Pandeminin neden olduğu belirsizlik ortamında verinin artan önemi

Koronavirus Öne Çıkanlar Teknoyaşam
Pandeminin neden olduğu belirsizlik ortamında verinin artan önemi

COVID-19 virüsünün yol açtığı salgının, 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın anlamına gelen pandemi olarak ilan edilmesiyle, tüm dünya için kaotik bir süreç başlamış oldu. Aynı gün ülkedeki ilk COVID- 19 vakasının tespit edildiğinin açıklanmasıyla, Türkiye için korkulan teyit işlemi de gerçekleşti. İstenmeyen ama önlenemeyen bu gelişmeyle birlikte toplumun bir bilinmezler sarmalı içinde yön bulma arayışı da başlamış oldu. Virüs ile ilgili soruların kesin yanıtlarının olmaması ve medyadaki bilimsel tartışmalarda bile çelişkili iddiaların ortaya atılması zorlu bir süreçle karşı karşıya olunduğunun bir tür kanıtı gibiydi. Bilinmezlik ve belirsizlik ortamında önünü görmek için medyaya yönelen toplumun karşısına çıkan zihin bulandırıcı bir başka görüntü ise pandeminin korkutucu güç ve büyüklüğüne dair diğer ülkelerden gelen yansımalardı.

Bunlara COVID-19 ile ilgili komplo teorilerinin ve yalan haberlerin artarak eklenmesi ise gecikmedi. Gerek geleneksel gerekse dijital medya ortamlarının olup bitenleri anlamaya çalışanlar için tatmin edici bir bilgi kaynağı olmaktan çok zaman zaman endişe ve korkunun dozunu artırıcı bir işlev gördüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Kuşkusuz bunda pandeminin yol açtığı kısıtların medya için de geçerli olmasının rolü dikkate değerdir.

Özellikle pandemi gibi kaygı ve korkuya neden olan olguların yol açtığı toplumsal kafa karışıklığını giderecek kesin ve net bilgilerin dolaşıma çıkarılamadığı iletişim ortamları, toplum sağlığını olumsuz etkileyecek başka bir salgın olan infodeminin hazırlayıcısı olabiliyorlar. Bilgi kirliliği salgını olarak adlandırabileğimiz infodemi, yalan haber, yanlış haber ve komplo teorilerinin genellikle sosyal medya üzerinden hızla yayılarak insanları endişe ve paniğe sevk etmesi ve böylece pandemiyle mücadeleyi olumsuz etkilemesi olarak tanımlanıyor (1). İletişim ortamlarında infodemi yerine toplumun önünü açacak doğru bilgilerin dolaşıma çıkması doğal olarak en sağlıklısı. Salgına dair en azından o ana dek elde edilmiş ve kesinlik kazanmış bilgilerin paylaşılması, topluma güven ve yön duygusu vermesi bakımından da önem taşıyor.


Nitekim, bu açıdan pandeminin ‘doğru’ ya da ‘geçerli’ bilgi arayışımızdaki yönelimlerimizi de önemli ölçüde etkilediğini söyleyebiliriz. Salgının boyutlarının ortaya konulabilmesinde rakamsal değerlere duyulan ihtiyaç, verinin, dolayısıyla da veri temelli bilgi üretiminin ne denli önemli olduğunun farkına daha çok varılmasını sağladı. Her akşam endişe ve merakla açıklanmasını beklediğimiz Günlük COVID-19 Hasta Tablosu’nda yer alan rakamların bizler için taşıdığı anlam düşünüldüğünde, bu ve benzeri tabloların oluşturulmasını mümkün kılan verinin önemi daha görünür olacaktır.

