İstanbul’da deprem olursa halk nasıl hazırlanmalı

Doğan Kuban
İstanbul’da deprem olursa halk nasıl hazırlanmalı

Depremin ilk haftası ve birkaç gününde halkın önceden örgütlenip kendi kendine yardımcı olması gerekir… Meselenin odak noktasında, insan canı kurtarmak etkinliği vardır. Deniz yolu yaralı ihtiyaç vb.ler için örgütlenmelidir.

İstanbul batı dünyasının en kalabalık, en dengesiz kentidir. Halkı da çağdaş uygarlık temsilcisi sayılmıyor. Kaldı ki çağdaşlık hakkında bilgi sahibi olanların sesleri de pek çıkmıyor. Ne var ki ülke nüfusunun ¼’ü bu kentte oturuyor. Ekonominin yarısı burada. Tüketimin yarısından çoğu da burada. Eğer herhangi bir yaşamsal kriz yaşanır ve İstanbul bir süre için, bugünkü işlevlerini yerine getiremezse, Türkiye tümel bir çöküntüye girebilir. Ülkenin, zaten sallantılı ekonomik ve sosyal dengesi yok olabilir.

Dünyanın bugünkü durumunda bundan sonra nasıl bir kriz geleceğini ve Türk toplumuna neye mal olacağını hesap etmek olanaksızdır.


Kapıda olan bunalımın, iklimsel değişikliğin getireceği kuraklığın, kıtlığın, susuzluğun, korkunun ve kargaşanın, ülkenin dengesini bozmaya neden olması, bütün dünya için öngörülen olasılıklar arasındadır. Fakat doğal olasılıklar arasında en başta Marmara fayında yıllardır bekleyen deprem var.

Bir İstanbul depreminin en korkulacak sonucu, ölecek insan sayısından öte, ülke boyutunda ortaya çıkacak ekonomik sarsıntı ve iç güvenlik sorunlarıdır. Bu durum, kent nüfusu az, yapılar küçük boyutlu olduğu zaman, eski yangın ve depremlerde birkaç yüz kişilik kayıplarla atlatılabiliyordu. Fakat suyu, elektriği, ulaşımı, iletişimi kesilmiş 20 milyonluk hazırlıksız ve bilgisiz bir toplumun yeterli örgütlenmemiş belediyelerinin, hatta devletin kolaylıkla üstesinden geleceği bir durum değil.

Belediyelerin yapacağı en önemli şey İstanbul halkını bir örgütlenme ve davranış bütünlüğü ile depreme hazırlamaktır. Bu insani bir sorumluluktur.

İlk temel sorunlar

Sığınma ve sağlık yardımları, beslenme, su, elektrik, ısınma, güvenlik ilk temel sorunlardır. Yollar tıkandığı, binlerce ölü ve yaralı olduğu zaman sadece ulaşım, su ve yiyecek ve yağma sorunları savaşa hazırlanmaktan daha zor bir örgütlenme ister. Çünkü 20 milyon insanı balık istifi gibi bir kente, düzensiz olarak yerleşmiş, ya da sığınmıştır.

Sorunun yanıtı ülkeyi ve halkı yarından itibaren deprem hazırlıklarına sistematik olarak başlatmak, halka gerekli uyarıları yapmak, hiç olmazsa bir hafta susuz ve yardımsız kalmamasını sağlamak, sağlık istasyonlarını artırmak ve bunların verimli çalışmalarını sağlayacak tedbirleri almaktır. Yarın bile olabilecek böyle bir tehlike karşısında bu toplumun vurdumduymazlığı akıl durduracak bir fenomendir.

Burada halkın ve belediyelerin davranışlarını konu etmek niyetinde değilim. Deprem felaketini daha az zararla atlatmanın yöntemi üzerinde önerilerimi duyurmak istiyorum.

Bu akşam bile olabilecek bir doğal felaket bağlamında şimdiye kadar halkın bilgisine ulaşmış bir etkinlik bilinmediği için, akla geldikçe uyku kaçıran bu tehlikeye karşı, halkın kendi kendine örgütlenmesi bağlamında bazı düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.

Nasıl örgütlenmeli?

İstanbul'da bir deprem olduğu zaman, 600.000 hektarlık kentin her köşesi ve her yapı aynı şekilde etkilenmez. Pek çok yapı ve milyonlarca insan da yarasız beresiz kurtulacaktır. Fakat bu depremden çok etkilenecek bölge ve mahallelerde binlerce yapının yıkılması ve binlerce kişinin ölmesi ve yaralanması da olasıdır.

Kentin elektriği, suyu kesilebilir. Ulaşımı ve iletişimi durabilir. En gerekli yerlere araçla ulaşmak olanaksız olabilir. Bu durumlar binlerce yaralının kaybedilmesine neden olabilir. O sıradaki kargaşada belediyenin yardımını beklemek anlamsızdır. Onun için depremin ilk haftası ve birkaç gününde halkın önceden örgütlenip kendi kendine yardımcı olması gerekir.

İstanbul toplumu yardımlaşma hissini unutmuş bir toplumdur. Çünkü derlemedir. Bir apartmanda bile daireler arasında anlaşma olmadığını biliyoruz. Fakat ulusal ve doğal bir felaket olduğu zaman, insanların birbirlerine yardıma hazır olmaları kendileri için de gereklidir.

Bu konuda belediyeler muhtarlar aracılığı ile, dayanışma merkezleri diyebileceğimiz ve birbirlerine yürüyerek ulaşılacak mesafeler içinde yardımlaşma üniteleri oluşturabilirler. Arazi ve yerleşmenin konumuna göre 5000-10000 m2 alandaki yapılarda oturanlar arasında bir Deprem Dayanışma (DD) grubu kurulabilir. Bu grup depremin hemen sonrasındaki hafta içinde ihtiyacı olanlara aşağıdaki yardımları sağlamalıdır:

Dayanışma Grubu ne yapmalı?

Su, gıda, sıradan ilaçlar, ağır yaralıları ayakta kalan hastaneler ulaştırma yardımı.

İstanbul ağır bir deprem geçirirse bunların hiçbirini 20 milyon insana belediyeler ve devlet ulaştıramaz. Kendini kurtaracak halkın kendisidir. Su herkesin biraz depolama yapması sayesinde en kolay gerçekleştirilebilecek malzemedir. Kışın ısınma her grubun kendi arasında yapacağı bir depolama ile olabilir. Umutsuz durumlarda bazı ısıtılmış yatak odaları yaralı ve hasta olanlar için hazırlanabilir. Burada halkın işbirliği ve yardımlaşma konusunda göstereceği davranışların neye olanak vereceğini söylemek zordur.

Bu, yeni kent toplumunun bilmediğimiz yanıdır. Fakat toplum bilinçlendirilebilir.

Mahalle içi yardım ve dayanışma örgütlenmesinde yürütücü söz konusu değildir. Fakat dayanışma odaklarının üyesi olan muhtarlar yardımcı olabilirler.

Deniz yolu kullanılmalı

Depremden sonra en önemli sorun yaralıların hastaneye ulaştırılmasıdır. Her odak çevresinde ilk yardım için yararlı olabilecek doktorlar saptanabilir. İstanbul’un uzun deniz kıyıları bu amaçla motorlarla, İstanbul’un kullanılabilen hastanelerine, kıyıya yakın mahallelerden, yaralı gönderebilirler.

Eğer Belediye ve hastane can kurtaranları yaralıyı evinden alamıyorlarsa dayanışma odakları yaralıları, sedye ile, deniz kenarına taşıyabilirler. Denize uzak mahallelerde bu hizmet ancak belediyeler örgütlerse çalışır.

Fakat depremde İstanbul’un özellikle Marmara kıyılarının ağırlıklı olarak etkileneceği bilindiğine göre, Anadolu Yakası'nın bütün bölgelerinden yaralıları, gerektiğinde deniz yolu ile hastanelere ulaştırmak için bir plan yapılması, bu planı oluşturan kara yolları deprem nedeniyle kapandığı zaman, önce onların açılması sağlanmalıdır.

Halkı dayanışmaya hazırlamak

Deprem olasılığı bilimsel olarak hemen hemen kesin olduğuna göre, buna hazır olmak, belediyelerin başta gelen ödevidir. Bu bir savaş değil, doğal bir olasılıktır. Fakat burada önerilen temel ilke, bu kadar kalabalık ve az bilgili bir toplumun yaşadığı kentte belediyelerin ulaşmayı başaramadıkları noktalarda, halkı, uygar bir dayanışma psikolojisi içinde, dayanışmaya hazırlamaktır. Bunu politik bir sorun olarak görmek, binlerce insanın yaşamı söz konusu olduğu için, Belediye ve hükümet için büyük bir idari ve politik hata olur.

Halkın kendi yaşamı için depreme karşı örgütlenmesini sağlamak zorundayız. Bu çalışma yarın başlamalıdır. Kuşkusuz bazı hazırlıklar vardır. Fakat bunlar, yapıların yıkılıp üzerlerine kat eklenmesi türünden etkinlikler değil, insan canı kurtarmak etkinliğidir.

Okuyuculara hatırlattığım olasılık ve buna karşı alınacak tedbirler, kuşkusuz uzmanlar tarafından daha ayrıntılı düşünülebilir. Ne var ki toplumun parçası olarak, inşaatla ilgili içeriksiz tartışmalar dışında, böyle bir durumda ne yapacağımızı kimseden öğrenemedik.

İstanbul halkının onbinlerce kayıp vermesi, acı verici bir olasılık olarak, kapıda beklememelidir. (2017)

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 64. sayısında yayınlanmıştır.


Doğan Kuban