Haberdar olmak ve bilgiyle kucaklaşmak: Çok farklı eylemler

Toplum
Haberdar olmak ve bilgiyle kucaklaşmak: Çok farklı eylemler

Günümüz dünyasında “bilgi” kavramı gittikçe genişleyen bir ilgi yoğunlaşmasının merkezinde yer alıyor. “Artık bilgi çağı yaşıyoruz; bilgi altın değerindedir; insanoğlu bilgi sayesinde zenginleşir…” Bu, bilgi adına cesaret verici ve biraz da hikmet dolu slogansal söylemler, gündelik yaşamda da bol miktarda kullanım alanı buluyor.

Gelişmekte olmaklıktan sıyrılıp bir yukarı ülkeler grubuna sıçrayamayan Türkiye’mizde de, bilgi adına övgüler düzüleduruyor. Eğitim ve akıl fukarası toplum yöneticileri bilgi edinmeyi gündelik tüketim olayının bir parçası haline getirici yaklaşımlar sergiliyor. O tür kafalarda bilgi sadece insanları bir şeylerden haberdar kılmaya yardımcı olan bir araçtır. İnsanların bireysel gelişmesine ve toplumların daha ileri düzeylere ulaşmasına yardımcı olucu boyutu dikkate alınmaz.

Dolayısıyla “haberdar olma” kavramı ile geliştiricilik ve yaratıcılık kaynağı oluşturan gerçek bilgi kavramı birbirine karışır. Gerçek bilgi gölgede kalır. Yeni ve daha gelişmiş düşüncelerin beslediği ve insanoğluna özgü üstün bir özellik olan yaratıcılık dürtüsünün desteklendiği bilgi paketi önemsenmez.


Gerçek bilgi

Oysa adına uygarlık denen büyük ve üstün maceranın temel dayanağı gerçek bilgidir ve insanoğlunun onunla kucaklaşmasıdır. Gelişmesini tamamlayamamış ülkelerde ve bu durumun farkında olmaksızın, ilkel yaklaşımlı toplum yönetimi uygulayan liderlerin de bulunması halinde insanları haberdar kılmak eksik gedikli ve kısır yönleriyle eğitim etkinliklerine de damgasını basar.

İlk eğitim düzeyinden başlayarak yukarılara doğru tırmanan eğitim basamaklarında bilgiye ulaşmada elektronik teknolojilerinin kullanılıyor oluşu ilk bakışta bu tür ülkeler için kıvanç verici bir gelişme niteliği taşır gibidir. Oysa işin spekülatif ve tüketime yönelik özellikleri ön plandadır. Birtakım oluşumlardan haberdar olmayı çabuklaştırıcı bir boyutu bulunmaktadır, olayın. Ancak irdeleyici düşünceden ve yaratıcılıktan uzaklaştırıcı tarafı daha öndedir.

İnsanlar, toplum katmanları, toplum yöneticileri teknolojik yeniliklerin peşine düşme öyküsüyle kendilerini kandırırlar. Eğitim dünyası da bu kandırmacanın bir parçası olarak, talihsiz biçimde olayda yer alır. İyi üniversitelerimizin parlak öğrencileri arasında bile bir an önce haberdar olma yolundaki bilgilenme her şeyin önüne geçer. Bu öğrencilerin başarılıları ile ve eğitim dünyasındaki genç meslektaşlarla dertleşirken bu durum sürekli bir yakınma konusu olarak ortaya atılır. Henüz bir çaresi bulunmadığını üzüntüyle izlemekteyiz. Toplumumuzun eğitimle ilgili ve hepsi çözüm bekleyen çeşitli sorunlar arasında bunun da yer almakta olduğunun altı çizilmelidir.

Nicel yayılma var, nitelik az

Öte yandan üretime ve yaratıcı gelişmeye dayanak oluşturmayan haberci bilgilerin eğitim sonrası aşamalarda uygulama destekleyicisi oluşlarında da eksiklikler, kaçınılmaz olarak kendini gösterir. 30 küsur yıl önce Türk inşaat sektörünün petro-dolar ülkeleri başta olmak üzere çeşitli yabancı ülkelere açılmaya başladığı dönemlerde aşağıdaki saptamalar yapılırdı. Bu satırların yazarının da çeşitli uluslararası yayınları dahil çeşitli anlatılarında dile getirdiği gibi nicelik olarak Türk teknik dünyası hızlı bir yayılmanın ve büyümenin adayı olabiliyordu. Ancak niteliksel bazı eksikleri vardı. Başka ortamlarda başka teknik araştırma ve uygulama insanların geliştirdiği yenilikçi düzenekleri çabuk öğrenip bazı küçük pratik imalat düzenlemeleriyle hayata geçirmeyi bizim teknik insanlarımız beceriyordu. Ancak ulusal bir buluşçuluk ve yenilikçilik ürünü olarak geliştirilmiş teknolojiye sahip değildik.

Bu dönemlerde bizimle aşağı yukarı aynı düzeyde bir teknolojiye sahip olan Güney Kore’nin arada geçen zaman diliminde ileri ulusal teknolojileri geliştirme yolunda sarf ettiği gayretler göz önüne alındığında ülkemiz için benzer bir durumun hala mevcut olmadığını biraz endişeyle izliyoruz. Türk mühendislik dünyası nicel büyümelere dayalı ve uluslararası coğrafyada yayılmacı gayretler göstermiştir. Ancak haberdar olma ile köklü gerçek bilgi edinme arasındaki ayrımı yapamadığı için nitelik geliştirmede hala yavaş ve geride kalmaktadır. Üzülerek dile getirmek zorundayız.

Erhan Karaesmen / [email protected]


*Bu yazı HBT'nin 50. sayısında yayınlanmıştır.