Bitkiler de görebilir, duyabilir, koklayabilir, hatta karşılık verebilir (1)

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Bitkiler de görebilir, duyabilir, koklayabilir, hatta karşılık verebilir (1)

Biz bitkileri bir tür ev eşyası gibi görürüz, oysa bitkiler de yaşam alanları için savaşır, yiyecek arar, avlanır ve kendini savunur. En az hayvanlar kadar canlıdırlar ve belli durumlarda belli davranış biçimleri sergilerler.

Jack C Schultz’a göre “bitkiler, sadece çok yavaş hareket eden hayvanlardır”.

40 yılını bitkiler ile böcekler arasındaki ilişkiyi incelemeye adamış olan Schultz, Missouri Üniversitesi’nde botanik profesörü.


Schultz, yapraklı kuzenlerimiz hakkındaki algımıza dikkat çekiyor: Biz bitkileri bir tür ev eşyası gibi görürüz, oysa bitkiler de yaşam alanları için savaşır, yiyecek arar, avlanır ve kendini savunur. En az hayvanlar kadar canlıdırlar ve belli durumlarda belli davranış biçimleri sergilerler.

“Büyümekte olan bir bitkiyi filme almak ve hızlı çekimde izlemek gerekir; o zaman bitkinin de tıpkı bir hayvan gibi davrandığını görürsünüz” diyor Lyon Üniversitesi’nden botanikçi Olivier Hamant.

Schultz’a göre, bitkiler bir amaç doğrultusunda hareket eder, bu da onların çevrelerinde neler olup bittiğinin farkında olduğu anlamına gelir. Çevreye doğru tepkiyi verebilmek için şartlara göre değişen, gelişmiş duyu organları vardır.

Peki, bitkilerin duyu organları nelerdir?

Tel Aviv Üniversitesi’nden Daniel Chamovitz ise bitkilerin duyu organlarının bizimkilerden pek de farklı olmadığına dikkat çeker.

Chamovitz, 2012’de yazmış olduğu What a Plant Knows (Bir Bitki Neler Bilir) kitabında bitkilerin dünyayı nasıl algıladığını son derece ciddi bilimsel araştırmalara dayanarak anlatır.

Chamovitz’in, ilk başta kitabının nasıl karşılanacağı konusunda çekinceleri vardır. Zira bitkilerin görme, koku alma, hissetme ve hatta bilme ile ilgili yetileri hakkında anlattıkları, akıllara 1973’te yayınlanmış olan popüler bir kitabı getirebilirdi. The Secret Life of Plants (Bitkilerin Gizli Hayatı) başlıklı bu kitap, “flower power” kuşağınca çok tutulmuştu ama bilimsel veriler içermekten uzaktı.

Nitekim bitkilerin klasik müziğe pozitif tepki verdiği iddiası, tamamen temelsiz çıkmıştır.

1970’lerden bu yana bitkilerde algı araştırmalarında epey yol alındı. Artık “bitkilerin de duyguları vardır” iddiasını kanıtlamak yerine, bir bitkinin çevresini niçin ve nasıl algıladığı sorusuna cevap aranıyor.

Schultz’un meslektaşları Heidi Appel ve Rex Cocroft ise bitkilerin işitme duyusunu araştırıyorlar.

Araştırmalarının amacının bitkilerin niçin sesten etkilendiğini bulmak olduğunu belirtiyor, Appel. Bitki için çevredeki sesin bir Beethoven senfonisi olup olmadığı fark etmez, ama karnı aç bir tırtılın yaklaşma sesi bitki için bambaşka bir hikâyedir.

Appel ve Cocroft’un deneyleri, tırtılların çıkardığı çiğneme sesine karşı bitkilerin de yapraklarını kimyasal koruyucularla kapladığını gösterdi. “Bitkilerin ekolojik anlam taşıyan bir sese ekolojik anlam taşıyan bir yanıtla karşılık verdiğini bulduk” diyor Cocroft.

