Yarının “Akıllı ve Yeşil Şehirleri” başladı: Barselona örneği

Erdal Musoğlu Y
Yarının “Akıllı ve Yeşil Şehirleri” başladı: Barselona örneği

Adına layık bir akıllı şehir, tamamen entegre edilmiş bir altyapıya, sürücüsüz araçları da içeren akıllı ulaşım hizmetlerine, hızlı internet ve diğer iletişim sistemlerine, tam bağlantılı su ve elektrik şebekelerine sahip olmalıdır.

Bir teknolojiye ‘akıllı’ denmesi, sayısal ve internet bağlantılı olması, büyük miktarlardaki verileri işleyebilmesi ve giderek artan biçimde ‘yapay zeka’ yazılımları kullanması anlamına geliyor.

Örneğin, bir telefon sadece uzaklardaki kişilerle iletişimi sağlarken, akıllı telefon bizi internete, yani yerküremizin sinir ağına bağlıyor ve pek çok işlevi birden sağlıyor.


Biri yararlı bir alet, diğer ise modern yaşamın vazgeçilmez bir aracı.

Bu yazıda, telefonlarımızda bu devrimi yaratan akıllı teknolojilerin şehirlerimize uygulandığında neler sağlayabileceklerini inceleyeceğiz.

Akıllı bir şehirde, her nesne, her alet, hatta her birey, yaşamın kalitesini, sürdürülebilirliğini ve etkin ve verimli yönetimini sağlamak için birbirleri ile bağlantılı olacaklar. Öte yandan, akıllı bir şehir inşa etmenin önündeki en büyük engel, yalnızca tam anlamıyla bağlantılı (fully connected) bir yerleşim ortamı oluşturmanın zorlukları değil. Bu iş, makina ya da elektrik mühendisliği kadar genetik mühendislik benzeri beceriler de gerektiriyor. Çünkü çözümün bir bölümü, şehrin DNA’sını yani orada yaşayan insanları değiştirmeyi gerektiriyor!

Akıllı şehir: Engeller neler?

İşin mühendislik tarafının önündeki engeller hiç de az değil. Adına layık bir akıllı şehir, tamamen entegre edilmiş bir altyapıya, sürücüsüz araçları da içeren akıllı ulaşım hizmetlerine, hızlı internet ve diğer iletişim sistemlerine, tam bağlantılı su ve elektrik şebekelerine sahip olmalıdır. Böylesine büyük bir sistemler bütünü, oluşturduğu verileri toplayabilmek ve işleyebilmek için çok güçlü bir iletişim ve bilişim altyapısına sahip olacaktır.

Sistemin karmaşıklığı ve şehir yaşamı için vazgeçilmez hale gelmesi, arızalar ve diğer tehditlerle baş edebilecek bir yapıda olmasını gerektirmektedir. Arızaların anında tesbiti, yayılmalarının önlenmesi, bozulan bir sistemin yerine yedeklerinin devreye girmesi ve bütün bunların otomatik olarak, insan gerektirmeden gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Bütün bu yedeklemeli (redundant) yapı ve kendini onarma özellikleri, küresel iklim değişikliğinin hızla artırmakta olduğu doğal felaketler kadar, savaş, terör ve siber saldırı gibi insanın yol açtığı felaketlerin oluşturacağı zararları da en aza indirmek için gereklidir.

Akıllı şehirler ve ruhbilim

Diğer yandan, akıllı şehirlerin oluşturulmasında ruhbilim (psikoloji) disiplini de çok önemli bir rol oynayacaktır. Günümüzde giderek büyüyen hatta devleşen yerleşimlerdeki yaşamın giderek doğadan uzak, stresli ve sağlıksız olduğu bilinmektedir. Akıllı şehirlere geçildiğinde ise bu sorunlara yenilerinin eklenmesi çok olası. İnsanın kendisini koca bir makinenin önemsiz bir parçası gibi hissetmesi türünden...

Özellikle bilişsel ruhbilim (cognitive psychology), yerleşiklerin, akıllı şehirlerini biçimlendirmeleri ve algılamaları açısından önemli bir rol oynayacaktır. Tabii, bireylerin sürekli ve aktif bir eğitimleri ile planlamaya ve denetlemeye katılımları da vazgeçilmez bir başarı faktörüdür.

Akıllı şehirlerin insanları daha mutlu, güvenli ve sağlıklı kılmaları için önemli bir diğer yaklaşım da şehirlerin 'akıllı şehir' olmaları kadar 'yeşil şehir' olmalarını hedeflemek ve planlamak olacaktır. Bu kavramın. şehirdeki yeşil alanları artırmakla sınırlı olmadığı, binaların doğal yöntemlerle ısıtılması ve soğutulmalarını, temiz enerji üretim ve kullanımını ile çevreci ve sürdürülebilir bir ekonomiyi de içerdiğini hatırlatalım.

Akıllı bir şehir hiç uyumaz

Ulaşım altyapısında, su, kanalizasyon ve elektrik şebekesinde, şehir aydınlatmasında, sismik ve atmosferik ölçümlerde, hatta çöp konteynerlerindeki algılayıcılar (sensors), gece gündüz, sürekli olarak, topladıkları verileri iletip dururlar. Üstelik bunu da akıllı biçimde, yani verileri yerel olarak işlemden geçirip enformasyona dönüştürdükten sonra yaparlar.

Bir çöp deposunun, merkeze, 'Şu an %25'im dolu, çarşamba günü tam olarak dolacağım.' mesajı göndermesi gibi... Böyle bir şehirde çöp toplama hizmetlerinin ne kadar daha ekonomik ve verimli olacağı açık değil mi?

İnsan da akıllı şehire ‘connected’

Akıllı şehirlerde bağlantılı (connected) olan, yalnız çevresel farkındalığı (situational awareness) olağanüstü artıracak bu algılayıcılar değil. Biz insanlar da, sağlığımızın ve dinçliğimizin izlenmesi için taktığımız ya da giydiğimiz aygıtların topladığı ve ilettiği verilerimiz ile 'devrede' yani, bir anlamda, sistemin parçası olacağız.

Vücut sıcaklığımız, nem oranımız, kalp atışlarımız ve uyku süremiz gibi günümüzde izlenebilen parametrelere ileride daha nelerin eklenebileceğini kestirmek güç değil. Bizlerden toplanan bu verilerin diğer veriler ile bir araya getirildiklerinde yaşam ortamımızın ve biçimimizin sağlığımızı nasıl etkilediğini belirlemek ve gerekli düzeltmeleri yapmak açısından ne kadar önemli olacakları da apaçık.

Bir şehrin toplam elektrik tüketiminin %40'ı yolların ve sokakların aydınlatılmasından kaynaklanır.

Akıllı bir şehir, tamamı LED ve üzerlerinde çeşitli ışık, ses, hareket, sıcaklık vb algılayıcıları olan bir aydınlatma sistemine geçtiğinde olacak değişikliklere bir göz atalım.

Her şeyden önce büyük enerji ekonomisi sağlanacaktır. Bu yalnızca LED aydınlatmanın diğer seçeneklere göre çok daha verimli ve uzun ömürlü olmasından kaynaklanmayacaktır. Aydınlatmanın gücü, algılayıcıların verilerine ve orada yaşayan bireylerin gereksinimlerine göre ayarlanacak, gereğinde çok azaltılacak hatta kesilecektir.

Son kez ne zaman gece çimlere ya da toprağa uzanarak yıldızları seyrettiniz? Şehirlerimizin çok aydınlık olması, yarattığı 'ışık kirliliği' ile gece gökyüzünü görmemizi engellemekte ve bizleri doğadan ve evrenden uzaklaştırmaktadır. Akıllı aydınlatma ile şehrin seçilen yerlerinde bu olanağı da yeniden sağlayabiliriz.

GÜNÜMÜZDEKİ AKILLI ŞEHİRLERE BİR ÖRNEK: BARSELONA

Barselona'nın 500 km'lik fiber optik iletişim hattı hem entegre iletişim hizmetlerinin belkemiğini oluşturmakta hem de şehrin tüm sakinlerine hızlı internet hizmeti vermektedir. 1100 elektrik direği LED aydınlatmaya dönüştürülmüş ve şimdiden %30 enerji tasarrufu sağlamıştır.

Direklerdeki algılayıcılar ve aygıtlar ışıkları yaya trafiğine göre ayarlamakta, kablosuz internet ulaşımı sağlamakta ve hava kalitesi ölçümü yapmaktadırlar.

Şehrin çeşitli bölgelerindeki 19.500 akıllı elektrik saati enerji tüketimini izlemekte ve optimal enerji kullanımını sağlamaktadır. Çöp konteynerlerindeki algılayıcılar çöp seviyelerini belirlemekte ve en verimli çöp toplama zamanlaması ile yol belirlemesine olanak vermektedirler. Yaygın elektrikli toplu taşıma, bisiklet paylaşım sistemi, digital duraklar yanında, ApparkB adlı bir yazılım (App) da sürücülere civarlarındaki boş park yerlerini bulmayı ve ödemeyi cep telefonlarından yapmayı sağlamaktadır.

Şehrin tüm park ve yeşil alanlarında, yağmurları ve toprağın nemini izleyen algılayıcılar sayesinde gereksinime göre sulama sağlanarak şehrin su tüketimi %40 azaltılmıştır. Şehrin ürettiği tüm bu bilgileri toplayan ve işleyen Sentilo adlı yazılım açık kaynaklı (Open Source) olarak geliştirilmiş ve diğer şehirlerin hizmetine sunulmuştur. Ayrıca toplanan tüm veriler Barselona'lıların ulaşım ve kullanımına açıktır.

Bugünün Türkiye'sinde yaşayan bizlere sanki başka bir galaksiden söz ediyormuşuz gibi geliyor olmalı bütün bunlar... Ama, yılmadan izleyecek, öğrenecek ve öğreteceğiz bütün bu gelişmeleri. İnsanca ve uygarca yaşayan bir topluma ulaşıncaya kadar.

Erdal Musoğlu / [email protected]

 

Kaynaklar:

http://www.bbc.com/news/technology-37384152

https://futurism.com/heres-a-look-at-the-smart-cities-of-the-future/

*Bu yazı HBT Dergi'nin 49. sayısında yayınlanmıştır.

Erdal Musoğlu