Büyük pandemiler (4): Veba salgını, Büyük Londra Yangını ve Newton

Mustafa Çetiner Y
Büyük pandemiler (4): Veba salgını, Büyük Londra Yangını ve Newton

“Atra Mors” ya da bilinen ismiyle “Kara veya Korkunç Ölüm” tarihte Veba salgınlarının bilinen adıdır. Yıllar boyunca insanlık bu dermansız hastalığa milyonlarca kurban vermiştir.

Sadece Londra’da, 1348 ile 1665 yılları arasında bilinen tam 40 veba salgını yaşanmıştır. Tarihin en şiddetlilerinden biri olan son salgın, 2-5 Eylül 1666 tarihleri arasında yaşanan Büyük Londra Yangını ile son bulmuştur. Londra tarihindeki bu en büyük yangının, salgına son vermek için kasıtlı başlatıldığına inanılır.

Veba salgınında nüfusunun neredeyse üçte birini kaybeden Londra’da, yangın sırasında kentte yaşayan 80.000 sakinin 70.000’ini evlerini kaybetti. Veba ve izleyen yangın Londra halkını mahvetti. Buna bir de yangının kasıtlı çıkartıldığı söylentileri eklenince halkın tepkisi çok büyük oldu. Bu nedenle Kral II. Charles, tepkileri kontrol etmek için evsizlerin ev sahibi olması ve başka kentlere yerleştirilmesini tüm gücüyle destekledi.


Londra’nın veba salgınları ile geçen bu karanlık tarihinde, en büyük önlem Jüstinyen salgınlarından beri bilinen izolasyon, evde kalma ve sosyal mesafenin korunmasıydı. Jüstinyen salgını yıllarında vebayı şeytanın bir azabı olarak gören Bizanslılar, evlerine kapanıp tüm kapı ve pencereleri tahtalarla kapatıp çivilediler. Bu şekilde izolasyonun hastalıktan koruma sağladığının fark edilmesinden sonra son COVID-19 pandemisi de dahil tüm pandemilerde izolasyon başvurulan en etkili yöntem olageldi.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de evde kalma ve sosyal mesafe kuralı insanları hem fiziksel hem psikolojik açıdan olumsuz etkiliyor. İzolasyon sürecinde hem ekonomik hem de sosyal zorluklar insanları bunaltıyor. Ancak bu durumu tarihte avantaja çeviren büyük bilim insanları da var.

Isaac Newton bu ölümsüz bilim insanlarından sadece biri.

Newton, yirmili yaşlarında büyük Londra Yangını ile son bulan büyük veba salgınını yaşamış biridir. O zamanlar Cambridge’deki Trinity Kolejinde sıradan bir öğrenciydi. Dedim ya, o yıllarda sosyal mesafe ve izolasyon en iyi bilinen korunma yöntemiydi. Londra’da salgının sürdüğü 1665 yılında yönetim iş yerlerini, okulları kapatmış ve herkesi evde kalmaya çağırmıştı.

Cambridge’de de tüm kolejler öğrencilerin tümünü evlerine yollamıştı. Newton bu öğrencilerden biriydi ve güvenli olsun diye Cambridge’e 60 mil uzaklıkta, ailesine ait bir sayfiye yerine gitmişti.

Newton’un, sıradan insanlar gibi, bilim heyecanını ve merakını canlı tutmak ve kendini geliştirmek için profesörlere, üniversiteye ve derslere daha az ihtiyacı vardı. Onun bu sayfiye yerinde geçirdiği süre, onun “Annus Mirabilis” yani mucize yılıydı. Newton Cambridge’de başladığı matematik çalışmalarına burada da tek başına devam etti. Bu konuda yazdığı makaleler, daha sonra bilim dünyasında, özellikle matematik alanında çok bilinen yazılar olarak yerini aldı. Burada geçirdiği zaman, optik konusunda da kendini oldukça geliştirmesine olanak sağladı. Yatak odasına sızan ışıkla başlayan optik merakı, prizma deneyleri ile devam etti. Bu deneyler onun optik teorilerinin temelini oluşturdu.

Penceresinin yanındaki elma ağacı, bilim dünyasının en bilinen ve ünlü ağacıydı. Doğruluğu tartışılmakla beraber, o ağacın altında düşünürken elmanın yere düşmesine tanıklık etmiş ve yerçekimi üzerine kafa yormaya başlamıştır.

Asistanı John Conduitt, o zamanı şöyle anlatıyor: “Bahçede ilham geldiğinde, bir anda elmayı ağaçtan yere düşüren yerçekiminin dünyada sadece belli bir mesafeyle sınırlı olmayabileceğini düşündü, bu çekimin, örneğin ayda da söz konusu olabileceğini sorgulamaya başladı.” Büyük veba salgını, o büyük yangınla son bulduktan sonra, 1667 yılında yeniden Cambridge’e döndü. Döndüğünde beraberinde yeni teorileri de hazırdı. Altı ay içerisinde uzmanlığını yapıp, iki yıl sonrasında ise profesör oldu.

Belki de Veba salgını olmasaydı, kolej öğrencisi Newton, Sir Isaac Newton olamazdı…Bu pandemi günlerinde, ne zaman kendinizi evde tek başınıza, sıkıntı içinde ve zamanın tükenmesini bekliyor halde bulursanız, Newton’u hatırlayın.

Newton size yüzyıllar ötesinden ilham verebilir.

Veba hikâyelerine haftaya da devam edeceğim…

Mustafa Çetiner / [email protected]


Bu yazı HBT'nin 215. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.