Robotlar korku değil, umut vermeli!

Öne Çıkanlar Teknoyaşam
Robotlar korku değil, umut vermeli!

İnsanoğlunun sahip olduğu beyin gücünün yapay zeka, sanal gerçeklik ve otomasyon ile harmanlanması iş dünyasında kesin bir devrim yaratacak.

Robot teknolojilerindeki gelişmeler şimdiden insanların doğal yetenek sınırlarının ötesine geçmelerine yardımcı oluyor. Yapay zeka, gerçek zamanlı kişiselleştirilmiş akıllı hizmetlerin kapısını açarak gereksiz tüketimi en aza indiriyor ve elde edilen sonuçları da en üst düzeye ulaştırıyor. Sanal ve arttırılmış gerçeklik uygulamaları da gerçek zamanlı öğrenmeye, insan-robot işbirliğine ve daha iyi iş güvenliğine olanak tanıyorlar.

Yıkıcı ya da bozucu yenilik yalnızca çağımıza özgü bir durum değil. Çiftçilikle birlikte elle yapılan işlerde makineleşmeye geçildi. Motorlu araçların üretiminde tek tek üretimden seri üretime geçildi. Ancak yeni sayısal teknolojiler, bu teknolojilerin gerek sakıncaları, gerekse sağladıkları olanaklarla her gün karşı karşıya gelmek zorunda kalan şirketler ve çalışanlar arasında çok ciddi sorunlar yaratıyor.


Umut kaynağı

Teknolojik devrim, yaşlanma ve küçülen toplumlar (nüfusları hızla azalan ve yaşlanan toplumlar) gibi konuların çözüme kavuşturulmasında insanların öncelikli umut kaynağını oluşturuyor. Ancak bunun birtakım korkuları tetikleyebileceği, bir olasılıkla, giderek artan işsiz nüfusunun desteklenmesi amacıyla evrensel bağlamda temel bir gelirin sağlanması gibi, devlet güvenceli köklü çözümleri gerektirebileceği de bir gerçek. Öyle ya da böyle, sayısallaşma insanların özsaygıları ve insanlıkla ilgili duyguları konusunda ciddi sorunları da beraberinde getiriyor.

Bu durumda, teknolojinin sağladığı olanaklara ve yol açabileceği olası tehlikelere karşı nasıl bir tepki vermeliyiz? Bu konuyu iyimser bir bakış açısından ele alacak olursak, teknoloji işgücü ile ilgili çözümlerde, sanayi sektöründe otomasyon şimdiden katma değeri çok daha yüksek görevlere zaman bırakıyor. Meslek değişimi ve gelişimi konusunda dünya çapında bir üne sahip olan ve Lee Hecht Harrison tarafından geliştirilen sohbet robotu Ella’yı ele alalım.

Internet Plus

Kapsayıcı büyüme sürecinde en temel etkenlerin dijitalleşme ve teknoloji olacağına kesin gözüyle bakılıyor. İnternet üzerinden insanlara sosyal güvenlik yönetimiyle ilgili hizmetler sunmak üzere yaşamına başlayan ve şimdilerde “Internet Plus” İK Hizmeti ile şirketlere son derece verimli ve nitelikli hizmetler veren Çin kökenli WoWooHR’ye bir bakın. Söz konusu teknoloji bu hizmetlerini daha da geliştirerek gelecekte ücret bordrosu ve çalışanların esenliğiyle ilgili hizmetlere de el atmayı tasarlıyor.

Teknolojinin eğitim alanındaki etkisi de şimdiden belli oluyor. İster eğitim araçlarının oluşturulması, ister içeriğin dağıtılması (tüm o kitlesel açık çevrimiçi kursları düşünün) ya da-başta büyük veriler yoluyla olmak üzere- öğrenme çıktılarının değerlendirilmesi söz konusu olsun, öğrenme sanatının bir dönüşüm süreci içinde olduğu açıkça görülüyor. Daha çok sayıda genç nüfusa eğitim olanakları sağlanmasına olanak tanıyan bu tür teknolojiler özellikle de gelişmekte olan ülkelerde büyük bir coşku uyandırıyor.

Teknoloji, kapsama alanında da bir gelişme sağladı. Örneğin, çocukların bakımıyla ilgilenmek zorunda olan anababalar gibi, esnek çalışma düzenlerine gereksinim duyanlar artık işgücüne katılma konusunda çok daha geniş olanaklara sahipler. Aynı durum, engelli bireyler ya da iş merkezlerinin çok uzağında yaşayanlar için de geçerli.

Beceriklilik artmalı

Yeni teknolojik düzenden olabildiğince yarar sağlamak için devlet, şirket ve çalışanların teknolojiyi uygulama konusunda son derece becerikli olmaları gerekiyor. Bunun için de aşağıdaki önerilere öncelik tanınmasında yarar var:

• Araştırma ve inovasyona yatırım yapın: ilerlemenin önüne geçemezsiniz, ama onu dizginleyebilirsiniz.

• Eğitim sisteminde yeniliklere gidin: STEM modeli ve dijital beceriler olmazsa olmaz. Ancak bu arada yeni iş dünyası için gerekli olan esneklik, ‘öğrenmeyi öğrenme’ ve sürekli değişime ayak uydurmanın yanı sıra, ekip çalışmasını körüklemek amacıyla iletişim kurma ve işbirliğine gitme gibi birtakım becerileri geliştirmeyi de unutmayın.

• Hızlı gelişime uyum sağlayabilmek için yaşam boyu öğrenme ve beceri kazandırmaya yatırım yapın.

• Uluslararası deneyimin, iletişim ağlarının ve kültürlerarası becerilerin geliştirilmesi için esnekliğe ve devingenliğe kucak açın.

Dijital değişim iş dünyası ve toplumlar üzerinde inanılmaz bir etki yaratıyor; ‘sayısal’ işgücünün 21. yüzyılda sürdürülebilir ve kapsamlı büyüme bağlamında gerçek bir hızlandırıcı işlevini göreceğini söyleyebiliriz.

Derleyen: Rita Urgan

Kaynak