Kent merkezlerine girişin ücretli hale getirilmesi ulaşım sorununu çözer mi?

Öne Çıkanlar Toplum
Kent merkezlerine girişin ücretli hale getirilmesi ulaşım sorununu çözer mi?

Vaktiyle gündeme getirilen, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde Taksim ve Kızılay gibi kent merkezlerine girişin ücretli hale getirilmesi uygulaması, 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeniden tartışmaya açılmıştı.

Her ne kadar Türkiye’de kentlerin ulaşım planlaması ve ulaşım planlarının uygulanması, ulaşım planlarına uygun olmayan kentsel gelişme ve kentlerin büyümesi, kentlerin yerleşik alanlarında kentsel dönüşüm projeleri ve imar planı değişiklikleri gibi sebeplerle nüfus yoğunluğunun sürekli artırılması gibi konular yapısal sorunlar olmaya devam etse de çağdaş dünya kentlerinin bazılarında uygulanan bu tür araçların tartışmaya açılması anlamlı sayılabilir.

Ancak, bu tartışmanın sağlıklı yürütülebilmesi için dünya deneyiminin tam olarak incelenmesi gerekiyor.


Sıkışıklık harcı ya da sıkışıklık fiyatlandırması nedir?

Sıkışıklık harcı, trafik yönetiminde günün belli saatlerinde kentin trafik sıkışıklığı yoğun bölgelerine giren motorlu araçlardan belli bir ücret alınması uygulamasıdır. Bu uygulama ilk başladığında trafik görevlileri tarafından ücret tahsil edilmesi sağlanmış, daha sonra teknolojinin gelişmesi ile birlikte elektronik fiyatlandırma ve otomatik tahsil sistemleri geliştirilmiştir. Sıkışıklık harcı uygulamasının temelde üç amacı olduğu görülmektedir.

Bunların birincisi motorlu araç sürücülerini seyahat alışkanlıklarını değiştirmeye teşvik ederek belirli bölgelerdeki trafik sıkışıklığını azaltmaktır. İkinci olarak elde edilen gelirin toplu taşım ve altyapı yatırımları için kullanılması hedeflenir. Üçüncü olarak da yüksek hacimli trafiğin dağıtılması yoluyla yerel hava kirliliğinin azaltılması ve dolayısıyla halk sağlığının geliştirilmesi arzu edilmektedir.

Uygulama ilk kez 1975 yılında Singapur’da başlatılmıştır. Ardından 2003’te Londra, 2006’da Stockholm ve 2008’de Milan’da sıkışıklık harcı uygulamasına geçilmiştir. New York gibi birçok kentte de benzer uygulamaya geçilmesi tartışılmaktaydı. Harcın uygulamaya geçirildiği örneklerde farklılıklar bulunmaktadır.

Örneğin Singapur’da tüm gün için standart araçlarda 3 Singapur doları tahsil edilmekte, araç büyüdükçe alınan ücret artmaktadır. Harç, Londra’da sadece mesai günleri mesai saatlerinde uygulanmakta, karbon salınımı düşük araçlardan ücret alınmamaktadır. Stockholm’de sabah ve akşam zirve saatlerde ücret tahsil edilmekte, hem şehir merkezine girişte hem de çıkışta ücret alınmaktadır.

Milano’daki uygulamada belli emisyon standartlarının altında kalan araçların girişi tamamen yasaklanmıştır. Ancak, çeşitli sebeplerle uygulama New York, Edinburgh, Manchester, Hong Kong gibi birçok şehirde de tartışılmış veya yapılan referandumlar sonucunda ya da faydaları konusunda yeterli veriye ulaşılamaması sebebiyle rafa kaldırılmıştır.

Dünyadaki uygulamalarda kamuoyu ne düşündü sonra ne oldu?

Sıkışıklık harcının gündeme getirildiği tüm ülkelerde yoğun tartışmaların yaşandığı görülmektedir. Neredeyse tüm örneklerde yapılan anketler kamuoyunun başlangıçta bu uygulamaya çok sıcak bakmadığını göstermiştir.

Ancak, uygulama başladıktan sonra destekçilerin oranı artmıştır. Tartışmalardaki çekincelerin başta gelenleri, uzun vadede sıkışıklık harcının gerçekten fayda sağlayıp sağlamayacağının bilinmemesi, sistemin uygulanması için kamu kaynağı gerekmesi, elde edilecek kaynağın nasıl kullanılacağı ve denetimi, uygulamanın kent merkezlerini ve merkezdeki yerel ticareti nasıl etkileyeceğine ilişkin kaygılardan oluşmaktadır.

Uygulama başladıktan sonra uygulamadan önemli faydalar elde edildiği görülmüştür. Tüm örneklerde sıkışıklığın %20-30 arasında azaldığı, toplu taşım kullanımında %7-10 artış görüldüğü, hava kirliliğinin %10-20 arasında azaldığı ve merkezdeki yolculukların göreli olarak hızlandığı tespit edilmiştir. Ciddi kaynaklar elde edilmiş, ancak elde edilen kaynakların sürücülerin tercih ettikleri alternatif yollar için gereken yatırımlara gittiği eleştirisi dile getirilmiştir. Sıkışıklık harcının yerel ticareti olumsuz etkilediğine ilişkin somut veriler ortaya konmamıştır. Ancak, yine tüm örneklerde, sıkışıklık harcı uygulamasından en fazla beş yıl sonra harç öncesi sıkışıklık düzeyine geri dönüldüğü görülmektedir. Uygulama sonrası anketlere bakıldığında kamuoyunun bakışında da çok ciddi değişimler olduğu gözlemlenmemiştir.

Sıkışıklık harcı mı köklü çözümler mi? 

Birçoğu sağlıklı işleyen ve gelişmiş toplu taşım sistemlerine sahip, ulaşım planlarıyla yatırımları yönlendirilen kentlerde bile sıkışıklık harcının ciddi faydalar sağlayıp sağlamadığı konusunda önemli tartışmalar bulunmaktadır.

Bu tartışmalarda ilginç olan, sıkışıklık harcının merkezi hükümetin bir politikası olarak değil asıl olarak kentlerin kendisinin yerel bir tercihi olmasıdır. Yani kentler bu uygulamayı kendi kamuoylarının gündemine getirmiş, tartışmış, kabul etmiş ya da vazgeçmiştir. Tartışmaların vardığı sonuç ağırlıklı olarak sıkışıklık harcının bir pansuman tedbir olduğu yönündedir. Çevre ve trafik için çok kısa vadeli ve geçici bir iyileştirme sağlanmaktadır. Bu sebeple dünyadaki kentler alternatif ve köklü çözümlere yönelmektedir.

Örneğin, Helsinki yirmi yıl içinde otomobilsiz kent olma hedefini önüne koymuştur. Benzer şekilde toplu taşım yöntemlerini, bisiklet otobanlarını tartışan, ulaşım planlamasında önemli mesafeler kat eden kentler bulunmaktadır. Açıkçası, sıkışıklık harcı yirmi yıl öncesinin bir uygulamasıdır ve çözüm olarak değerlendirilmekten çoktan çıkmıştır.

Türkiye’de sıkışıklık harcı uygulanmalı mı? 

Ulaşım ve trafikte kentsel büyüme ve gelişme süreçlerine bağlı olarak yapısal sorunları olan Türkiye, esas olarak köklü ve yapısal önlemler almak durumundadır. Bu önlemlerin ulaşım ve kent plancılarının bilimsel tespitlere dayalı olarak ortaya koydukları, sağlıklı ulaşım planlamasına ve akılcı ulaşım yatırımlarına, yaşanabilir kentler için planlamaya dayalı olarak kent merkezlerini etkin toplu taşıma ve yaya ağırlıklı hale getirme, ulaşımda enerji verimliliğini arttırma, işyeri konut seyahat sürelerini ve mesafelerini azaltma odaklı olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçektir.

Bu sorunların yanı sıra Türkiye kısa dönemli bir önlem ve yerel yönetimlerin kaynak sorununa yanıt olmak üzere bir pansuman tedbir olarak sıkışıklık harcını uygulayabilir. Ancak, bu uygulamanın dayandırılması gereken temel bazı ön koşullar olduğu görülmektedir:

  • Sıkışıklık harcı uygulaması ulaşım planı ile bir bütün olarak uygulanmalıdır. Ulaşım planında sağlıklı bir yere oturtulmayan uygulama bekleneni veremeyebilir.
  • Uygulamada kentin yerleşik dokusu dikkate alınmalıdır. Bilgisayar modelleri ile kullanılabilecek alternatif yolların varlığı ve oluşacak fazladan trafik yükü hesaplanmalıdır. Aksi takdirde beklenmeyen zincirleme tıkanıklıklar yeni popülist yol yatırımlarına sebep olabilir. Bu da kamu kaynaklarının israfına sebep olabilir.
  • Türkiye ve kentler, sıkışıklık harcı gibi kısa vadeli çözümlerin yanı sıra çevre, kentsel yaşanabilirlik ve sağlıklı kent merkezlerinin gelişimi gibi konuları öne çıkaran köklü, yaratıcı ve yenilikçi ulaşım çözümlerini de gündeme almalı ve desteklemelidir. Yenilenebilir enerjilerin kullanımı yayalık ve bisiklet yolları, akılcı toplu taşım yatırımları popülist yol yatırımlarının önüne geçmelidir.

Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi

Kaynaklar:

  • Congestion Taxes in City Traffic : Lessons Learnt from the Stockholm Trial. Lund, US: Nordic Academic Press, 2009. ProQuest ebrary. Web. 3 October 2016.
  • Mannberg, A., Jansson, J., Pettersson, T., Brännlund, R., & Lindgren, U. (2014). Do tax incentives affect households׳ adoption of ‘green’ cars? A panel study of the Stockholm congestion tax. Energy Policy, 74286-299. doi:10.1016/j.enpol.2014.08.029
  • Nilsson, A., Schuitema, G., Jakobsson Bergstad, C., Martinsson, J., & Thorson, M. (2016). The road to acceptance: Attitude change before and after the implementation of a congestion tax. Journal Of Environmental Psychology, 461-9. doi:10.1016/j.jenvp.2016.01.011
  • Hysing, E., Frändberg, L., & Vilhelmson, B. (2015). Compromising sustainable mobility? The case of the Gothenburg congestion tax. Journal Of Environmental Planning & Management, 58(6), 1058-1075. doi:10.1080/09640568.2014.912615
  • Sharp, C. (1966). Congestıon and Welfare--An Examination of the Case For a Congestion Tax. Economic Journal, 76(304), 806-817.
  • Hysing, E., & Isaksson, K. (2015). Building acceptance for congestion charges – the Swedish experiences compared. Journal Of Transport Geography, 4952-60. doi:10.1016/j.jtrangeo.2015.10.008