Kadın bilimciler: Türkiye’nin büyük ayrıcalığı Cumhuriyet’in zaferi

Editör ne diyor?

Özlem Yüzak Dünya Emekçi Kadınlar Günü için kadın bilimcilerimizi ön plana çıkartıp tanıtma işine girişti. Sonuç çok iyi. Cumhuriyet’in açtığı yoldan yürüyen mükemmel bilim kadınlarımız büyük ve önemli işler çıkardılar: Evrensel ve yerel araştırmalarıyla, keşifleriyle, öğrenci yetiştirmeleriyle, bilimin önünü açan yönetimleriyle, karşımıza yüzlerce kadın bilimcimiz çıktı ve hangisini nasıl tanıtacağımızı doğrusu şaşırdık.

Bilim emek işidir, öyle sıradan değil, büyük emek ister. Entelektüel emek, laboratuvar emeği, tonlarca kitap ve makale okuma ve bunları süzme emeği. Kadınlarımızın bir de eve ve çocuklarına harcadıkları emekleri düşünün, yanına da bilim için harcadıkları emeği koyun. Ortaya, erkeklerin aynı işler için harcadıklarından çok daha fazla, muazzam bir başka emek çıkar.

Cumhuriyet, kadınlara yolu açtı, onlar da oradan yürüdüler. Erkeklerle, kurumların erkeksi yapılarıyla, aileleriyle, bazen de eşleriyle kavga ederek, çatışarak başarılarını perçinlediler.


Tarihsel bakımdan kültür – bilim ve kadın özgürlükleri açısından, Osmanlı’dan sıfıra yakın bir miras devralan Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren çağdaş bir ülke inşa etme politikasının can alıcı yönü, kadınlara her bakımdan yolu açmak olmuştur. Bugün kadınlar ülkemizin her alanında aktiftir. Bu yetersizdir ama faaliyetlerine inatla devam etmektedirler.

Türkiye’nin diğer İslam ülkelerinden en büyük ayrıcalığı da, kadınların bugün sahne aldıkları büyük tarihsel roldür ve bugünün temel gerçeği de bu rolün asla geri döndürülemezliğidir. Kadın bilimciler Cumhuriyet’in yıldızlarıdır ve zaferidir.

Kadınların kazanımları, Cumhuriyet’in ve ayrıcalıklarımızın da teminatıdır.

HBT’nin ana konusu olan kadın bilimcilerimizle ilgili yaptığımız yayın şüphesiz ki eksiktir; uzun erimli bir çalışmanın ürünü değildir. Eksikliklerimiz nedeniyle bilim kadınlarımızdan çok özür dileriz ve şüphesiz ki katkılarınızla tamamlamaya hazırız.

Şunu da belirtelim ki, akademi dünyasında kadın bilimcilerimizin sayısı – oranı genellikle Avrupa ülkelerinden fazladır, ama üst yönetim kademelerine bu çoğunluk yansımıyor. Bu haksızlık düzeltilmeli, bilimde kadınlara pozitif ayrımcılık tanınmalı.

28 Sayfa dolu bir dergi

HBT kendini aşarak gelişiyor, arada sırada 28 sayfaya çıkmamız bunun bir işareti. Kendimize biçtiğimiz kaba sığamıyoruz... Dergimiz ağırlıklı olarak kadın bilimcilerimizle dolu. Geçen hafta kaybettiğimiz Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın ardından, yıllardır kendisiyle sık sık söyleşi yapan Reyhan Oksay arkadaşımız yazdı. Çiğdem Hanımı bilmediğiniz yönleriyle, iyi bir yazıdan tanıyacaksınız.

Cambridge Üniversitesi’nde yeni bir çığır açacak keşif olan kök hücreden üretilen yapay fare embriyosu araştırmasında bir de Türk araştırmacı var: Berna Sözen bize bu araştırmanın önemini ve yol açabilecekleri yazdı. Tabii, sonraki tartışma, laboratuvarda insan embriyosu! Yıldız Cıbıroğlu, “Yazı ile birlikte kadınların başarıları unutuldu” yazısında, kadın meselesine bambaşka bir açıdan yaklaştı.

Doğan Kuban, “Türk mü Osmanlı mı?” başlıklı yazısında, kendi tarihi hakkında sıfır bilgi sahibi olanların yarattığı kirliliği ve tehlikeleri gündeme getiriyor. Mükemmel bir yazı! Bozkurt Güvenç, Halk Oylaması güncelinde ufuk açısı bir bilim – düşünce turu yapıyor. Akurgal, yazılım konusunun gelecekte de parlak bir meslek olup olmayacağını sorgularken, Mustafa Çetiner “Türkiye insan tarihinin neresinde?” diye soruyor ve Tanol Türkoğlu Dijital Kültür köşesindeki yazısına “Dijital Cadı” başlığını koymuş; merak etmez misiniz? Erhan Karaesmen’in bilim-sanat köşesi var bu hafta.

Başkaları da var: Gizli kalbiniz olabilir.. Atıştırmalıklar, sağlıklı mı yoksa değil mi? Almanya’da Türk olmak: Sosyal hayatları sıkıntılı.. Sabah insanı olmanın yolları…

Tabii Cem Say çok özgün bir konuya girdi: Klasikten Kuantuma gerçek zamanlı hesaplama.. Aysam Akses bilgisayarlarımızdaki gizli bilgilerin elektro manyetik dalgalarla çevreye yayıldığını ve nasıl önlem alınması gerektiğini yazdı.

Ve daha başka şeyler.

Bu arada, HBT portala koyduğumuz Yüksel Atakan Fukuşima’nın 6. yılında son durumu yazdı, Oradan okuyun. Diyor ki: Deprem ve Tsunami sonucu toplam 1 milyon kadar ev oturulamaz duruma geldi, 16.000 kişi yaşamını yitirdi, 3200 kişi de kayıp. Evlerinden uzaklaştırılan insanların bir bölümü travma ve depresyon geçirdi, bazıları öldü, intiharlar oldu.

Biz geleceği kuruyoruz HBT ile. Boş söz yok, olgu ve gerçekler var. Ve hepsinden önemlisi bilim, kültür ve düşünce var. Her cuma beyin besleme günü, unutmayın ve HBT’yi bayi ve zincir marketlerden satın alın. Portalamızdan dijital dâhil abonelik seçeneklerini inceleyin...

Gelecek Cuma’ya kadar sevgiyle kalın…