4. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu bu kez Sapanca’da

Öne Çıkanlar Toplum
4. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu bu kez Sapanca’da

WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler tarafından 26 Ekim’de düzenlenecek olan sempozyumda, dünyadan ve Türkiye’den uzmanlar, akademisyenler ve belediye başkanları “Yaşanabilir Şehirler” ile ilgili bilgi ve tecrübelerini paylaşacaklar. Bu yıl ki tema; Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası antlaşmalarda yer alan taahhütlerin şehirlerde nasıl uygulanacağı.

Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu WRI Türkiye Direktörü Arzu Tekir ile konuştuk. Tekir, 2013 yılından beri her yıl sonbaharda düzenlenen Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nun amacını, “İyi şehircilik uygulamaları ile yaşam kalitesini arttıracak bilgi ve deneyimi paylaşmak ve yeni projeler ve işbirlikleri için küresel ağlar geliştirmek” olarak açıklıyor.

Geçen yıl, kentlerde yaşayan nüfusun %70’i geçtiği dünyada ve Türkiye’de, nasıl daha enerji verimli ve akıllı kentler oluşturulabileceği tartışılmıştı. Bu yıl ise Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası antlaşmalarda yer alan taahhütlerin şehirlerde nasıl uygulanabileceği konuşulacak.


“Etkili bir öğrenme yöntemi olarak, bu uygulamaları gerçekleştiren kurum ve kuruluşların sadece başarılı projelerini değil, aynı zaman da zorlandıkları deneyimlerini de paylaşmalarının aslında bu uygulamaların yayılması açısından çok önemli” diyor Tekir. Etkinliğin en çok yerel yönetim temsilcilerinden ilgi gördüğünü, bunu yanısıra inşaat, bilişim, toplu taşıma gibi alanlarda çalışan özel sektör firmalarının da ilgisini çektiğini belirtiyor. Tabii sempozyuma bakanlık yetkilileri, uluslararası kuruluşlar, projelere finansman sağlayan uluslararası kalkınma bankaları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları da katılıyor.

Aslında Türkiye de dâhil olmak üzere pek çok ülke, kentlerin yaşanabilirliğini ve sürdürülebilirliğini artırmak için önem arz eden Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Brasilia Yol Güvenliği Deklarasyonu, COP 21 Paris Antlaşması gibi uluslararası anlaşmalara imza attı. Bu antlaşmalar, ülkeler (dolayısıyla da kentler) için 2030 yılına kadar aslında iklim, kentleşme ve yol güvenliği gibi konularda net hedefler koyuyor. Ancak ne yazık ki hızlı kentleşme, plansız büyüme ve rant doraklı politikalar yüzünden pek de ilerleme sağlanamıyor.

Tekir “Önümüzdeki 15 yıl içinde dünya nüfusunun%70'inin şehir hayatına katılacağı öngörülüyor. Bununla birlikte Türkiye, köyden kente göçün en yoğun yaşandığı ülkelerden birisi. Kırsal kalkınma alanında bir atılım yapılmadığı sürece bu göç kaçınılmazdır. 2050 yılına dek hızla büyüyen şehirler için planlanan yatırımların %75’i henüz yapılmadığı için, doğru planlama ile tasarım yapmak hala mümkün” diyor.