi başına yaklaşık 100 dolar olan harcamayı OECD ortalaması olan 750-800 dolar düzeyine çıkarmalı ve birim milyon kişi başına araştırmacı sayısını artırmalı ve 2013 yılına kadar en azından 100 bin nitelikli doktoralı bilim insanı yetiştirmelidir. Yoksa bu gidişatla dünya ve çağı yakalaması mümkün olmayacaktır.

Belirli alanlarda örneğin uzay bilimi, iletişim teknolojileri, yaşam bilimleri, sağlık ve tıbbi cihazların geliştirilmesi, biyokimya, fizik ve enerji depolama gibi ne dünya çapında ses getirecek projeleri yok üniversiteleri de bu konuda sınırlı araştırma ve maddi imkâna sahip.

Türkiye’de bilim felsefesi ve bu konudaki politikaları belirleyecek Türkiye Bilimler Akademisi gibi kuruluşlar maalesef yaşatılamıyor. Bilim politikalarının yapılması sağlanmıyor. Bilim ve felsefe teorik olarak üniversitelerde yeterince tartışılmıyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantıları her yıl sık sık yapılıyor ancak sonuçta beklenen bilimsel ve teknolojik gelişme sağlanamıyor. En basiti ile 2004 yılında 10. BTYK toplantısında kabul edilen 2010 yılı kadar GSMH’den araştırmaya aktarılacak payın %2’ye çıkarılma hedefi ne yazık ki halen % 0.86 düzeyinde ileri geçememiştir. 2013 yılına kadar her yıl 10 bin doktoralı araştırmacı sayısı 2500-3000 düzeyinde kalmış. Kalitenin sorgulanması ayrı konu, kriterlere sahip olunması ayrı konu. Sorun salt para artırımı niyeti ile aşılmadığının görmüş olması gerekir. Bilim toptan bir anlayış ve felsefi, eğitim ve kültürel birikimi gerektirir. Bugünden yarına olmaz. 2015 yılının son aylarında geriye baktığımızda öngörülerin gerçekleşmediği ve Türkiye’nin bilimsel araştırmaya ve üniversiteye verdiği önem itibarı ile az gelişmiş ülkelere kategorisinde görülüyor.

Türkiye'nin önünün açılması eğitim ve bilimde yeni bir paradigma değişimine ihtiyaç olduğu gün gibi aşikârdır. Türkiye’nin bilim stratejini bir an önce belirlemesi ve üniversite üzerindeki YÖK ve siyasi etkinin kaldırması artık kaçınılmaz görülüyor. Türkiye üniversitelerinin gelişiş ülkelerdeki gibi aralıklarla değerlendirmeden geçmesi ve üniversitelerin değişik ölçekteki başarılarına göre bütçe ve akademik kadro sağlamsı mutlaka sağlanmalı. Bilim insanı başarısı mutlaka isteklendirilmeli. Türkiye’nin genç ve dinamik insan potansiyeli heba edilmeden hak etiği yere gelmesi gerekiyor. Kaçan fırsat bir daha yakalanamayabilir.

Dünya üniversitesi sıralaması merkezi tarafından 8 kategoride dünyadaki ilk 1000 sıralamasını açıkladı (https://www.weforum.org/agenda/2016/12/another-Üniversitesi-ranking-but-this-one-says-its-different/).

Dünya sıralaması Universite Sıra Eğitim kalitesi Mezunlar İstihdam Akdem.

Kalitesi

Yayın durumu Etki değeri Atıflar Yaygın etkisi Patenet Sonuç
1 Harvard University 1 1 1 1 1 1 1 3 100
Türkiye
525 ODTÜ 1 378+ 158 235+ 579 859 436 636 912+ 44,87
652 Istanbul Üniversitesi 2 224 429 235+ 692 534 818+ 606 912+ 44,61
668 Hacettepe Üniversitesi 3 378+ 594+ 235+ 657 606 664 588 912+ 44,59
700 ITÜ 4 378+ 436 235+ 659 843 541 648 841 44,54
720 Ankara Üniversitesi 5 378+ 357 235+ 766 688 541 686 912+ 44,52
761 Ege Üniversitesi 6 378+ 594+ 235+ 788 823 380 695 883 44,47
813 Boğaziçi Üniversitesi 7 378+ 450 235+ 818 748 436 776 883 44,4
828 Bilkent Üniversitesi 8 378+ 499 235+ 776 795 818+ 776 912+ 44,39
857 Gazi Üniversitesi 9 378+ 507 235+ 772 935 664 820 912+ 44,35
954 Dokuz Eylül Üniversitesi 10 378+ 594+ 235+ 949 960 818+ 907 912+ 44,27

 

Bu sıralamaya göre ABD 224 üniversite ile tüm üniversitelerin ¼ nü almış. Bunu 90 Üniversite ile Çin, Japonlar 74, İngiltere 65 ve Türkiye’den de 10 üniversite sıralamada. Ancak en iyi durumdaki ODTÜ 525 sırada. Gönül isterdi ki Türkiye’den bir üniversite ilk 100’de olmasa bile ilk 500’de olsun. Ancak maalesef ilk 500 sırlamasında yokuz.

2016 Yılı Verilerine Göre Dünyanın Neresindeyiz?

Dünyada üniversitelerin performansını ölçen akademik kuruluşların sayısı artıkça üniversitelerin veremlilik ölçütlerinin kalitesi de artmaktadır. Ülkemizde ODTÜ merkezli URAP’ın verilerine göre dünyada performansı en yüksek üniversiteleri A+, B+ ve B olarak gruplandırmış. Bu sıralamada Dünyada ilk 517 üniversiteye “A Grubu” olarak belirlemiş. Maalesef ülkemiz bu gruba hiçbir üniversitesini yerleştirememiştir. Ağırlıklı olarak Amerika, İngiltere, Japonya, Almanya, Fransa ve Çin gibi ülkeler yer almaktadır. A grubunda Çin Üniversitelerinin 60 ve İran üniversitelerinin ise 3 üniversite yerleştirebilmiştir. Daha önce yaptığım değerlendirmeye uygun olarak Türkiye’nin İran’ın gerisine düştüğü görülmektedir. “B Grubu’na giren üniversiteler ise genelde gelişmekte olan ülkeler üniversiteleri kendine yer bulmaktadır. Türkiye’nin iyi bilinen ve yüksek puanla öğrenci alan devlet ve vakıf üniversiteleri bu sırlamaya girmektedir. Aşağıdaki tabloda B grubunda bulunan üniversitelerimiz çıkarıldı.

URAP tarafından yapılan 2018-2019 URAP WORLD UNIVERSITY RANKING (1-2500)  Dünya üniversitesi sıralaması merkezi tarafından 6 kategoride dünyadaki ilk 2500 sıralamasını açıkladı. http://www.urapcenter.org/2018/world.php?q=MS0yNTAw. Türkiye üniversitelerinin Dünya ve Türkiye sıralaması da aşağıda belirtildiği gibidir.

Center for World University Rankings (CWUR) adlı kuruluş 2019 – 2020 küresel sıralamasını gösteren aşağıdaki tabloda Dünyadaki ilk on ve Türkiye’deki ilk on üniversite belirtilmiştir. Türk üniversitelerinin adlarının yanındaki ilk parantez üniversitenin dünya sıralamasındaki yerini, ikinci parantez ise CWUR değerlendirmesinde 100 üzerinden aldığı puanı gösteriyor (http://www.mahfiegilmez.com/2019/08/universitelerimizin-dunyadaki-yeri.html).

1) Harvard University [USA] [100] 1) Ortadoğu Teknik Üniversitesi [582] [73.4]
2) Massachusetts Institute of Technology [USA] [96.7] 2) İstanbul Üniversitesi [644] [72.8]
3) Stanford University [USA] [95.2] 3) Hacettepe Üniversitesi [645] [72.8]
4) University of Cambridge [United Kingdom] [94.1] 4) Ankara Üniversitesi [683] [72.5]
5) University of Oxford [United Kingdom] [93.3] 5) Boğaziçi Üniversitesi [700] [72.3]
6) Columbia University [USA] [92.6] 6) İstanbul Teknik Üniversitesi [702] [72.3]
7) Princeton University [USA] [92.0] 7) Ege Üniversitesi [795] [71.6]
8) University of California, Berkeley [USA] [91.6] 8) Gazi Üniversitesi [841] [71.3]
9) University of Pennsylvania [USA] [91.1] 9) Bilkent Üniversitesi [ 843] [71.3]
10) University of Chicago [USA] [90.7] 10) Çukurova Üniversitesi [946] [70.6]

 

Değerlendirmeye alınan 20.000 üniversiteden ilk 1.000 üniversite içinde 2018 yılında 13 Türk üniversitesi kendine yer bulurken 2019 yılında bu sayı 10’a düşmüş görünüyor. Ayrıca Türkiye üniversitelerinin yerinin de geriye doğru kaydığı belirtiliyor. Çizelgeden görüleceği üzere Türkiye’den hiçbir üniversitemiz ilk 500 sıralamasında yer almıyor.

CWUR Başkanı Dr. Nadim Mahassen’ın yaptığı değerlendirmede Türk üniversitelerinin geçmiş yıllara göre gerilemiş olmasının üniversitelerin yeterince yüksek maddi desteği devletten görmemesine bağlamıştır. Eğer maddi destek sağlanmasa sıralamada yer kaybetmeye devam edeceğini belirtiyor. Mahfi Eğilmez 9 Ağustos 2019 (http://www.mahfiegilmez.com/2019/08/universitelerimizin-dunyadaki-yeri.html) tarihli Üniversitelerimizin Dünyadaki Yeri konulu yazısında ise “Türk üniversitelerinin sıralamada gerilerde kalmasının asıl nedeni özerk olmamaları, bir tepe kuruluşun devletin görüşüne göre yönlendirmesine tabi olmalarıdır” diyor. Üniversitelerin özellikle sosyal bilimler alanında yazma ve araştırma özgürlüğünü kısıtlayan durumların üniversitelerin yaratıcılığını engellemektedir.

Üniversitelerin 2021 sıralamasına göre ilk 400 sıralamasına hiçbir üniversitemizin olmadığı görülüyor (Ertan, 2020). 

Not: HDI: İnsani Gelişmişlik Göstergesi

“Dünya Üniversitesi Olmak İçin Yükseköğretimimize Reform Şart”

Türkiye üniversitelerinin daha iyi bir konuma gelmesini hemen hepimiz istiyoruz. Bu konuda bugüne kadar yazdığım ulusal bilim politikası, üniversite bilim politikasının olmaması ve üniversite özerkliği bu işin çaresi olarak görülüyor. Bugüne kadarki pratik uygulamalar bakıldığında bundan sonra eğer Türkiye’nin dünyanın gelişmiş üniversiteleri olacaksak yeni bir şey söylemek ve yapmak gerekir. Bunun için vazgeçilmez unsurların başında “akademik kalite” unuru ve özerk yönetimi gelmektedir. Yani insan unsuru en öncelikli ve taşıyıcı olanıdır. Bugün para bulmak çok da sorun değil, ancak akademik alt yapısı gelişmiş bilimsel araştırma yapabilme becerisi gelişmiş heyecanlı insan gücü çok önemli. Aynı zamanda üniversite yönetimlerinin özgür olması ayrıca önemlidir. Uluslararası düzeyde üniversitelerin rotalarını belirleyecek olan üniversite üst yönetimleridir. Çünkü üniversitenin rotasını belirleyen rektörlerdir. Rektörlerin atamalarında da akademik yetkinlik ve yönetim yetkinliği önemli. Rektörlerin vizyonu, sürükleyiciliği, dünya yükseköğretim platformlarında görünür olması önemli. Uluslararası platformlarda görünürlüğü olmayan üniversite ne yazık ki sırlamada da görünür olamıyor.

Üniversite senatolarının bağımsız hareket etmesi ayrıca önemli. Senatoların ve yönetim kurlarının üyelerinin nerdeyse tamamı rektör tarafından belirlendiği için kurlarda verimli görüş ve tartışma maalesef yaşanmıyor.

Ülkemizde 129 Devlet Üniversitesi, 74 vakıf üniversitesi, 4 Vakıf Meslek Yüksekokulu (MYO) ile mevcut 203 üniversitemiz bulunuyor. Üniversitelerin özerkliği ve yöneticilerinin belirlenmesi sorunu ciddi anlamda üniversitelerin enerjilerini tüketmektedir. Çoğu rektörümüz üniversitelerin bayındırlık işleri ile uğraşmaktan akademik kaliteyi artıracak konuma geçememektedir. Bilimsel özerkliğin ve akademik özgürlüğün sağlanması konusunda demokrasimizden kaynaklanan sorunlar nedeniyle entelektüel bilim toplumunda ciddi verimsizliklerin de yaşandığı görülüyor. Bu bağlamda Türkiye’nin önce üniversite kavramı ve dünya ölçeğinde üniversite olması için dünya ölçeğindeki standartlara uygun bir yapılanmaya geçmesi gerekiyor. Umarım bu süreç ile birlikte oluşturacak ulusal bilim politikası ile ülkemizde de bazı üniversitelerimiz ilk 100 sıralamasında yer alırlar.

Yayın sayılarını temel alan sıralamanın gerçeği yansıtmadığı konusunda ayrı tartışmalarda yapılmaktadır. Ülkelerin nitelikli iş gücü, araştırma potansiyeli aynı zamanda nüfusun bilim ile ilişkisi ile ilgilidir. Toplumun tamamının ne kadarının akademik üretimde yer adlığının yayın sayısının nüfusa oranlanarak elde edilecek bir indeks ile kabaca belirlenebilir.

Ülke nüfuslarını ekleyip milyon kişi başına kaç yayın üretiliyor diye sıraladığımda tahmin edilebileceği gibi sıralama tamamen değişiyor.

Tablo 5. Ülke nüfuslarını milyon kişi başına üretilen yayın sayıları

Sıralama Sıralama

Tablo

Ülkeler Toplam Yayın sayıları Nüfus (Milyon) Milyon nüfus başına yayın
1 16 İsviçre 650079 8,1 80257
2 24 Danimarka 354524 5,6 63308
3 18 İsveç 600233 9,6 62524
4 26 Finlandiya 305791 5,5 55598
5 30 Norveç 281530 5,2 54140
6 11 Avustralya 1226552 23,1 53097
7 14 Hollanda 886135 16,8 52746
8 32 Singapur 265452 5,3 50085
9 3 UK 3150874 63,1 49935
10 7 Kanada 1594391 35,1 45424
11 21 Belçika 485937 11,2 43387
12 25 İsrail 346372 8,1 42762
13 23 Avusturya 355418 8,4 42312
14 4 Almanya 2790169 82,3 33902
15 1 ABD 11036243 326,6 33791
16 6 Fransa 1967157 65,1 30217
17 28 Çekoslovakya 290718 10,5 27687
18 27 Yunanistan 292956 10,8 27126
19 8 İtalya 1583746 58,7 26980
20 10 İspanya 1256556 47 26735
21 17 Tavan 614487 23,3 26373
22 5 Japonya 2539441 126,3 20106
23 12 Güney Kore 1004042 50,2 20001
24 19 Polonya 580205 38,5 15070
25 31 Polonya 270634 38,5 7029
26 13 Rusya 956025 143,4 6667
27 20 Türkiye 531899 81,7 6510
28 22 İran 448079 81,9 5471
29 15 Brezilya 834526 210,7 3961
30 2 Çin 5133924 1414,5 3629
31 29 Meksika 284868 128,6 2215
32 9 Hindistan 1472192 1352,7 1088

 

İlk 200-500 sırasına Türkiye’de Üniversitelerinin Girmesi İçin Potansiyeli Ver mı?

Dünyada milyonlarca öğrencinin iyi eğitim almak için iyi üniversite arayışı berberinde üniversite sırlamasını değişik kategorilerde yapılır oldu. Yapılan sırlamalarda yüksek etki faktörüne sahip dergilerde yayın yapmak, yayınların atıf alma durumu, nitelikli, aldıkları uluslararası ve ulusal projeler, projelerin bütçeleri, uluslararası ödülü bilim insanlarına sahip olmak, doktora öğrenci sayısı, mezunların burs bulma ve işe alımda terci edilme gibi kimi göstergeler öne çıkarılmaktadır. Üniversiteleri üniversite yapan beşeri sermaye diye tanımlanan iyi eğitilmiş, bilgi sahibi, zeki motivasyonu yüksek bilim insanı ve öğrenciler yanında araştırma olanaklarına sahip olmak başarı ve kalitenin itici gücü oluşturmaktadır.

Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak maalesef halen bilime ve araştırmaya yeterince kaynak ayıramadığı gibi nitelikli bilim insanlarını ve çok sayıda parlak genç öğrencisi beyin göçüne kattı.

Mevcut 202 üniversiteden ilk 10 sıradaki üniversiteler bir takım destekler ile birlikte dünya çapında sırlamalarda kendilerine yer bulabilirler. Ancak ilk 100 ve 500 sırlamasının halen çok gerisinde olduğumuz görülüyor.

Türkiye’nin Bilimsel göstergeleri

YÖK verilerine göre 129 devlet, 73 vakıf toplam 202 üniversite, 30.006 profesör, 17469 Doçent, 41028 Öğretim üyesi toplamda 88503 doktoralı akademik kadro, 7.750.000 öğrencisi (YÖK, 2021) ile niceliksel olarak büyümüş görünüyor. Son on yıldır ortalama 30.000-34.000 bandında bilimsel makale üretimi ile dünyada 20. sırada, makalelerin atıf alımında 41. sırada yer alıyoruz. Türkiye toplamda en yüksek akademik yayın ivmesini 2000-2006 yıllarında yakalamış, sonra verimlilik ivmesi düşüşe geçmiştir. 1995-2015 dönemi arasında 1.000.000-kişiye düşen ortalama bilimsel yayın sayısı olan 191 ile (0-2500 aralığında) Türkiye dünyada 40. sırada yer almaktadır. Ancak makalelerin aldığı atıf sayısı aynı eşdeğerdeki ülkelerin makalelerin aldığı atıfın çok altında atıf almaktadırlar. Diğer bir ifade ile yayınlarınızın diğer bilim insanlarınca atıf almaya değer görmemesi bilimsel kaliteyi sorgulatır duruma getirmektedir.

Mevcut durumda Dünyadaki üniversiteler sıralamasında ülkemizde ilk 400 sıralamasında hiçbir üniversitemiz bulunmamaktadır. İlk 1000 sırlamasından genelde 9-11 üniversite dönem dönem 500-1000 arası sırlamada yer almaktadır (Ortaş, 2018a.). Türkiye toplam yayın sırlamasından 2004 yılında günümüze kadar ilk 20 sırlarda son yıllarda 18 sırlarda yerini korumaktadır. Bütün bu makro göstergeler üniversitelerimizin akademik verimliliği, kişi başına üretim kapasitesine göre, dünya sıralamasının altında yer almaktadır.

Bilimsel Göstergeler Neden Düşük.

Genelde dünyada en çok bilimsel makale üreten ve ilk 400 sırlamasında üniversiteleri olan ülkeler insani gelişmişlik endeksi yüksek olan ülkelerdir (Ertan 2020). Dünyada ilk 400 sıralamasında yer alan ülkelerin tümünün ortak özelliği GSMH’den bilim ve Ar-GE harcamaları ayrılan pay %2’den büyük. Türkiye’de %0.96-1 aralığında. Ülkelerin Özerklik Endeksi 10 üzerinden 6 ve üstü. Bizde %1’in altında (Ortas, 2018b). Dünyada ilk 100 veya 500 sıralamasında üniversiteye sahip olmak için gelenekleri olan yerleşik üniversite ve uluslararası nitelikte araştırma yapan ciddi akademik kadroların olması gerekiyor. Türkiye’nin son 40 yıllık üniversite deneyiminin üniversitelerin niteliğini ve uluslararası görünürlüğünü geriletildiği bütün makro göstergeler ile anlaşılıyor.

Özet olarak üniversitelerimizin nitelikli insan sermayesi yanında çok ciddi üniversite olma kriterleri ve özerklik sorunları bulunmaktadır. Sorunun bir de araştırma yapmak için zorunlu finansal sorunları var. Gözlemlerim sorunun paradan çok insanının eğitimi ve motivasyonu ile ilgili olduğunu görüyorum.

Sorunun Çözümü Nedir?

Bilimsel başarı günümüzde birçok eksende ölçülmekte olup

Bunlar;

  1. Araştırma bütçelerinin istenilen ölçekte sağlanması. Genelde gelişmiş ülkelerin tümü GSMH’larının %2’sindan fazlasını araştırmaya ayırmaktadırlar. Bu bağlamda bilimin devlet fonları tarafından desteklenmesi yanında Almanaydın başında sürdürdüğü gibi üniversite sanayi işbirliği modeli önemsenmektedir. Özellikle temel bilimlerde teknolojik alt yapı ve laboratuvarların ihtiyaçlarının zamanında sağlanması ilk şart.
  2. Nitelikli araştırmacı kadrolarına sahip olmak. Üniversitelerin nitelikli akademik kadrolarının sağladığı nitelikli proje verileri ve bunların etki faktörü yüksek dergilerde yayın yapmaları. Maalesef son yıllarda alınan akademik kadrolar ile ilgili ilanlarda akademik yükseltme ölçütlerinin düşüldüğü ve kişiye özgü kadro ilanı algıları akademik kadroların oluşmasına zarar vermektedir. Akademik kadroların niteliğinin yükseltilmesi için gelişmiş ülke standartlarında bilim insanı yetiştirme programı ve ölçütleri geliştirmek gerekir.
  3. Dünya çapında ilk 100 ve 500 sıralamasında yer alan üniversitelerin önemli özelliklerinde biride, motivasyonu yüksek, akademik ve kültürel bilgisi olan, zeki ve çalışkan öğrencileri bünyesine katabilmeleridir. Niteliği ve kavrama kapasitesi yüksek öğrenciler geleceğin bilim insanı havuzunun potansiyel adaylarıdırlar.
  4. Lisansüstü eğitimde özellikle iyi bilim insanlarının denetiminde yapılacak uluslararası ölçekteki doktora tezlerinden çıkacak verilerin iyi dergilerde makaleye dönüştürmesi kolay olacaktır. Uluslararası ölçekte iyi bilimcilerin ve ekiplerin bulunduğu ortamlarda yetişen iyi doktora öğrencilerin daha nitelikli yayın yaptıkları diğer ülkeler tecrübesinden bilinmektedir.
  5. Uluslararası iş birliktelikleri. Gelişmiş çoğu üniversite niteliği yüksek üniversiteler ve araştırıcılar ile işbirliği içinde araştırma ve yayın yapmayı yeğlemektedir. ABD, İngiltere, Güney Kore bu konularda önemli çalışmalar yürütmektedirler.
  6. Üniversitelerin belirli alanlarda birikimi ve gelenekleri olan laboratuvar ve grupların uzmanlaşmış bilim insanlarının olduğu oluşumların desteklenmesi. Ayrıca üniversitenin belirli alanlarda başarılı çalışmalar yapan mükemmeliyet merkezleri ve araştırma merkezleri ve gruplarının desteklenmesinin başarılı çalışma şansları daha fazladır. Bu tür ekip ve grupların uluslararası iş birlikteliklerinin daha kolay ve yüksek olacağı beklenmektedir.
  7. Özerk üniversite ortamı ve eleştirel özgürlük ortamı. Üniversitelerin olmazsa olmazı akademik kadrolar özelliklede sosyal bilimlerde hiçbir dış etki altında kalmadan araştırma yapma ve yayınlama özgürlüğüne sahip olmak ister.
  8. Türkiye’nin devlet tarafından belirlenmiş bir bilim politikasının oluşturması. Bilim politikasına uygun stratejiler geliştirmesi gerekiyor. İlk aşamada araştırama üniversitesi kategorisindeki üniversitelerin güçlendirilmesi için başta özerkliklerinin tüzel kişiliklerinin verilmesi bilimsel çalışma ortamını kolaylaştıracaktır. Nihayetinde ülkenin beşeri sermayesi olan nitelikli insan gücü olan akademik kadroların uluslararası ölçekte standartlara kavuşturulması zorunludur.

 

Kaynakça.

Erten, H. 2020. Herkese Bilim Teknoloji (HBT) Dergi. 200.Sayı

Ortaş, 2018a. Araştırma Üniversiteleri. Bunun diğer Üniversitelere ve Bilimsel Gelişmişliğe Etkisi. Popüler Bilim Nisan-Mayıs 2018. Sayı 260. S. 34-38. 495.

Ortaş 2018b. Türkiye: Bilimsel Yayında Sayı Arttı ama Etki ve Kalite Hızla Düştü. Herkese Bilim Teknoloji. 22 Hazıran 2018. Sayı 117. Sayfa 12-13-22.

QS, 2020. https://www.hotcourses-turkey.com/study/rankings/qs-world.html

YÖK 2021. https://istatistik.yok.gov.tr/

URAP 2020 . https://newtr.urapcenter.org/cdn/storage/PDFs/fKjxPJD2hSivSSbsb/original/fKjxPJD2hSivSSbsb.pdf