Yapay zekâ yolunda sorular

Müfit Akyos Y
Yapay zekâ yolunda sorular

Yapay zekâyı (YZ) genel anlamıyla makinalara zekâ kazandırmak olarak tanımlarsak en düşükten en gelişmişine (?) kadar geniş bir aralıkta ölçeklendirilebilecek zekânın makinalar için oldukça alt basamaklarda olduğu söylenebilir. İnsan makina ilişkisinde önceleri kas gücünü makinalara aktararak yaşamını kolaylaştırmaya ve verimliliğini arttırmaya çalışan insanoğlu aynı zamanda zekâsını da aktarmış olmuyor muydu?

Örneğin insan-makine sistemi olarak delikli kartlar üzerinden kendi kendine dokuma yapan Jacquard tezgahı ya da müzik kutusu laternanın çalışması gibi. Şimdilerde ise daha çok insana özgü zekaya ilişkin dil geliştirme, gözlem yapma, veri toplama, işleme ve ilişkilendirme, sorun çözme, duygularını sanat eserlerine dönüştürme vb. eylemlerini de makinalara aktarma yolunda ilerliyor. Henüz yolun çok başlarında olunsa da ok yaydan çıkmıştır. Bir yandan insanımsılar (humanoid) geliştirilirken diğer yandan Endüstri 4.0’la biçimlendirilen üretim ortamları geliştiriliyor. Öte yandan savaş sanayisinde bize gösterilen uygulamalar (DARPHA’nın katırı, siber asker, otonom silahlar gibi) ürküntü veriyor.

Sorulması gereken, dünyamızı bugüne kadar yaptığı akılsızlıklarla neredeyse yok olma noktasına getiren insan zekasının (teknolojinin kullanılma biçimi olarak da okunabilir) YZ’yı nasıl kullanacağıdır. Gelinen noktada elbette geliştirilmekte olan her teknolojinin çevre, iklim, tarım, açlık, yaşlanan nüfus, kentleşme, sağlık vb. sorunların çözümüne katkıda bulunmasını bekleriz. Yoksa YZ’nın büyük veri ile beslenen algoritmalarla biçimlenen “beyninin” bizlere sürekli var olan kapitalist tüketim düzeninin “akıllıca” neyi nasıl tüketmemizi söylemesini değil.


Sosyal eşitsizliği körüklemfiek

1980’lerde “uzman sistemler” olarak sınıflandırılan YZ, 5G bağlantı çağında otonom, radikal teknolojilerle günlük hayatımızın her noktasına sızmaktadır. Ancak “YZ algoritmalarının sosyal eşitsizliği yansıtan mevcut veriler esas alınarak tasarımlanması nedeniyle insanlar, karşı bilinçli önlemler almadıkça sistem adaletsizliğinin sürekliliği riski devam edebilecektir (örneğin suç alışkanlıkları tahminlerinde sosyal sınıfl arın veya iş adaylarının tercihinde yerleşik cinsiyetçi yaklaşımların esas alınması).”

Facebook ve YouTube, sitelerine üye insanların verilerini kullanarak doğrudan hedef kitleye ulaşacak mesajlar veren teknolojiler sunarak para kazanmaktadırlar. Yeni kuşak politikacıların dijital okuryazarlıklarının olması başta internet olmak üzere bütün türevlerinin toplumsal yaşamımızı ve bireysel özerklik ve özgürlüklerimizi tehdit eden örneklerin arttığı bir dönemde bu alanda gerekli etiğin, regülasyonların oluşmasında bir yarar sağlayabilir mi? Ya da teknolojinin bugünkü kapitalist düzende kullanımından kaynaklanan eşitsizliklerin (erişim, paylaşım, refah vb.) artmasına, iklim değişikliklerinden - şimdilik – yoksulların daha fazla etkilenmesine engel olabilir mi? (bkz.; Yochai Benkler’in yazısının Batuhan Sarıcan tarafından yapılan geniş bir çevirisi için HBT, Sayı 166, s.13)

Amacını “insan zekâsını en iyi biçimde bir araya getirerek en iyi akıllı makinayı yapabilmek” olarak tanımlayan Cambridge, Oxford, Berkeley üniversiteleri, Imperial College ve Leverhulme Trust Vakfı’nın kurduğu, Leverhulme Zekânın Geleceği Merkezi’nin web sayfasında “Akıllı makineler, kanseri tedavi etmeden şehirlerimizi temizlemeye kadar her şeyi daha iyi yapmamıza yardımcı olacak. Ancak birçok soru ve yeni zorluklara da yol açacaklar. YZ dönemine geçişin iyi gitmesini sağlamak, zamanımızın en büyük zorluklarından birisidir.” denilmektedir.

Batıda YZ çalışmalarına paralel olarak kişisel verilerin korunması konusunda duyarlılık artarken ülkemizde bir seçim uğruna en hoyrat biçimde her türlü kişisel verilerimiz iktidarın hizmetine sunulabiliyor. Bir sonraki yazımızın konusu “yapay zekânın belirsizliğine önlemler”

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 169. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos