Buz çekirdekleri: Küresel ısınmanın kesin kanıtları

Gezegenimiz Öne Çıkanlar
Buz çekirdekleri: Küresel ısınmanın kesin kanıtları

İklimin eskiden beri değişmekte ve karbon dioksit düzeyinin sürekli olarak dalgalanmakta olduğunu iddia eden küresel ısınma inkârcıları, iklim değişikliğinin son yıllarda hız kazanarak dünyamızı felakete sürüklediği savına karşı çıkıyorlar. Ancak bilim insanları bunların karşısına buz çekirdeklerinden elde ettikleri verilerle çıkıyor. Verilere göre sanayi devriminden bu yana atmosferdeki CO2 düzeyi yüz milyonlarca yıllık düzeyin üzerinde.

Dünya doğal bir sera etkisine sahip ve bu çok yaşamsal bir etki. Sera etkisi olmasaydı gezegen yüzeyinin sıcaklık ortalaması -18 °C’nin üzerinde seyrederdi ve buna bağlı olarak insan yaşamı hiçbir zaman var olmazdı. Atmosferdeki gazlardan biri olan karbon dioksit (CO2) ısıyı hapsederek gezegeni insan yaşamına uygun hale getirmiştir.

Sera etkisi kavramı yüzyıldır biliniyor. Yaklaşık 150 yıl önce John Tyndall adında bir fizikçi, CO2’nin sera özelliklerini ortaya çıkartmak için laboratuvar deneylerinden yararlanmıştı. Daha sonra 1800’lerin sonlarına doğru Svante Arrhenius, atmosferimizdeki CO2’in sera etkisini ve geçmişteki buzul çağlarıyla ilişkisini ilk kez hesapladı.


Günümüz bilim insanları ve mühendisleri son on yıllarda, Antarktika ve Grönland’ı örten buzul tabakalarını delerek bu bağlantıları en ince ayrıntılarına kadar keşfetme olanağına kavuştu. Binlerce yıl boyunca yağan kar sıkışarak kalın buz tabakaları oluşturur. Delme sonucu elde edilen buz çekirdekleri 3 km uzunluğa erişebildiği gibi, 800.000 yıl geriye de gidebiliyor.

Bilim insanları, buz tabakalarındaki su moleküllerinin kimyasından yararlanarak sıcaklığın bin yıldır ne gibi değişiklikler geçirdiğini anlayabildiler. Bu buz tabakaları ayrıca antik atmosferdeki minik baloncuklarını da içine hapseder. Bunlar da tarih öncesi CO2 düzeylerini ölçmekte kullanılır.

Bundan önceki sıcak dönemlerde, ısınmayı meydana getiren CO2’deki artışlar değil, Dünya’nın rotasyonundaki ve Güneş çevresindeki yörüngesinde meydana gelen küçük fakat öngörülebilir yalpalamalardı. Bu yalpalamalar sonucu ortaya çıkan küçük iklim değişikliklerinin doğal bir yükselticisi olan CO2, bu süreçte çok önemli bir rol oynadı. Gezegen soğumaya başlayınca, daha fazla CO2 denizlerde ayrışmaya başladı ve sera etkisini azalttı. Bu da soğumayı biraz daha artırdı. Benzer şekilde gezegen ısındıkça denizlerden atmosfere salınan CO2 ısınmayı daha da artırıyordu. Ne var ki şimdi durum farklı. Atmosfere devasa miktarlarda ve çok hızlı bir şekilde yollanan CO2’den insanlar sorumlu. CO2’nin artış hızı geçmişteki kayıtların hiçbiri ile karşılaştırılamaz. Son 1.000 yılda CO2 düzeylerindeki en hızlı doğal değişim 35 ppm (parts per million) dolaylarındaydı. İnanılması çok zor, ama insanlar aynı miktarı yalnızca son 17 yılda havaya saldılar.

2017 yılının ortalarında atmosferik CO2 409 ppm olarak hesaplanmış durumda. Havaya bombardıman edilen CO2, iklimin hızla ısınmasına yol açıyor. Bu durumda iklim değişikliğinin gerçekten meydana geldiğine ilişkin kanıtlar bol ve net. İşin zor kısmı şu: Bundan sonra ne yapmalıyız? Tüm ülkelerin güçlü, halkıyla işbirliği yapabilen ve güvenilir bir siyasi liderliğe her zamankinden fazla ihtiyacı var.

Derleyen: Reyhan Oksay

Kaynak