D vitamini konusunda bilinmeyenler – 2

Mustafa Çetiner
D vitamini konusunda bilinmeyenler – 2

Geçtiğimiz hafta D vitamininin tıp dünyasındaki yükselişinden ve Boston Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Michael Horrick’in D vitamini literatürüne yaptığı orantısız etkiden söz etmiştik.

Dr. Horrick, dünyadaki D vitamini salgınının bir anlamda yaratıcısı sayılabilirdi. Alanda bu kadar büyük etkisi olan bir ismin vitamin firmalarına danışmanlık yapıyor olmasının etik yönü çok konuşuldu.

Bu detayları geçen yazıda tartıştık, bu yazıda D vitamini ilişkili güncel bilgileri paylaşmak niyetindeyim.


Son yıllarda yapılan çalışmalar, vitamin D takviyesinin 2010’lu yılların başında sandığımız kadar geniş bir insan grubunu ilgilendirmediğini ortaya koydu. Örneğin D vitamini kullanımı ve D vitamin düzeyi ile kanser arasında hiç bir ilişki olmadığı açıkça gösterildi.

Bu çalışmalardan muhtemelen en çok ses getireni ve en kapsamlı olanı 2018’de New England Journal of Medicine isimli dergide yayımlanan VITAL çalışmasıydı. Yazılarımı ve anlattıklarımı izleyenler VİTAL çalışması sonuçlarını tartıştığım yazı ve videoları hatırlarlar.

VİTAL çalışmasına 50 yaş ve üstü erkek ile 55 yaş ve üstü kadın olmak üzere daha önce ek hastalığı bulunmayan yaklaşık 26.000 kişi dahil edilmiş ve D vitamini ve Omega 3’ün kanser, kalp hastalığı ve inme riski üzerine etkisi araştırılmıştı. Katılımcılar ortalama 5.3 yıl boyunca takip edildi. Çalışmada, D vitamini kullananlarda meme prostat ve kolon kanseri riskinde azalma olmadığı bulundu. Fakat şaşırtıcı olarak kansere yakalanma riski değişmese bile, kansere bağlı ölümlerde D vitaminin 17% azalma sağladığı gösterildi.

D vitamini kullananlarda kalp krizi, inme, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölüm riskinde anlamlı bir düşüş sağlamadığı belirtildi. Benzer şekilde, 2017’de Yeni Zelanda’da yaklaşık 5000 kişinin dahil edildiği bir başka çalışmada, D vitamininin kalp hastalıklarını önleyici etkisi araştırıldı. JAMA Cardiology isimli dergide yayımlanan bu çalışma, D vitamininin kalp hastalıkları riskini anlamlı olarak azaltmadığını ve fark yaratamadığını gösteriyordu.

2019’da yayımlanan ve 1211 kişinin dahil edildiği başka bir çalışmada ise 2.5 yıllık takip boyunca, D vitamini kullanan grupta 24.2%, kullanmayan grupta ise 26.7% oranında şeker hastalığı gelişimi izlendi. Çalışma, D vitamini kullanımının şeker hastalığı riskini anlamlı olarak azaltmadığını ortaya koydu.

Asıl önemli çalışma ise Lancet dergisinde 2018 yılında yayınlandı.

Bu meta-analizde, D vitamini takviyesinin kemik yoğunluğu, düşme ve kırık riski üzerindeki etkisini inceleyen 81 önemli çalışma değerlendirildi.

Yaklaşık 53.000 kişinin yer aldığı analizde, kan düzeyi 20-60 ng/ml olan kişilerde doz fark etmeksizin D vitamini kullanımının kemik yoğunluğu, düşme ve kırık riski üzerine olumlu etkisinin olmadığı gösterildi.

Günümüzde durum daha nettir. D vitamini takviyeleri elbette seçilmiş hasta gruplarında ve uzman hekimler tarafından önerilebilir ancak Hollick’in dediği gibi herkeste bakılmamalıdır. D vitamini öyle söylendiği gibi her hastalığın dermanı değildir. Kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, psikiyatrik hastalıklar ve kanseri önlemede bir rolü yoktur.

Yeni çalışma sonuçları, D vitamin salgınının önümüzdeki günlerde dineceğini gösteriyor. Bu salgından geriye Dr. Hollick ile ilişkili kuşkular, milyarlarına milyarlar katan vitamin firmaları, sadece ABD’de yılda 1 milyar dolar sınırına dayanmış bir D vitamin sektörü kalacak.

Dahası var. Bu salgından geriye fikir sahibi olacak kadar bilgisi olmayan D vitamini fanatikleri, D vitamininin peşine bilerek bilmeyerek, iyi niyetli, kötü niyetli takılan Oprah Winfrey gibi ünlüler, D vitamini endüstrisinin peşine düşen hekimler, kimi sözde hekimler ve “tıp dışı tıpçılar” kalacak. Bir de tabii D vitamini preparatlarına kucak dolusu para ödeyen ne yapacağını bilemeyen insan yığınları...

Öğretmenim, eski TÜBA başkanlarından Prof. Dr. Yücel Kanpolat’ın sorduğu şu soru hep aklımdadır ve yanıtı halen ben de yoktur.

“Bilgi çağında mı yoksa Şirketler çağında yaşıyoruz.”

Ne dersiniz?

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 177. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.