Kent yönetim sistemlerinde bilginin önemi

Müfit Akyos Y
Kent yönetim sistemlerinde bilginin önemi

Sürdürülebilir kentler için ekonomik kalkınmayı, sosyal ilerlemeyi ve çevresel gelişmeyi ana ölçütler olarak alan planlamalara gereksinim olduğu açıktır. Artık günlük yaşamımızda yüzleşmekte olduğumuz iklim değişikliğinin başedilemez etkileri bu gereksinimi destekleyen en yakın tehlikedir. Günümüzde yaklaşık %60’ının kentlerde yaşadığı dünya nüfusunun, 2050’ye kadar %68’e çıkacak olması (BM verisi) kentlerin gelecekte yaşayacakları konusunda karamsar bir tablo çiziyor.

Ülkemizin kentleri de tehlikelerin uzağında değildir. Günlük yaşamdan daha önemli olarak olağanüstü durumlarda kentlerin iletişim, enerji, ulaşım, su ve her türlü sosyal sisteminin hızlı, güvenilir ve etkin bir biçimde nasıl işletilebileceğinin yanıtı bugünden verilebilmelidir. Konu içinde bulundukları eko-sistemler nedeniyle bir kentin sınırlarını çok aşan bütünsellikle ele alınmalıdır. Yaşayan ve dinamik bir platform olarak tanımlanabilecek kentlerin yönetiminde, bilimsel (veriye dayalı) yaklaşımlara ve araçlara daha çok gereksinim duyulmaktadır.

Bilimsel yaklaşımlar içinde farklı disiplinleri ve teknolojileri barındıran “büyük veri-modelleme-benzetim” öne çıkmaktadır. Genelde kentlerin iyi yönetilebilmesi için veri yönetimine yatırımın değerinin anlaşılması gerekir. Kent her noktasından, her aracından, her sisteminden ve her bir yaşayanından sürekli ve olağan üstü miktarda veri üreten bir kaynaktır (büyük veri). Önemli olan bu verilerin işlenip (sınıflandırılması, ilişkilendirilmesi, bilgiye dönüştürülmesi) girdi olarak “kent karar sistemlerinde” doğru kararları ve eylemleri benimseyecek bir yönetim anlayışının varlığıdır. Yaşanabilir kentler oluşturabilmek için günümüz teknolojilerini kullanmayı benimsemiş kent yöneticileri için yapay zeka, veri madenciliği, analitik tahminler yapma, IoT, açık veri eko-sistemleri vb. pek çok araç vardır. Uzmanlarla, üniversitelerle, teknoparklarla, veri bilimcilerle ilişkiler kurmayı ve orta ve uzun erimli planlamalar yapmayı gerektiren böylesi bir kent yönetim anlayışının oluşturulması, “kentlerin yaratıcı gizil gücünü” çok kısa sürede harekete geçirebilecektir. Ötesi kısa erimli “popülist projecilik” tuzağına düşmektir.


Ülkemiz özelinde başta yerel yönetimler olmak üzere karar verici kurumların (tek kişilik otokratik karar mekanizmalarını kesinlikle reddederek) Bilim- Teknoloji-Mühendislikle aralarındaki açıklığı ivedilikle kapatmaları gerekmektedir. Yeni nesil bilişim dünyasının “artırılmış gerçeklik” gibi araçlarını kullanarak kentlerin en geniş çevresi ile gerçek sistemlerinin benzetimlerinin yaratılması, karar vericilerin en önemli yardımcısı olabilecektir (buyurun, teknopark bilişim firmaları için ürün geliştirme alanı!) . Böylesi bir olanağın yaratılması ile kamu, özel ve arayüz kurumlarının, her türlü veriye ulaşarak kentin sorunlarına yenilikçi çözümler geliştirmelerinin de yolu açılabilir. Örneğin zamanı dışında hemen her şeyi bilinen büyük İstanbul depremini birkaç saniye önce bildirebilecek bir erken uyarı sisteminin “veriden benzetime” giden bir çalışma ile geliştirebildiğini düşünün! Cep telefonlarına gelecek bir uyarı, toplu bir siren sistemi, kurtulacak binlerce can, gaz, su ve elektrik sistemlerini korumaya alacak önlemlerin harekete geçmesi… (Los Angeles’ta 470.000 kişinin uygulamasını telefonuna indirdiği bir deprem erken uyarı sistemi 1,8 saniye önce uyarıda bulunuyor.)

Konuyla ilgili veri bilimcilerin söyleyecekleri ve yapabilecekleri çok şey olmalı! Öneriler: 1:

Üniversitelerimizin ilgili bölümlerine kent yönetimleri alanında “büyük veri-modelleme-benzetim” çalışmalarının sorulması, derlenmesi ve olası çalışma önerilerinin alınacağı bir çalıştayın düzenlenmesi.

2: İstanbul’da büyük veri ve kent yönetimi başlıklı bir uluslararası konferansın ivedilikle düzenlenmesi.

Konuyla ilgili; Robbie Whelan, Deprem uyarı sistemleri hem ucuz hem etkili, Cumhuriyet, 2.10.2019

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 185. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos