“Balkonumdan Satürn, gezegenler ve gökyüzü”

Fizik ve Uzay Öne Çıkanlar
“Balkonumdan Satürn, gezegenler ve gökyüzü”

Burak Yeşilmen hem bankacı hem amatör astronom, aynı zamanda gezegen fotoğrafçısı. Öyle dağlara falan tırmanmıyor, evinin balkonunda kurduğu teleskop ve bilgisayar sistemiyle çok güzel işler yapıyor. Sorduk yanıtladı, bu iş nasıl oluyor diye...

Bu merak nasıl başladı?

Çok küçük yaşlardan itibaren gökyüzü merakım mevcuttu. Sanırım bunda babamın abonesi olduğu Tübitak Bilim&Teknik dergilerinin uzay temalı yazılarının ve “Bu ay gökyüzünde neler var” bölümlerinin payı büyük. O yazıları büyük bir merakla incelediğimi hatırlıyorum. İlerleyen yıllarda ise popüler bilim kitaplarının sayısının artması ile birlikte okuduğum kitaplardan işin bilimsel yönünü anlamaya çalışırken, basit bir dürbünle de uzunca bir süre gökyüzünü gözlemledim.


Gezegen fotoğrafçılığına nasıl başladın? Kent içinde ışık kirliliği engel olmuyor mu, balkonundan fotoğraf çekmene...

Öncelikle neden gezegen fotoğrafçılığı, biraz bu konudan bahsetmek istiyorum. Gökyüzü sadece Güneş Sistemi'nden ibaret değil. Galaksiler, bulutsular, küresel yıldız kümeleri, samanyolu ve takımyıldızlar gibi fotoğraflanabilecek oldukça fazla sayıda ve muhteşem güzellikte gök cismi mevcut. Peki o zaman neden gezegen fotoğrafçılığı?

Maalesef şehirlerimizde kullandığımız yanlış aydınlatma teknikleri nedeniyle yeryüzünü aydınlatması gereken ışık kaynakları aynı zamanda gökyüzünü de aydınlatıyor ve adına “ışık kirliliği” dediğimiz ve yıldızları görmemizi engelleyen bir soruna yol açıyor. Gezegenler ise Dünya'ya nispeten daha yakın oldukları için ışık kirliliğinden “şimdilik” etkilenmiyorlar.

Şehirden Ay, gezegen ve elbette filtre kullanmak şartıyla Güneş fotoğrafı çekmek için bir engel yok denilebilir. Daha az aydınlık olan gök cisimlerini (bulutsu, galaksi, samanyolu vb.) fotoğraflamak istersek mecburen şehirden oldukça uzaklaşmak gerekir. İstanbul’un komşu illeri de metropol sayılabilecek büyük illerdir ve yoğun ışık kirliliği altındadırlar.

Özetle güzel bir derin uzay fotoğrafı çekebilmek için şehirden uzaklaşmak ve saatler süren yolculuk yapmak gerekiyor. Ama şehirden de görüntülenebilecek derin uzay cisimleri var, örneğin avcı bulutsusu şehirden de çok rahatlıkla fotoğraflanabilir, ancak karanlık bir yerden çekilen fotoğrafın ulaşabileceği kaliteye ulaşmak oldukça zor.

İşte hem günlük yaşantımı fazla etkilemeden hem de gökyüzünden kopmadan heyecan verici fotoğraflar çekmenin en güzel yolu gezegen fotoğrafçılığı yapmak. Hem yakınımızda oluşları nedeniyle yüzey detayı görebilmek hem de dönem dönem yüzeylerinde gelişen değişimleri takip etmek oldukça heyecan verici.

Fotoğrafları nasıl çekiyorsun?

Fırsat yaratabilirsem haftada 2 ya da 3 gece mutlaka çekim yapmaya gayret ediyorum. Çekim yerim evimin balkonu olduğu için bu konuda çok zorlanmıyorum. Kayda başlamadan önce çeşitli cep telefonu uygulamalarından faydalanarak hangi hedefi saat kaçta, hangi tarihte en uygun konumda çekebileceğimi tespit ediyorum. Bazen aylık, yıllık planlar bile yaptığım olur.