Verinin, anlamlı ve değer ifade eden bir bilgi bütünlüğüne dönüşebilmesi için çok aşamalı bir süreçten geçmesi gerekiyor. Her bir aşama için ayrı uzmanlık, beceri ve yetkinlikler söz konusu. Ancak bunların yanı sıra, veriden üretilecek değerin ve faydanın çoğaltılabilmesi için bazı ilkelerin gözetilmesi gerekiyor. Süreci anlaşılır kılmak adına dört ana başlık altında toplayarak şu şekilde ele almaya çalışabiliriz:

Veri toplama: Bu aşama çeşitli alanlarda üretilen dağınık ham verinin düzenli aralıklarla toplanarak temel verinin oluşturulmasını içeriyor. Koronavirüs örneğinde ele alındığında sağlık kurumlarında yapılan test sayısı, vaka sayısı, virüsten kaynaklı ölüm sayısı ve tedavi gören hastaların durumları hakkında üretilen verinin düzenli aralıklarla toplanması olarak özetlenebilir.

Veri doğrulama: Toplanan verilerin kalitesinde sorun olmaması için orijinal kaynak belgelerdeki verilerle sisteme girilen verilerin aynı olup olmadığının kontrolü gerekiyor. Bu amaçla veri doğrulama işlemi yapılıyor. Bu aşamanın doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, aynı olgu üzerinde farklı kurumların farklı verilerle ortaya çıkmasının yol açabileceği kafa karışıklığının önüne geçilmesi açısından da önem taşıyor.

Veri analizi: Toplanan temel veriden belirlenen sorulara cevap verecek şekilde bilgi elde edilebilmesi için veri sınıflandırılıyor ve uygun alanlar için uygun veriler seçilerek anlaşılır bir bütün oluşturacak şekilde düzenleniyor. Veriyi düzenleme, görselleştirme ve modelleme süreçlerini içeren bu aşamada veri artık bilim insanlarına ve halka sunulacak hale de gelmiş oluyor.

Veriye erişim: Verinin toplumla paylaşılmasını içeren bu aşamada verinin herkesin erişimine hızlı bir şekilde açılması önem taşıyor. Bu ise verinin açık veri haline getirilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Aynı zamanda verinin anlamlı bir bütünlük içinde düzenlenerek eksiksiz ve düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmasını da içeriyor. Veride açıklık politikasının benimsenmesi, verilerin doğrulanabilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik değerlerinin de güçlü olduğu anlamına geliyor.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de koronavirüs verileri daha çok devlet kurumlarınca toplanıp, üretiliyor. Bu da onları virüsle ilgili en önemli veri kaynağı haline getiriyor. Kurumların bu veriyi toplama, açma ve paylaşma konusunda benimsediği politikalar da toplumun kamu kurumlarına ve kamu kaynaklı bilgilere duydukları güvenin belirleyicisi olabiliyor.

Diğer yandan, farklı kuruluşların, bilim insanlarının, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelede, neyle karşı karşıya olduklarını görerek uygun stratejiler geliştirebilmesi ve gerçekçi politikalar üretebilmesi de koronavirüs verilerinin kalitesinin yüksekliği ve erişime açıklığıyla yakından ilişkili. Verilerin erişime açılması sırasında özel hayatın gizliliği ile kamu yararı arasındaki dengesinin sağlanması da yetkililerin gözetmesi gereken bir diğer konu (2).

Benzer konular, salgınla birlikte kamuoyunun artan bilgi ihtiyacını gidermede değeri daha da fazla artan veri gazeteciliğinin yapılabilmesi için de geçerli. Tüm bunlar ise toplumun bilinmezlik ve belirsizlik sarkacında savrularak infodeminin kurbanı olmasının engellenebilmesinde doğrunabilirlik, hesapverilebilirlik, ve şeffaflık değeri yüksek fayda ve sorumluluk dengesi iyi gözetilmiş veri temelli bilgilerin rehberliğinin önemine işaret ediyor.

Doç. Dr. Nurhan Yel
İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Yeni Medya ve İletişim Bölümü

1- Mheidly, N., Fares, J. Leveraging media and health communication strategies to overcome the COVID-19 infodemic. J Public Health Pol 41, 410–420 (2020). https://doi.org/10.1057/s41271-020- 00247-w
2- Ienca, Marcello & Vayena, Eff y. (2020). On the responsible use of digital data to tackle the COVID-19 pandemic. Nature Medi cine. 26. 10.1038/s41591-020-0832-5.

Bu yazı HBT'nin 248. sayısında yayınlanmıştır.