E-sigara (4)

Mustafa Çetiner
E-sigara (4)

Geçtiğimiz hafta e-sigara konusunda yapılan bilimsel çalışmaları özetlemeye başlamış ve son olarak Amerikan Ulusal kardiyoloji kongresinde sunulan bir çalışmadan söz etmiştim.

Bu çalışmanın önemini belirleyen iki faktör vardı. İlki sayıları 100.000’e ulaşan kişinin verilerinin çalışmaya alınmış olması, ikincisi ise yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi (deneklerin kilo durumu), kan basınçları ve kolesterol düzeyleri de göz önüne alınarak değerlendirme yapılmasıydı. Çalışmanın sonucunda, tüm risk faktörleri dengelendiğinde halen kalp krizi riskinin e-sigara kullananlarda %34 daha fazla olduğu gösterildi. Koroner arter hastalığı riski de e-sigara kullananlarda tüm riskler elendiğinde halen %25 yüksek çıkıyordu. Başka bir deyişle e-sigara tek başına kalp krizi riskini hiç sigara içmeyenler ile karşılaştırıldığında %34, koroner arter hastalığı gelişme riskinde ise %25 arttırıyordu.

Rochester Tıp Merkezinin Şubat 2019’da yayımlanan çalışması da dikkat çeken önemli çalışmalardan biriydi. Bu çalışmada, 28.000 kişiden fazla denek çalışmaya dahil edildi ve sigara kullanmayanlara göre, e-sigara kullananlarda nefes darlığı ve hırıltılı solunum gibi akciğer bulgularının 1.7 kat daha fazla olduğu görüldü. Aynı çalışmada, amfi zem, refl ü, kalp yetmezliği, akciğer kanseri ve uyku-apne sendromu riskinin de e-sigara kullananlarda daha yüksek olduğu saptandı.


Ben bu çalışma sonuçlarını YouTube kanalımda paylaştığım ve geçtiğimiz aylarda HBT’de yazdığım zaman bana en çok yöneltilen eleştirilerden biri, çalışmanın normal sigara içenler ile e-sigara içenler arasında yapılması gerektiğiydi. Bu eleştiriyi yöneltenler, çok büyük olasılıkla sigaradan kurtulamayan ve sigara yerine daha az zararlı olduğunu düşünerek e-sigaraya sarılanlardı, tıpkı yıllar önce filtreli sigaralara ve light sigaralara sarılanlar gibi.

Bu yanılsama ilk yazıyı yayımladıktan aylar sonra böyle bir yazı dizisi hazırlamamın temel itici gücüydü aslında.

Çünkü esas olan sigaradan belki de – bu henüz belli değil – daha az ama zararlı başka bir ürüne yönlenmenin sakıncalarının konuşulmasıydı.

Aslında Mart 2019’da JAMA ‘da yayınlanan bir çalışma, 2012 ile 2017 yılları arasında ABD’de e-sigaraya olan güvenin net bir biçimde azaldığını gösteriyor. Toplam 11.000 kişiyi kapsayan bu çalışma, ilk yıllarda e-sigaranın zararsız olduğunu düşünenlerin hızla düşüncelerini değiştirdiğini ve e-sigaraya olan güvenin sarsıldığını ortaya koyuyor.

İngiltere’de 886 kişinin katıldığı ve Ocak 2019’da ünlü tıp dergisi New England Journal of Medicine‘da yayımlanan bir çalışma, klasik yöntemlerle karşılaştırıldığında, e-sigaranın sigarayı bırakma konusunda son derece yetersiz kaldığını gösterdi. Çünkü e-sigara kullanıcıları, bir yılın sonunda sigarayı bıraksalar bile e-sigara içmeye devam ediyorlardı. Yani sigaranın yerini artık e-sigara kullanıyor ve daha az zararlı olduğuna inandıkları e-sigara ile yaşamlarına devam ediyorlardı. Dahası e-sigara kullanıcılarının bir kısmı, e-sigara ile beraber sigara içmeyi sürdürüyorlardı.

Önemli olanı tekrar hatırlatalım; önemli olan tütün ve tütün ürünlerinden tamamen kurtulmaktır. E-sigara bunu sağlayamıyor. Daha az bile zararlı olsa – bu henüz net kanıtlanamadı - kullananların bedenlerine zarar vermeye devam ediyor.

E-sigara, 460 farklı marka, 7.700 civarında farklı aroma ile insanları zehirlemeye hazır bekliyor. Özellikle aromalar, genç insanların e-sigaraya daha fazla yönelmelerine neden oluyor. Nihayet ABD’de başta Michigan ve San Fransisko olmak üzere bir çok eyalette aromalı e-sigaraların satışı yasaklandı. Ülkemiz, baştan beri e-sigara konusuna karşı net duruşuyla övgüyü hak ediyor. Unutmamalıyız, özellikle gençler arasında yaygınlaşan e-sigara, genç nesli hedef alıyor, tıpkı sigaranın tarihinde sürekli tanık olduğumuz gibi. Nitekim, “Tobacco Control” dergisinde 1 yıl önce yayınlanan ve 13.000 üzerindeki ergenle yapılan çalışma, elektronik sigara kullanımının bu yaş grubunda sigaradan daha kolay bağımlılık yarattığını ortaya koydu.

Bu dördüncü yazı ile e-sigara konusuna bir nokta koyuyorum ancak konu hakkındaki bilgi birikimimiz giderek artıyor. Yeni bilgiler, e-sigarayı daha da köşe sıkıştıracak gibi görünüyor.

Yeri geldikçe ben de yazmayı sürdüreceğim.

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 185. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.