Boğaziçi dersleri: İntihal ciddi meseledir

Lale Akarun Y
Boğaziçi dersleri: İntihal ciddi meseledir

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu, atandıktan 6,5 ay sonra yine bir gece yarısı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevden alındı. Görevden almanın gerekçesinin YÖK’ün intihal olgusunu kesinleştirmesi olduğu söyleniyor. Umarım karar çok gecikmeden açıklanır ve herkese ders olur.

Birinci dersimiz: İntihal ciddi meseledir; hafi fe alınamaz. İntihalin ötesinde, araştırma etiğinin tüm unsurlarının ciddiye alınması gerekir. Bulu’ya bu iddialar sorulduğunda “birkaç tırnak unutmuşum” diye geçiştirmeye çalışmıştı. Bunun birkaç tırnak olmadığını biliyoruz.

Boğaziçi mezunu akademisyenler, sistemli bir çalışmayla Bulu’nun yüksek lisans ve doktora tezlerini incelediler. Tezlerin kes yapıştır başka kaynaklardan alınmış sayfalardan oluştuğunu, yüksek lisans tezinin hipotez bölümünün, yani tezin esasının da intihal olduğunu ortaya koyan bir rapor yazdılar. Raporu ben de okudum. YÖK genel kurulu da incelemiş, intihalin görevi yapmaya engel olacak kadar ciddi olduğunu onaylamış. Bu durumda tezlerin iptal edilmesi, akademik unvanlarının geri alınması gerekir. Boğaziçi mezunları, bunun takipçisi olacaklarını açıkladılar.


İkinci dersimiz: Rektörlük genel müdürlük gibi bir iş değildir. Rektörün görevi, öğretim üyelerine araştırmasını en iyi yapacak, derslerini en iyi verecek imkanları sağlamak, öğretim üyelerinin önünü açmak, onların mükemmeliyete ulaşması için gereken ortamı sağlamaktır. Bunun için önce akademisyen olmak, sonra kurum kültürünü benimsemek gerekir.

Kurum kültürümüz, Senatomuzun kabul etmiş olduğu şu ilkelerle ifadesini bulur:

1. Üniversite akademik yeterliğe sahip bireylerin erişimine açık olmalıdır.

2. Özgürlükçü, bilimsel olarak özgür ve bağımsız olmalıdır. Yani şiddet ve ayrımcılık içermeyen tüm görüşlerin yazılı ve sözlü özgürce ifadesini kapsayan ifade özgürlüğünü hayata geçirmelidir. Etik ve evrensel insan hakları çerçevesinde hareketi, saydamlık, hesap verilebilirlik, dış baskılardan etkilenmeme, akademik programlarını ve araştırma politikalarını özerk olarak belirleyebilme gibi hususları benimsemelidir.

3. Tüm bunları yapabilmek için de, akademik, idari ve mali anlamda özerk, katılımcı ve hesap verebilir bir kurum olmalıdır.

Üçüncü dersimiz: Rektör atama yöntemi yanlıştır. Bir önermenin yanlışlığını göstermenin yöntemlerinden birisi, önermeye uymayan bir tane örnek bulmaktır.

Önerme şuydu: Öğretim üyeleri, kendi içlerinden kendilerini yönetecek kişileri seçemezler; YÖK ve Cumhurbaşkanı çok iyi seçer. İşte Boğaziçi olayı, bu önermeyi çürüten örnek oldu. Demek ki YÖK, bu kişinin gerçek bir akademisyen olmadığını kontrol etmemiş; edememiş. Boğaziçili akademisyenler, Boğaziçi mezunları, kolaylıkla ortaya koyabilmişler. Demek ki, bu işi üniversitenin değişik bileşenlerine bırakmak daha iyi bir yöntemmiş.

Dördüncü dersimiz: Doğru bildiğin, emin olduğun bir şeyi barışçı bir şekilde savunmak, yapılması gereken bir şeymiş. Küçük görüş ayrılıklarını bir yana bırakıp birlikte durmak önemliymiş: Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar, diğer üniversitelerden akademisyenler, öğretim üyesi dernekleri, bilim akademileri, uluslararası akademik camia. Bağımsız basın ve sosyal medya etkili olabilirmiş; önemli olan düşünce üretmek, fi kirlerini yaratıcı yollarla ifade edebilmek, ve kabul etmemek, vazgeçmemekmiş.

Bu derslerden nasıl yararlanabiliriz? Bunu düşünmek gerek. Türkiye Akademisinden etik ihlalleri nasıl temizleyebiliriz? İhlallerle doktora almış kişileri üniversitelerden nasıl ayıklayabilir, aynı yöntemlerle öğrenci yetiştirmelerini engelleyebiliriz?

Bilgi, bilim, düşünce üretimini artırmak için akademik özgürlüğü, üniversite özerkliğini nasıl sağlarız? Bunların hayata geçmesi için yeni bir üniversite yasasına ihtiyaç var. Bu görev, Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Temmuz başında, Mecliste temsil edilen partileri yeni bir üniversite yasasını gündeme getirmek için ziyaret ettik. Tüm partilerin bunu programlarına almaları, hazırlık yapmaları gerek. Üniversitemizde akademik yönetim çalışma komisyonu bir rapor hazırladı. Bu raporun yeni yasa çalışmalarına katkıda bulunmasını umuyoruz.

Lale Akarun

Bu yazı HBT'nin 279. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun