Bilimsel bilgi tüm anlayışları ve dogmaları değiştiriyor

Editör ne diyor?

İrili ufaklı araştırmalar sonucu ortaya çıkan bilimsel ve teknolojik birikimler sonucu, kısa süreler içinde bilgilerimiz ve bu bilgiler üzerine inşa ettiğimiz kavramlar, konseptler, anlayışlarımız değişiyor; büyük sıçramaların olduğu bir zaman içinde seyretmeye başladık.

Örnek mi? Bu sayıdaki ana konumuzu okuyun.

Galaksi kümelerinden beyin-zihin yapımıza ve genlerin davranış ilişkilerine kadar (epigenetik), bağlantısallık diyebileceğimiz ortak yapısal bütünlükler ortaya çıkıyor; bu bağlantısallık, çeşitli oluşumlar arasında doğrudan bir ilişki kurmasanız bile, bir desen birliği içinde gözüküyor.


Beyin, evet çeşitli görev bölüşümleri içinde, ama bütün olarak birbiriyle bağlantısallık ağı içinde anlamlı çalışıyor. Genler tek başlarına ne kadar önemliyse, daha önemlisi tüm genlerin bir bağlantısallık içinde (epigenetik) çalışıyor olmasının ortaya çıkması. 2014 yılında, uzaydaki gökadaların (galaksi) da bir süper galaksi kümesi halinde davrandıkları ortaya çıktı. Süper küme, Samanyolu dahil 100 bin galaksiden oluşuyor!

Prof. Dr. Türker Kılıç, “Konnektom-Epigenetik-Laniakea” paradigmasının, eski bilimin - paradigmanın yerini aldığını vurguluyor ve tüm varlık dünyasında ortak bir desenin egemenliğe işaret ediyor. Üstelik ortak bir ölçüm birimi de gündeme geliyor: Phi! Burada söz konusu “varlığın bağlantısallığı ve ortaklığı.”

Beyin zihin yaratan organ, bilgi işleyen varlık. “Bilinci oluşturan, 100 milyar nörondan oluşan beyin değil, 2 üzeri 100 milyar olasılık içeren enformasyon sistem bütünlüğü...” Size, yeni kavramlarla donatılı, varlığa insana ve evrene yeni akışlar sunan ve buna ilişkin insana, canlılara, dahası ekonomiye ilişkin de sonuçlar çıkartan bir söyleşi okuyacaksınız.

Bilimin, bilginin insanın kavrayışını ve yaşam biçimini çok daha hızlı değiştirdiği bir süreç içindeyiz.

3 öncünün ardından

Ülkemizde internete öncülük eden 3 insanımızı birbiri ardına kaybettik. Oğuz Manas, Özgür Uçkan ve geçen hafta da Mustafa Akgül. Edip Emil Öymen çok güzel bir yazıyla kişiliklerini anlatıyor, katkılarını vurguluyor. Biz de önlerinde saygıyla eğiliyoruz. Tanol Türkoğlu, Mustafa Akgül’ü ayrıca yazdı.

Yapay zekâ ve robotik nereden başladı ve nereye gidiyor? Kökleri taa Eski Yunan’a kadar giden bir tarihçede, yapay zekâda gelişmenin kilometre taşlarını Cemre Yavuz yazdı. Reyhan Oksay, Semih Oksay’ın 5 yıldır yoğun olarak üzerinde çalıştığı iki kişilik, ama bitince uçabilecek, “Pietenpol Air-Camper” olarak bilinen gerçek bir uçağın üretim öyküsünü yazdı. İlgiyle okuyacaksınız. Siz de boş zamanlarınızı uçak yaparak değerlendirebilirsiniz!

Bilim ve beslenme sayfamızda “yaşlılar nasıl beslenmeli” yazısını bulacaksınız. Ne demiştik? Bilgi anlayışlarımızı ve kurduğumuz öyküleri değiştiriyor. İşte bir örnek de insanın evrim öyküsünden: Dünyaya yayılışımızın değişen öyküsü.

Doğan Kuban hoca bu kez Türkiye’nin temel krizi eğitime çağdaş nitelik konusunu gündeme taşıyor, Türkiye diğer Müslüman ülkeler gibi durmadan krizler yaşayan ülkedir, bunu aşmak için eğitime çağdaş bir içerik kazandırmalıyız, diyor. Müfit Akyos, Çin ile ilgili yazılarını sürdürüyor: Hedefleri Çin’i yenilikçi ülke yapmak, diyor.

Çok önem verdiğimiz iki köşemizi izleyin: İklim Değişikliği’nde bir iddia var. Bilim insanlarının çağrısı: Dönüşü olmayan noktaya gelmemek için 3 yıl kaldı! Hava Kirliliği köşesinde ise, kirliliği önlemek için toplumsal ve bireysel neler yapılabilir sorusu tartışılıyor.

Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak üzere...