Bu hobi de dünyadaki tüm olgular gibi sürekli gelişiyor. Kullanılan ekipmanların yetenekleri artıyor. Bunun yanında gökyüzünden aldığımız kayıtlar ham kayıtlar. Bir manzara fotoğrafı çekmek gibi fotoğrafı çekince iş bitmiyor, fotoğraf çekimi sonrası yine bilgisayar başında mesai harcamak gerekli. Bu ham fotoğrafları/videoları yine uygun yazılımlar ile işleyip üzerinde çalışıp nihai sonuca ulaşıyoruz. Dolayısıyla bu yazılımları da iyi bilmek ve güncellemeleri yakından takip etmek gerekiyor. Yani insanı sürekli araştırmaya ve gelişime sevk eden zorlayıcı ama çok keyifli bir hobi.

Dikkat edilmesi gereken bir nokta da, fotoğrafları çekim sonrasında işlerken aslına sadık kalmak… Son zamanlarda bu konuda göze hoş gelen ancak aslında o cismin doğal yapısında kesinlikle bulunmayan eklemelerin yapıldığına şahit oluyoruz… Bu yöntem çoğu zaman izleyenlerden beğeni toplasa da fotoğrafçının bu bilgiyi mutlaka not olarak açıklama kısmında paylaşması gerekir. Gezegenlerin yapıları çok net ve belirgin olduğu için orada olmayan bir şey fotoğrafa eklemek bu alanda zaten pek de mümkün değil.

Fotoğrafın kalitesini ne belirliyor?

Gezegen fotoğrafçılığında fotoğraf kalitesi üzerinde belirleyici olan 3 temel faktör var. Ekipman kalite ve kapasitesi, fotoğrafçının bilgi ve tecrübesi ve atmosferik görüş (seeing). Bunlardan ilki bütçe ile, ikincisi çalışmayla aşılabilecek konular. Fakat atmosferik görüş konusu bizim etki alanımız dışında bir konu. Terminolojide seeing diye tabir edilen atmosferin farklı katmanlarındaki hava akımlarının sakinliği ve ayrıca geçirgenlik dediğimiz havanın temizliği fotoğraf üzerinde en belirleyici kriter…

Gezegen fotoğrafçılığında aslında direkt fotoğraf değil video çekiyoruz. Bildiğiniz gibi, video da, peş peşe çekilmiş fotoğraf karelerinin akıcı bir şekilde oynatılmasından ibaret bir dosya türü. Bunu yapma nedenimiz ise atmosferimizin hareketli yapısı.

Gezegen fotoğrafçılığında çok yüksek odak uzunluklarında video çekiyoruz çünkü ana hedefimiz gezegenin yüzeyinden maksimum düzeyde detay alabilmek. Ben genellikle 6.000 mm (6 metre) odak uzunluklarında kayıt alıyorum. Büyütme çok yüksek olunca tıpkı sıcak havalarda uzakta görülen yerlerin dalgalanması gibi atmosferin de hareketli yapısı çekmiş olduğunuz gezegenden gelen ışığı inanılmaz derecede deforme ediyor; bu deformasyon videoda daha fazla belli oluyor. Bunu dalgalı bir denizde denizin dibi görünmezken dalgasız sakin bir denizde dipteki taşları saymaya benzetebiliriz. Yani mümkünse sakin bir atmosferde çekim yapmak isteriz. Bunu takip edebildiğimiz meteoblue.com gibi siteler mevcut fakat biz bu işe olan sevgimizden dolayı atmosferin sakin olmayacağını bilsek bile kayıt alırız.

Atmosfer her ne kadar çok hareketli olsa da bazen saniyenin 1/100'ü kadar bir sürede çok sakin görünebilir. İşte biz de bu çok kısa sakinlikte maksimum düzeyde video çekebilmek için yüksek hızlı çekim yapabilen, saniyede tercihen 50-100 kare kayıt alabilen kameralar kullanırız.

