Bilimsel ve sanatsal yaratıcılık: Uygarlığın temel dayanağı

Erhan Karaesmen Y
Bilimsel ve sanatsal yaratıcılık: Uygarlığın temel dayanağı

Uygarlık adı verilen insanoğlunun gelişme ve ilerleme süreci olağanüstü bir maceralar çizgisidir. Doğadaki evrimin son ve en üstün ürünü olan insanın yaratılışı, fiziki şekil değiştirmesi, zihinsel gelişmesi bu benzersiz maceranın parçalarını oluşturur. Evrimsel gelişmenin insan unsuruyla bağlantılı izlerini ise bilimsel ve sanatsal yaratıcılıkta buluruz. Tarih, bu bilge yapısına karşın, savaşlara ve istilalara çok fazla öncelik tanımış olan bir anlatı biçimidir. Oysa uygarlığın savaş meydanları başka çınlamalarla doludur. Bilim ve sanat kol kola insanlığın zafer alanlarını doldurur; gelişmenin ve ilerlemenin taban taşlarını döşer.

Önümüzdeki günlerde uygarlığın zafer çığlıklarının gökyüzüne yükseldiği çok önemli olaylardan birinin yıl dönümü yaklaşıyor. Doğumunun 250. yılı dolayısıyla adı uluslararası sanat-kültür dünyasında şu aralar sıkça anılan Ludwig van Beethoven’ı hatırlayalım. Yaşamının son döneminde bestelediği ve müziksel yaratıcılığın üst anıtlarından biri gözüyle bakılan 9. Senfoni Viyana’da ilk kez dinleyicisiyle buluşuyordu. Büyük dâhinin, daha az bilinen bir son dönem yapıtı Missa Solemnis’in bir giriş eseri olarak seslendirildiği bu olağanüstü konserde orkestrayı Beethoven kendisi yönetiyordu. Büyük dahi sağırlığının çok ileri noktalara ulaştığı ve sadece “iç ses” yönlendirişiyle müzik yapabildiği bu dönemde orkestra ve korosuyla birlikte benzersiz bir coşku ve kudret ifadesiyle yönetmişti. Salonu dolduran iki bine yakın izleyici, o güne kadar rastlanmamış coşkulu ve yüceltici bir saygıyla büyük besteciyi kendilerinden geçmiş olarak alkışlıyordu. İç sese dayalı müzik bittikten sonra sağırlığın mahkûmiyetindeki Beethoven, salondan gelen alkış coşkusunun farkında değildi. Solist müzisyenlerden bir sopranonun kendisini elinden tutup seyirciye doğru döndürmesiyle o insanlık sevincini gözleriyle görüyor ve büyük mutluluk yaşama sürecine giriyordu. Uygarlık büyük bir meydan savaşı kazanmıştı.

Uygarlığın meydan zaferleri her zaman coşkulu bir sevinçle kucaklaşma biçiminde kendini göstermeyebilir. İtalyan Rönesans’ı döneminin çok büyük adamı Michelangelo heykeltıraştı, mimardı, ressamdı; yani her şeydi. Benzersiz bir uygarlık besleyicisiydi. O çok büyük adamlara özgü disiplinli azim ve sabırla, papalığın merkezi Vatikan’ın giriş bölümündeki Sistina Kilisesi’nin duvar ve çatı yüzeylerinin resim sanatının yüzlerce motifle boyanması işini yüklenmişti. Kilisenin büyük mekânlarına kurulan özel iskeleler üzerinde yere sırt üstü yatarak eğrisel çatı yüzeylerini boyuyordu ya da diz çökerek yan duvar resimlerini yapıyordu. Kendisine ısrarla gönderilen yemekleri çok sıkça unutuyordu. Tuvalete ve ara sıra üst bedenini yıkamak üzere çeşme başına gidişlerinin ötesinde iskelesinden inmeden iki yıl geçirmişti. İkinci yılın sonunda bütün işler bitip iskeleler söküldüğünde artık bir bütün beden banyosu yapmak üzere yıllardır çıkarmadığı çoraplarını dizinden aşağı indirdiğinde bütün derisi de soyulup gelmişti. Ve yaşamının sonuna kadar cilt ağrıları ve rahatsızlıklarıyla uğraşacaktı. Aslında orada attığı ıstırap çığlıkları bir uygarlık meydan zaferinin gürlemesiydi, aynı zamanda.


Uygarlığın meydan zaferleri insanlığın gelişme çizgisinin çok önemli uğrak noktaları olmuştur. Bilimsel ve sanatsal yaratıcılığın kol kola girdiği bir başka uygarlık gürlemesini şöylece özetleyerek konuyu kapatalım. Büyük matematik, fizik dâhisi Einstein’a medyatik bir anketimsi soruşturma çerçevesinde “Üzerinde yaşadığımız dünyadan bir başka evrene göç etme mecburiyeti çıksa bizim dünyamızı en güçlü temsil edecek hangi bilgileri ve nesneleri götürmek isterdiniz?” sorusu yöneltilir. Kuantum fiziği ya da izafiyet teorisi kavramları üzerine cevaplar beklenirken, Einstein şöyle bir cevap verir: “Mozart’ın Don Giovanni Operası’nın partisyonunu alın götürün. Bu dünyanın uygarlığını ve yaratıcılığını en güzel o temsil eder.”

Erhan Karaesmen / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 221. sayısında yayınlanmıştır.

Erhan Karaesmen