Yapay zekânın belirsizliğine önlemler

Müfit Akyos Y
Yapay zekânın belirsizliğine önlemler

30 Mayıs 2019’da düzenlenen Harvard Üniversitesi mezuniyet töreninin onur konuşmacısı olarak ilk konuşmayı yapan Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e onursal hukuk doktoru unvanı verildi. Merkel’in zaman zaman ayakta alkışlanan ve altı başlık altında yaptığı konuşmasının en çok alkışlanan ve bu köşenin ilgi alanına giren konulardan gerçekle ilgili sözlerini seçtim:

“… bu bize yalanları gerçek olarak ve gerçeği yalan olarak tanımlamamamızı gerektirir”, “insanlar haysiyetli bireyler midir, yoksa sadece tüketici, veri tabanına konu objeler veya gözlenip fişlenecek kişiler midir?“

Konuşmasında “cehalet ve dargörüşlülük duvarına” da dikkat çekerken elbette dijital çağın ve yapay zekânın da (YZ) altını çizdi. Bunlar bana yalanla genelde dijital dünyanın sunduğu olanaklar ve YZ ile “gerçek” arasındaki ilişki üzerine düşünülmesi gerektiğini anımsattı.


Çağımızın bilişim ve YZ etrafında şekillenen teknolojilerin gelişme hızı ile yüz yıllardır biçimlenmiş insan zihni ve yönetim ve üretim yapılanmaları arasındaki olası uyumsuzlukların ortaya çıkartabileceği sorunların öngörülemezliği iş dünyasında küresel düzeyde tedirginlik yaratmaktadır. Bu tedirginlikten olsa gerek 29 Mayıs 2019’da World Economic Forum, siyasa koyuculara ve iş dünyasına yeni teknolojilerin olası sosyal risklerini öntepkisel (proaktif) olarak önlemeye çalışarak aralarında doğru dengeyi kurmada yardımcı olmak üzere altı Küresel Dördüncü Endüstri Devrimi (KDED) Konseyi oluşturdu.

Konseylerin amacı, “gelişmekte olan teknolojilerin toplum yararına nasıl yönetilebileceğinin tasarlanması.” San Francisco’da toplanacak kamu, özel, sivil toplum ve akademiden 200’den fazla üst düzey karar vericilerden oluşturulan KDED Konseyleri’ne gerekçe olarak “Firmaların ve hükümetlerin Dördüncü Endüstri Devrimi’nin etkilerini öngörmekte yeterince hızlı davranamadıkları ve ortaya çıkan ‘yönetişim açığının’” giderilmesi gösteriliyor. Bu gerekçe kapitalizmin bu elit üst düşünce organının yaklaşmakta olan olası tehlikelerin kokusunu önceden aldığı biçiminde de yorumlanabilir. Bu amaçla, “aşağıdan yukarıya, toplumsal odaklı yaklaşımın toplumun teknolojiye güveninin inşasını sağlamaya yardımcı olunacaktır” denilmektedir.

Nisan 2020’de Global Technology Governance Summit’te bir araya gelecek olan konseyler, YZ ortak paydasında geleceğin dünyasını oluşturacak teknoloji alanlarının hemen hepsini kapsamaktadır; Küresel YZ, Küresel Otonom ve Kentsel Ulaşım, Küresel Blockchain, Küresel Dron ve Hava Ulaşımı, Küresel IoT, Küresel Hassas Tıp Konseyi.

Çin Tıp Bilimleri Akademisi, Dana-Farber Kanser Enstitüsü, Avrupa Komisyonu, Microsoft, Qualcomm, Uber, Dünya Bankası’nın da yer aldığı KDED Konseyleri:

Ülkelerin siyasa ve regülasyon deneyimlerinin örnek olaylar yoluyla karşılıklı değişimini sağlayacaklar,

Çoklu paydaşların işbirliği ile kamu siyasalarının ve özel kesimin yönetişim açıklarını açıklayabilecek ve önlem alacaklar,

“En iyi” veya “iyi” siyasa uygulamaları konusunda ortak bir anlayış oluşturarak ülkelerin kendi içinde ve aralarında daha iyi siyasalar geliştirmelerini sağlayacaklar,

Centre for Fourth Industrial Revolution Network’üne yönetişim projeleri ve pilot uygulamalara ilişkin stratejik yol göstericilik yapacaklardır.

Bütünüyle kapitalist sistemin tökezlemelerine önceden önlem alma yaklaşımı ile öngörülen bu olağanüstü önlem önerilerine karşın, teknolojinin anti- demokratik eğilimleri çoğaltmakta olduğunun Davos’ta en çok tartışılan konulardan birisi olduğunu da ekleyelim.

Önemli bir sorunun yanıtını “Yapay Zeka’nın ahlakını kim temsil edecek?” bir sonraki yazımızda tartışacağız.

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 171. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos