M. Kemal ile Erzurum’dan Sivas’a

Ahmet Yavuz
M. Kemal ile Erzurum’dan Sivas’a

Askerlik hem bir bilim hem de bir sanat olarak tanımlanır. Tabii yapmasını bilenler için…

M. Kemal’in görevden alınmasından sonra istifa ettiğini biliyoruz. Artık asi bir paşa idi. Rauf Bey’le birlikte tutuklanması istenmişti. Karabekir Paşa, emri verenlere durumun buna uygun olmadığını rapor etmişti.

Kaotik bir ortamda yapılan Erzurum Kongresi kararlarının yayımından Sivas için yola çıkıncaya kadar yaşanan bazı gelişmeleri anımsamakta yarar var.


Bu süre zarfında M. Kemal:

-Damat Ferit’ten Meclis’in açılmasını talep etti.

-Kürtlük propagandasının etkili olması muhtemel olan bölgelerdeki tanıdığı aşiret reislerine tedbir amaçlı mektuplar yazdı.

-Heyet-i Temsiliye’nin tüzüğünü hazırladı.

-Mülki amirleri ve komutanları tehlikeler ve muhtemel gelişmeler hakkında uyarmaya devam etti.

Kongrenin etkisi

Bu arada Erzurum’da bulunan İngiliz Albay Rawlinson’un, Erzurum Kongresi’nin doğal sonucu olarak, ilgililere Mustafa Kemal ile ilişki kurulmasını önermek için Londra’ya gittiği biliniyor. Dış İşleri Bakanı Lord Curzon dışında kendisini dinleyenin olmadığı da... ( Celâl Erikan, Kurtuluş Savaşı Tarihi, s. 96. )

Heyet-i Temsiliye’ye seçilenlerin tamamı Sivas’a gidemedi. M. Kemal, Rauf Bey ve Raif Efendi Erzurum’dan hareket ettiler. Kendilerine Erzincan’dan Şeyh Fevzi Efendi katıldı. Bekir Sami Bey de Sivas’ta katılacaktır. Bu kişiler Sivas Kongresi’ne Erzurum Kongresi’nce memur edilmiş oldular.

Erzurum’dan 29 Ağustos’ta hareket edilir.

Yolda yaşanan bir gelişme

Heyet Erzincan’ı geçtikten sonra yolda otomobilleri jandarmalarca heyecanlı ve telaşlı bir tarzda durdurulur. Dersim Kürtlerince boğazın tutulduğu, durumun tehlikeli olduğu ve geçilemeyeceği söylenir.

Jandarma komutanı Erzincan’dan takviye kuvvet istediğini, boğazın güvenliğinin alındıktan sonra hareket etmelerini önerir.

Ancak M. Kemal, eşkıyanın kuvvetini, boğazın neresini nasıl tuttuğunu; takviye kuvvetinin ne kadar olduğunu ve ne zaman geleceğini sorgular. Tatmin edici bir cevap alamaz. İş aceledir. Gecikmenin doğuracağı sonuçların davaya daha büyük zarar vereceğini dikkate alır. Çünkü korkulduğu gibi bir algının doğmasından ve panik yaşanmasından kaygı duyar. Bunun üzerine olası riski alır ve yola devam kararı verir. Ancak tedbir almaktan da geri durmaz. Zira risk almak önlem almaya engel değildir. Zaten her zaman hesaplı riskleri almış, hesapsız risklerden uzak durmuştur.

Gözü kara bir subayını mitralyözlerle donanmış bir otomobili önden yola çıkarır. Çok hızlı hareket edilmesi; sağdan soldan gelecek ateşlere önem verilmemesi; vurulan, ölen olursa onlarla meşgul olunmaması; yol kapamasıyla karşılaşılması halinde süratle araçlardan inilmesi ve hücum edilmesi; sağ kalanlarla otomobillere atlayarak yola devam edilmesi emrini verir.

Nutuk’ta verdiği emrin gerekçesini, boğazın gerçekten tutulduğuna kani olmamak olarak açıklamaktadır. ( S. 85 )

Hatta bu hikâyeyi birilerinin tertibi olarak görür. Ayrıca, doğabilecek tehlikenin yükseklerden açılacak ateşten ibaret olacağını da değerlendirir.

Kısa durum muhakemesi

Askerler, bu yapılanı “kısa durum muhakemesi” olarak nitelerler. Örnek alınması gereken bir muhakeme ve karardır.

Bu arada ifade edelim. Muharebe sahasında komutanlar kararlarını iki şeye dayandırırlar: Bilgi ve sezgi. Sezgi, bilginin yetmediği yerde devreye girer. Yaşanmışlıklara dayalı olarak gelişir. Çünkü her şeyi bilerek karar vermek mühendisliktir. Bilgiyle bağı koparmadan bilinmezlere dayalı muhakeme geliştirmek sanatçıların işidir. Tahayyül önem kazanır.

Bu nedenle askerlik hem bir bilim hem de bir sanat olarak tanımlanır. Tabii yapmasını bilenler için… Komutan olan asker her zaman sis bulutu içinde ve eksik bilgiyle karar vermeye alışkın olmalıdır. Esasen verilen yoğun eğitimlerin amacı da onu bu tür durumlarda doğru karar vermeye hazırlamaktır. Harp tarihi doğru karar veren kadar yanlış karar veren komutan örnekleriyle doludur.

Doğru karar verme düzeyi yüksek olan komutanların da bazı yanlış kararlarının olması kaçınılmazdır. Zira komutan bilinen her türlü etmeni muhakemesine dahil etse ve bilinmeyenleri de sezgisiyle doğru değerlendirse dahi karar anıyla uygulama esnasındaki zaman aralığında doğabilecek değişiklikler ya da bazı hatalar başat rol oynayabilir. Bu da, komutanı sürprizlerle başa çıkamaz noktaya getirebilir. Başarısızlığın doğuracağı tehlikelere de baştan hazırlıklı olmak işin doğası gereğidir. Burada moral unsuru devreye girer.

Yola hiçbir tehlike yaşamadan devam ederler. 2 Eylül’de coşkulu bir kalabalık kendilerini Sivas’ta karşılar. Kongre 4 Eylül’de toplanır.

Bir sonraki yazıda Sivas Kongresi'ni ele alacağız.

Ahmet Yavuz


Ahmet Yavuz