Neden yurtdışında on katı pahalıya doktora öğrencisi okutuyoruz?

Lale Akarun Y
Neden yurtdışında on katı pahalıya doktora öğrencisi okutuyoruz?

1985 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisiyken, Tübitak bursu aldım ve doktoramı New York Üniversitesi Polytechnic Mühendislik Fakültesinde tamamladım. Burs alan her öğrenci doktorayı tamamlamaz; başarıyla tamamlayanların da hepsi yurda geri dönmez. Benim bursum çok verimli oldu; çünkü bu burs vesilesiyle hem ben hem de burs almadığı halde eşim doktora yaptı; ikimiz de Türkiye’ye dönerek öğretim üyesi olduk. Tübitak bursunun mecburi hizmet şartı yoktu; özgeçmişim ve yayınlarımla mezun olduğum üniversiteye başvurup kabul edildim; 28 senedir de orada öğretim üyesi olarak çalışıyorum.

1980’li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi’nin doktora programları yeniydi; sadece birkaç mezunu vardı. Ondan beri çok gelişti; şu anda Boğaziçi Üniversitesi yılda yayın ve atıflarıyla en iyi üniversitelerle rekabet edebilen yaklaşık 100 doktora mezunu veriyor. Ben de seneler içinde doktora derecesi alan 10 öğrencinin tezini yönettim. Bu doktora mezunlarının yarısı yurtiçindeki üniversitelerde öğretim üyesi oldu; yarısı ise yurtdışındaki üniversitelerde öğretim üyesi veya Google, Nvidia, Intel gibi teknoloji şirketlerinde araştırmacı.

Bizde kaç nitelikli üniversite var?


Ülkemizde, dünyanın iyi üniversiteleri kalitesinde doktora derecesi verebilen kaç üniversite var? YÖK, 10 kamu üniversitesini araştırma üniversitesi ilan etti; buna 5 de ilave yaptı. Vakıf üniversitelerini de katarsak, ülkemizde yaklaşık 20 araştırma üniversitesi olduğunu söyleyebiliriz.

Boğaziçi Üniversitesi gibi kamu üniversiteleri, devlet bütçesinden yılda yaklaşık 50 milyon dolar gibi bir pay alırlar. Bununla yılda yaklaşık 2.500 lisans mezunu, 1000 kadar yüksek lisans mezunu, 100 tane de doktora mezunu verirler.

Doktora, bu dereceler içinde en pahalıya gelendir, çünkü doktoranın tam zamanlı yapılması esastır; yani doktora öğrencisine maaş vermeniz gerekir. Bu maaş, devletin üniversitelere verdiği bütçeden değil, öğretim üyelerinin yazıp araştırma kurumlarından aldığı projelerden sağlanır. Bir doktora öğrencisinin brüt maaşı, yılda yaklaşık on bin dolardır.

Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yurtdışında eğitim görmek üzere yaklaşık 750 yüksek lisans/doktora adayı arıyor. Bu kişiler çeşitli alanlarda doktora/yüksek lisans eğitimi alacaklar, sonra çeşitli kurum ve kuruluşlarda istihdam edilecekler. Büyük bir yatırım!

10 bin dolara 100 bin dolar

Bir öğrencinin yurtdışında okuması, günümüzde yaklaşık senede yüz bin dolarlık bir yatırımdır. Yurtiçinde on bin dolara istihdam etmek yerine, bakanlık öğrenci başına yılda yüz bin dolar harcayacak. Oysa bu bütçeyle araştırma projeleri finanse etse, hem değerli insan kaynağımız ülkemizde kalacak, hem de ülkemizde araştırma kaynakları çoğalıp bilim, teknoloji üretimi artacak. Acaba MEB ve YÖK neden bunu yapmaktansa yurtdışında on katı pahalıya öğrenci okutuyor? Birkaç sebep düşünebiliyorum: Belki bakanlık, yurtiçindeki üniversitelerin kalitesine güvenmiyordur. Bunun geçerli bir sebep olduğunu düşünmüyorum; çünkü MEB burslusu olarak yurtdışına gidenler, dünyanın en iyi üniversitelerine değil, çoğunlukla yukarıda bahsini ettiğim araştırma üniversitelerimizin çok altında kalitede kurumlara gidiyor.

İkinci bir sebep, seçim kriterleri olabilir: Belki YÖK, üniversitelerin liyakat ilkesine uymadığını düşünüyordur. Bunun için çeşitli önlemler düşünülebilir; ama merkezi seçim ve mecburi hizmet bunlardan birisi değildir. En iyisi, doktora sonrası çıkan tez ve tezden kaynaklanan yayınların kalitesine göre, rekabetçi bir işe alım ilkesidir. Üniversiteler, rekabetçi bir şekilde ilana çıkıp, başvuran adaylardan en iyisini niye almasın? Niye bakanlığın şimdi seçip kendisine mecburi hizmetle bağladığı adayı, doktora tezi kötü de olsa kabul etmek zorunda kalsın?

Üçüncü bir sebep, mecburi hizmet şartı olmasa, hiç bir doktora mezununun ülkemizde çalışmak istemeyeceği düşüncesi olabilir. Eğer düşünce buysa, yapmamız gereken, mecburi hizmetle gençleri ülkeye dönmeye zorlamak değil, ülkemizi zevkle çalışılır, karşılığında insanca bir gelir elde edilir, yüksek yaşam kalitesine sahip bir ülke haline getirmek olmalıdır.

Lale Akarun


Bu yazı HBT'nin 237. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun