Bilimde önyargı veya taraf olma

Mustafa Çetiner
Bilimde önyargı veya taraf olma

Bilimde ve tıpta taraf tutulmaz, bu bilimin olmazsa olmazıdır aslında. Yani bir klinik çalışma yapıyorsanız, çalışmanın en başında çalışmanın sonuçları ile ilişkili olarak objektivitenizi bozacak keskin bir hükme sahip olamazsınız. Bilim dünyası önyargılardan çok çekmiştir.

Nazilerin, tarihin ilk sigara karşıtı kampanyaları yürüttükleri ve ilk kez bilimsel olarak sigaranın insan sağlığına olan zararlarını gösterdikleri bilinmektedir.

Naziler yaptığı bu sigara karşıtı çalışmaların uzun yıllar Avrupa’daki bilimsel dergilerde yer alamaması bilimsel önyargı örneği olarak anlatılır. Bu tavrın temelinde insanlığa karşı sayısız suç işlemiş olan Nazilerin hiçbir biçimde doğru bir iş yapamayacakları düşüncesi veya onları hak etmedikleri biçimde yüceltme “korkusu” vardı.


Bilimde “Bias” olarak adlandırılan, aslında Türkçemize önyargı, sapma, taraf tutma, taraf olma olarak çevrilebilecek bir kavram, bilimsel çalışmaların en önemli sorunlarından biridir.

Çok temel olarak anlatmak gerekirse “bias”; bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını bozacak biçimde, istemli veya istemsiz yapılan hatalardır ve çalışmanın tasarımı, hasta grubu seçimi, çalışmanın yapılması sırasında protokol ya da projeye uyum, verilerin girilmesi, istatistik yöntemlerin seçimi gibi bir çok konuda yapılan hataları kapsar.

Literatürde toplam 74 farklı “bias” olduğu söyleniyor (Delgado-Rodríguez M, Llorca J. Bias. J Epidemiol Community Health. 2004;58:635-641).

Bu temel 74 farklı taraflı davranma hali (bias) iki temel grupta toplanıyor. Bunlardan ilkine örnek seçerken taraflı davranma (selection bias), ikincisine ise bilgilendirirken taraflı davranma (information bias) ismi veriliyor.

Seçerken taraflı davranma (selection bias) için en tipik örneklerden biri 1981 yılında ünlü tıp dergisi New England Journal of Medicine (NEJM)’ da yayınlanan ve kahve ile pankreas kanseri arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmadır. Bu çalışma bir anket çalışmasıydı ve 369 pankreas kanserli hasta ile 644 kişiden oluşan bir kontrol grubunu içeriyordu. Çalışma sonucunda kahvenin pankreas kanseri ile bir ilişkisi olduğu gösterildi ancak burada bir “selection bias” söz konusuydu.

Kontrol grubunu oluşturan kişilerde mide ülseri sıklığı çok fazlaydı ve bu kişiler mide ağrısı nedeniyle daha az kahve içiyorlardı.

Dolayısıyla pankreas kanserli kişilerle karşılaştırıldığında kontrol grubu daha az kahve içtiğinden araştırmacılar sanki kahve pankreas kanseri sıklığını arttırır gibi bir sonuca varmıştı.

Oysa bu gerçek değildi. Nitekim sonraki klinik çalışmalar bu ilişkiyi doğrulamadı. Pankreas kanseri ile kahve kullanım sıklığı arasında bir ilişkisi yoktu. Bilgilendirirken taraflı davranma (information bias) veya bilgi yanlılığı örneğinde ise verilerin toplanması ve/veya ölçülmesi sırasında sistemik hata yapılması söz konusu oluyor. Yani bir anlamda çalışma eksik planlanıyor.

Buna eğlenceli bir örnek, 2012 yılında yine bilim dergisi New England Journal of Medicine (NEJM)’de yayınlanan ve çikolata ve süt tüketimi ile Nobel kazanma arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmadır. (2012; 367: 1562-1564)

Makalenin yazarı Dr. Messerli diyor ki, flavonoidler beyin fonksiyonlarını, entelektüel kapasiteyi artıran, bunama riskini azaltan maddelerdir, flavinoidin zengin olduğu kakao, yeşil çay, kırmızı şarap, süt gibi ürünleri tükettiğinizde yukarıda saydığım gibi beyin fonksiyonları olumlu etkilenebilir.

Buradan yola çıkarak araştırmacı, ülkelerin aldığı Nobel ödülü sayısı ile o ülkelerin çikolata ve süt tüketim oranlarını karşılaştırmış ve Nobel ödülü alabilmek için süt ve çikolatanın daha fazla tüketilmesi gerektiği sonucuna varmış.

Haydi buyurun bakalım. Olur mu canım diyorsunuz değil mi, bunu etkileyen ülkelerin eğitim yatırımları, sistemleri, üniversitelerinin değeri, araştırma olanakları, ekonomik güçleri olmalıdır.

Tamamen haklısınız, yazar da zaten bu çalışmayı ciddiye alın diye değil, eğlence olsun diye yapmış. Ama bizim için çok iyi bir “information bias” örneği oluşturmuş. Yani çalışma için veri toplarken sistematik bir hata yapmış ve asıl belirleyici faktörleri değerlendirmeye almamış.

Hep söylediğim gibi bilim üretimi çok çetrefilli ve zor bir iştir.

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 142. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.