Hastayla sohbet eden robot yaratılacak mı?

Cem Say
Hastayla sohbet eden robot yaratılacak mı?

Benim gibi “Uzay Yolu” (Star Trek) televizyon dizilerinin müptelalarındansanız galakside maceradan maceraya koşan Voyager “yıldız gemisi”nin huysuz ama komik doktorunu muhakkak hatırlarsınız. Yetenekli aktör Robert Picardo tarafından canlandırılan “Doktor”, hikâyeye göre geminin revirinin esas personelinin ölmesi üzerine devreye giren, o zamanın tüm tıp bilgisiyle donatılmış bir yapay zekâ programıydı ve izleyicilerin büyük sevgisini kazanmıştı. Çağımızda inşa edebildiğimiz sistemlerde henüz o karmaşıklık seviyesine ulaşamadık, ama zaten hedefimiz insan hekimlerin yapay benzerlerini üretip onları tümüyle yerlerinden etmek değil. Amacımız onları “süper güç”lerle donatmak.

IBM şirketinin Watson adıyla pazarladığı YZ sisteminin tıp sürümünden “50 Soruda Yapay Zekâ” kitabımda söz etmiştim. ABD’li hekim Eric Topol’un yeni çıkan “Deep Medicine” (“Derin Tıp”) kitabında da işlenen Watson, bir insanın takip edemeyeceği hızda büyüyen Wikipedia ya da tıp literatürü gibi devasa kaynakları (örneğin her yeni makalenin özet kısmını) tarayarak doktorların teşhis koyma ve tedavi belirleme aşamalarında hiçbir şeyi gözden kaçırmamalarını sağlayacak bir bilgi desteği sağlamayı amaçlıyor. IBM yöneticilerinin bu konuda vermeyi çok sevdikleri bir örnek, bir Japon kadındaki lösemi hastalığının türünün Watson yardımıyla haftalar yerine sadece on dakikada saptanması.

İnsanla sohbet eden yapay zekâ


İnsanlarla karşılıklı sohbet edecek bir yazılımın üretilmesi Turing’den beri yapay zekâcıların gündeminde. Bu tür “sohbot”ların (İngilizce “chatbot” lafına bu karşılığı öneriyorum) ilk örneği olan ELIZA’nın yaratıcısı Joseph Weizenbaum, birçok kullanıcının psikiyatrist taklidi yapan programa hayatlarıyla ilgili sırları açmasına (sekreteri ELIZA’yla özel bir şey konuşacağı için Weizenbaum’dan ofisten dışarı çıkmasını rica etmiş) çok şaşırmıştı. Son birkaç yılda insanların bu özelliğinin depresyon gibi rahatsızlıkların saptanmasında kullanılabileceği fikrine dayanan birçok sohbot geliştirildi. Nüfusun çoğunluğunun psikiyatri uzmanlarına erişiminin olmadığı düşünülürse bu olumlu bir katkı, ama rahatsız edici bir tarafının olduğunu düşünenleri anlamak da zor değil.

Son yıllarda derin sinir ağlarını büyük sayıda örnek girdi-çıktı çiftiyle eğiterek birçok örüntüyü (resimlerde insan yüzlerinin nerede olduğunu, kredi kartı işlemlerine bakarak o kartın çalınmış veya kopyalanmış olup olmadığını, ses sinyalinden konuşan kişinin sakin mi kızgın mı olduğunu vs.) tanımada bazen insan performansını bile geride bırakabilen YZ sistemleri kurabiliyoruz.

Bazı tıp branşlarında hekimin tam da böyle bir “örüntü tanıyıcı” olarak çalışması gerekiyor. Radyologlar çeşitli teknik görüntüleme sonuçlarını inceleyip hastanın durumu hakkında bir yargıya varmak zorunda. Dermatologlar cildinizdeki bir leke veya beni inceleyip onun kanser mi yoksa zararsız mı olduğunu saptamak durumunda. Patoloji uzmanları, göz doktorları vs. birçok sahada benzer görevler söz konusu.

Birkaç yıldır bilimsel dergiler, bu gibi görevlerde insan uzmanlarla benzer, hatta üstün performans gösterdiği savlanan YZ sistemlerini anlatan makalelerle dolup taşıyor. Aslında böyle sistemleri bir insanın ömrü boyunca görebileceğinden daha çok örnekle eğitmek mümkün olduğundan şimdi değilse bile yakın gelecekte tüm görüntüleme sonuçlarının bir makine incelemesinden geçmesinin şart koşulması şaşırtıcı olmayacak. Ama bu, doktorların bu branşlardan tamamen çekileceği anlamına gelmiyor. Az görülen, “tipik” olmayan, tepkisel değil “derin” düşünme ve kişinin sadece bir görüntüsünü değil, yaşamıyla ilgili bir yığın karmaşık/”yumuşak” bilgiyi süzmeyi gerektiren durumlarda insan zekâsına ihtiyaç daha uzun süre devam edecek.

YZ’nın sağlığımıza nasıl iyi geleceğini anlatmayı önümüzdeki hafta sürdüreceğiz.

Cem Say / [email protected]

*Bu yazı HBT'nin 161. sayısında yayınlanmıştır.

Cem Say

1987'den beri Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde çalışıyor. Çalışmaları Yapay Zeka ve Kuramsal Bilgisayar Bilimi üzerine. Sahte dijital deliller üzerine incelemeleri var. Bilimkurgu, uzay yolculuğu, seçim hileleri ve başka bir çok konuya da meraklı.