Örneğin bu son Satürn fotoğrafımda 10.000 kare çekim yaptım. Bunlarda 8.000 adedini atmosferin bozucu etkisinden olumsuz etkilendikleri için çöpe attım. Kalan 2.000 kareyi Registax ya da AutoStakkert yazılımları ile üst üste bindirme, istifleme dediğimiz yöntem ile birleştirilip yüzey detaylarını keskinleştirdim. (Bu yazılımların nasıl kullandığına dair youtube kanalımda kendi hazırlamış olduğum bir rehber var.) Ve günün sonunda samimi olmak gerekirse benim de 10 yıldır ulaşmaya çalıştığım kalitede bir fotoğraf elde etmeyi başardım. İlk sonucu gördüğümde heyecandan gidip eşimi uyandırdığımı hatırlıyorum…

Bu fotoğraf için bile mükemmel diyemeyiz. Çok daha iyileri var, bu nedenle öğrenci kalmaya devam etmek gerekiyor…

Yeni başlayacak olanlara tavsiyeler neler?

İyi bir amatör astronom için gökyüzünü öğrenmek, gökyüzünün temel hareket mantığını anlamak, mevsimler boyunca, Güneş, Ay, takımyıldızlar ve gezegenlerin hareketini öğrenmek çok önemli.

Bu temel bilgileri edinmeden alınacak bir teleskop kişiyi hayal kırıklığına uğratabilir. Bu nedenle bu hobiye yeni başlayacak olanlara önce kitaplar, internet ya da cep telefonu uygulamaları vasıtasıyla gökyüzünü öğrenmelerini ve önce bir dürbünle gökcisimlerinin yerlerinin öğrenerek başlamalarını tavsiye ederiz.

Bunun için en azından 1 yıl ayırmanın yeterli olacağını düşünüyorum. Hevesli ve meraklı bir kişi 1 yılda işin temelini rahatlıkla kavrayabilir. Bu hazırlık sürecinin ardından yine sıkı bir araştırma ve doğru bir ihtiyaç tespiti ile ilk teleskop satın alınabilir. Satın almadan önce teleskop seçimde yardımcı olması için yine birkaç amatör astronoma danışmakta, mümkünse onların teleskoplarından bakmakta fayda var. Ben öyle yapmıştım, çok da faydasını gördüm…

Sonuçta bu cihazlar maalesef çok ucuz değil. Kısıtlı bütçemizi en çok keyif ve verim alacağımız cihaza aktarmadan önce iyi bir araştırma yapmak ilerle bu hobiden alacağımız zevki oldukça yükseltecektir.

Astronomiyle ilgilenmek güncel hayatınıza, genel bakış açınıza neler katıyor?

Bugünkü bilimsel veriler ışığında evrenimizin 13,7 milyar yaşında olduğunu biliyoruz. Bu çok yaşlı evrende tahminen 200 milyar gökada/galaksi ve bu galaksilerin her birinde tıpkı bizim Güneş’imiz gibi 200 milyar yıldız olduğu tahmin ediliyor. Rakamlar gerçekten hayal gücümüzün ötesinde tabiri caizse “astronomik büyüklükler”. Bu kadar büyük bir evren olgusu zihninize oturduğu zaman açıkçası insan ister istemez biraz daha alçak gönüllü oluyor. Bu konuda okuyucularımıza Gökbilimci Carl Sagan’ın “Soluk Mavi Nokta” isimli yazısını internette bulup okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum.

Burak Yeşilmen kimdir: 38 yaşında, evli ve 4 yaşında bir kız çocuk sahibi. 15 yıllık bankacı. Amatör astronomi hobisi. Bu hobinin özel bir alt dalı olan gezegen fotoğrafçılığı ile 2010’dan beri ilgileniyor. Fotoğraf ve deneyimlerini www.balkondanevrene.com isimli bloğunda ve sosyal medya hesaplarında paylaşıyor.

Satürn

Bu Satürn fotoğrafını 12 Temmuz 2020 Saat 01:30 sularında İstanbul Tuzla’daki evinin balkonunda kurulu 28 cm ayna çapına sahip Schmidt-Cassegrain tipi bir teleskop ile çekmiş. Ekipman bilgisi: Celestron C11 EdgeHD teleskop, Orion Atlas EQ-G kundak, ZWO ASI224MC, Televue 2” 2x Powermate, ZWO ADC (Atmosferin Saçılım Düzeltici)

Satürn fotoğrafını çekmiş olduğu teleskop ve kamera düzeneği:

 

Parçalı Ay tutulması sırasında kadraja giren bir uçak…

 

Dolunay ve uçak

 

Jüpiter

 

Orhan Bursalı

*Bu yazı HBT Dergi 229. sayıda yayınlanmıştır.