Ekolojik anlam, buradaki anahtar kelime. Zürih’teki İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden De Moraes ve arkadaşlarının gösterdiği gibi, bazı bitkiler yaklaşan böcekleri sadece işitmekle kalmıyor aynı zamanda bu böceklerin kokusunu ya da çevredeki başka bitkilerin bu böceklere karşı salgıladığı uçucu sinyalleri de algılayabiliyor.

Nitekim araştırmacılar, 2006’da bağbozan adlı yabani sarmaşığın (genus Cuscuta, familya Convolvulaceae) tırmanabileceği potansiyel bir bitkiyi koklayarak bulduğunu gösterdi. Bağbozan sarmaşığı, havada kıvrılarak ev sahibi bitkinin gövdesine sarılır ve onun besinlerini emerek tüketir.

Aslında - kavram olarak - bu bitkileri bizden ayırt eden fazla bir şey yok. Onlar da tıpkı bizim gibi koku alıyor, işitiyor ve uygun bir davranışla yanıt veriyor.

Ama elbette arada önemli bir fark da var. Hayvanlarda ve bitkilerde koku algılama mekanizmasının birbirine ne kadar benzediğini bilmiyoruz, çünkü bitkilerdeki mekanizmalar hakkında bilgimiz eksik.

Bizim burnumuz ve kulaklarımız var. Peki, bitkilerin nesi var?

Bitkilerde açık seçik duyu organlarının olmaması, bitkinin duyu mekanizmasını anlamayı zorlaştırıyor. Aslında bu alanda nispeten ileri araştırmalar da yok değil. Örneğin bitkilerin “görmek” için kullandıkları foto- reseptör araştırmaları gibi. Ama, yetersiz.

İşte Appel ve Cocroft, bir bitkinin sese tepki veren kısımlarının hangisi olduğunu bulmayı umuyorlar.

Bitkinin sese tepki veren kısmı, bütün bitki hücrelerinde bulunan mekano-reseptör proteinleri olabilir. Bunlar, ses dalgalarının oluşturduğuna benzer mikro- deformasyonları elektriksel ya da kimyasal sinyallere dönüştürebilirler.

(Mekano-reseptörler, mekanik ve fiziksel uyarıları algılarlar. Deride ve kulakta bulunur. Deride bulunan ve sıcak ile soğuğu algılayanlara termo-reseptör denir.) Araştırmacılar, tam teşekkül etmemiş mekano-reseptörlü bitkilerin böceklerin çıkardığı sese yine de tepki verip vermediğini test ediyorlar. Anlaşılan bitkilerin ille de kulak gibi bir fazlalığa ihtiyacı yok.

Bitkilerle paylaştığımız diğer bir yetenek ise, iç algıdır; yani “altıncı his” dediğimiz ve bedenimizin şu ya da bu parçasının nerede olduğunu bilmemizi, bunlar arasında denge kurmamızı sağlayan yetenek.

Bu duyu, hayvanlarda öz olarak tek bir organa bağlı değildir; kaslarla beyinde bulunan mekano-reseptörler arasındaki geri-bildirim döngüsüne bağlıdır, dolayısıyla bitkilerle karşılaştırma daha kolay olur. Her ne kadar moleküler detaylar biraz farklı olsa da, bitkilerin de çevredeki değişiklikleri fark eden ve uygun tepkiyi veren mekano-reseptörleri vardır.

“Aslında fikir aynı” diyor, iç algı konusunda 2016’da yayımlanan bir çalışmanın yazarlarından olan Hamant. “Şu ana kadar bildiklerimize göre, bitkilerde bu tepki, gerilmeye ve mekanik deformasyona yanıt veren mikrotübül (hücrenin yapısal bileşenleri) ile sağlanıyor.”

Gerçekten de 2015’te yayınlanan bir araştırma, daha derin benzerliklere işaret ediyor, kas dokusunda anahtar bir bileşen olan aktin’in bitkilerin iç algısında oynadığı role dikkat çekiyor. Hamant’a göre, bitki dokusundaki aktin elyafının âdeta bir kas gibi davrandığına dair bulgular vardır.

Mercan Bursalı

Bu yazı HBT'nin 63. sayısında yayınlanmıştır.