Mustafa Kemal Havza’da

Ahmet Yavuz
Mustafa Kemal Havza’da

Genel olarak Amasya Tamimini biliriz. Bu yazıda, o bildiri yayımlanıncaya kadar olanlara göz atacağız.

M. Kemal İstanbul’dan ayrılmadan önce 14 Mayıs akşamı Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın evine yemeğe davetlidir. Yemekte Genelkurmay Başkanlığına vekâlet eden Cevat Çobanlı Paşa da hazır bulunur. Cevat Paşa 9. Ordu Müfettişliği’ne ilişkin görevin kapsamını birlikte hazırladığı için M. Kemal’in niyetini sezmiştir. Yemek sonrası aralarında şu konuşma geçer:

-Bir şey mi yapacaksın, Kemal?


-Evet Paşam, bir şey yapacağım!

-Allah muvaffak etsin!

-Mutlaka muvaffak olacağız! (1)

Havza’da kendisini karşılayanlara söyledikleri müteakip yol haritasını açıklar: “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız! Bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir cüret belki bizi kurtarabilir; zaten başka türlü de dönüş imkânı yoktur.” (2)

Yunanlar İzmir’den sonra Manisa ve Aydın’ı da işgal etmiştir. M. Kemal, 28 Mayıs’ta idari ve askeri birimlerle temasa geçer. Onlardan işgale karşı; mitingler düzenlenmesini, yabancı devletlerin temsilcilerine ve hükûmete yönelik telgraflar çekilmesini, ancak Hıristiyan halka karşı düşmanca tavırlar takınılmaması ister.

Burada dikkat çeken husus kendi sorumluluk bölgesi dışındakilere de bu tamimi yapmasıdır. Örneğin Konya’daki 2. Ordu Müfettişliği, Diyarbakır’daki 13. Kolordu Komutanlığı bunların arasındadır. Görev bölgesinin dışında da etkinlik alanını genişletme arayışı içindedir. Ne için? Milli bağımsızlık ve işgalden kurtuluş için…

İlk adım atılmıştır. Her şeyin istendiği gibi gittiği de söylenemez. Trabzon, Sivas ve Sinop’tan gelen tepkiler bu sürtünmeyi işaret etmektedir. (3) İşler kolay olmamaktadır.

Ancak teşkilat kurma gayreti ilk meyvesini Havza’da verecektir. Havza’lılar 28/29 Mayıs gecesi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurarlar ve durumu M. Kemal’e haber verirler. O da, bu olayın her tarafa bildirilmesini ister. Birkaç gün sonra birlikte namaz kılınır, yemin edilir.

Saltanat Şurası’nın İngiliz himayesini arzuladığını bildiren haberler üzerine, Sadrazam’a, milletin bağımsızlıkta kararlı olduğunu ve bu uğurda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğunu bildirmesi ilginçtir. Çünkü kendisinden başka kendisi kadar kararlı kimselerin varlığından bahsetmek herhalde yersiz olacaktır. Ali Fuat Paşa ve Kazım Karabekir Paşa özelinde durum farklı olsa bile, yapılacak mücadelenin “nasılı”, o tarihte bilinmezlerden ibaret olmalıdır.

Ancak bu tavrın bir lider tavrı olduğunun altını çizmeliyiz. İradesini ordu komuta kademesi ve millete kabul ettireceğinden emindir. Nitekim yayımladığı tamimde devlet ve milletin tam bağımsızlığı ve çoğunluğun azınlıklara feda edilmemesi vurgusu hâkimdir.

Mitingler ve telgraflardan rahatsız olan İngilizler O’nun ne yapmak istediğini anlamışlar ve İstanbul’a geri çağrılmasını istemişlerdir. Bu istekleri de Osmanlı Harbiye Nazırlığınca uygun bulunmuştur. Ancak İstanbul’a dönmek niyetinde değildir. Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşalar ile istişarede bulunur. Bu arada Rauf Bey Ankara’ya Ali Fuat Paşa’nın yanına gelmiştir. Onları Havza’ya davet eder.

Nutuk’ta belirttiği gibi bu süre zarfında bütün ordular aksamıyla temas sağlanmış, millet mümkün olduğu kadar aydınlatılarak teyakkuza geçirilmiş ve uyarılmış, milli teşkilat fikri yayılmaya başlanmıştır. (4)

Biz bu faaliyeti 3T olarak adlandıracağız: Temas, Teyakkuz, Teşkilat…

Milli mücadelenin olmazsa olmazları…

Gelecek yazıda Amasya’yı özetlemeye çalışacağız.

Ahmet Yavuz


Kaynaklar:
Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, 2015, s. 127 Age, s. 132
Nutuk, Kaynak Yayınları, 2018, s. 44
Nutuk, s. 49


Ahmet Yavuz