Yerel kalkınma yerel yönetimlerin de görevidir

Müfit Akyos
Yerel kalkınma yerel yönetimlerin de görevidir

Şu andaki ülke yönetiminin kentler üzerindeki hakim ideolojisini oluşturan “kentsel rant” yaratma yaklaşımı bütün ülkeyi moral ve üretim ahlakı yönünden kemirmektedir. Her bir yerleşim biriminin önce üreterek ayakta kalabileceği yerel yönetimlerce ilkesel olarak benimsenmelidir. Her türlü üretim faaliyeti ve üretime dayalı kentli önerisi yerel yönetimlerin dikkatinde ve gündeminde olmalıdır. Hemen tamamı muhalefet yerel yönetimlerince başarılan örneklerin zaafı, başkanla sürdürülebilir olması, tekrarlanabilirliğini sağlayacak modellemelere dönüştürülememesidir. Yerel kalkınma temel bir işlev olarak yerel yönetimlerin görevi olmalıdır. Yerel yetkinliklerin yenilikçilik yaklaşımı ile yeni ürünlere dönüştürülerek pazara çıkması için başta kooperatifçilik olmak üzere katılımcı ve paylaşımcı araçları örgütlemek üzere yerel yönetimlerde oluşturulacak kalkınma birimleri, “akıllı uzmanlaşma – smart specialisation” gibi yenilikçi kalkınma modellerinden de yararlanarak yerel dinamikleri harekete geçirebilir.

Kalkınma ajansları yerel yönetimlere

Kuruluş amaçlarını gerçekleştiremeyen ve giderek işlevsizleşen kalkınma ajansları üzerine yerel yönetimlerce geliştirilecek bölgesel kalkınma işlevi ekseninde yeni bir modelleme yukarıda sözü edilen kalkınma birimlerinin güçlü bir altyapısına dönüştürülebilir.


Büyük kentlerde ağırlaşan yaşam koşullarından, artan sömürüden, yükselen hizmet bedellerinden bunalan yüksek nitelikli işgücü, bölgesel kalkınmalarını yerel kaynak ve yetkinliklere dayandırarak oluşturmak isteyen yerel yönetimler için bölgelerine çekilmesi gereken bir kaynak olarak düşünülmelidir. Oluşturulacak uygun yaşam ve çalışma koşulları, bilgiye ve deneyime saygı, paylaşılan idealler bu kaynaktan yararlanmak için öncelikli koşullardır. Oluşturulacak yüksek nitelikli beyin göçü ile bölgenin kaynakları katma değer yaratacak yenilikçi ürünlere dönüştürülebilir.

Teknoparklar, kuluçkalıklar, risk sermayesi ve yerel yönetimler Kentin bilgi ve moral gücünü arkasına alabilmek için birincisi, kentin entelektüel gücünü harekete geçirebilmek, ikincisi benbilirimcilikten uzak durarak talep ve moral gücünü temsil eden kentlilerin ne düşündüğüne kulak vermek ve kendilerini ifade edebilecek katılım araçlarını oluşturabilmek.

Üniversitelerin yanı sıra sayıları giderek artan teknoloji geliştirme bölgeleri, teknoparklar, kuluçkalıklar, endüstriyel Ar-Ge merkezleri kentin yenilikçi teknoloji, ürün ve hizmet üretme kaynaklarıdır. Taşıdıkları potansiyel nedeniyle - şu anki işlevsellikleri ve verimlilikleri bir yana – bölgesel kalkınma bağlamında yerel yönetimlerin ilgi alanlarına girmelerini gerektirmektedir. Söz konusu kapasitenin yerel, toplumsal ve sosyal sorunların çözümlenmesine yenilikçi yaklaşımlar geliştirmek üzere yönlendirilmesi için yerel yönetimlerin konuyu mutlaka gündemlerine almaları ve bu kapasiteyi zorlamaları gerekmektedir. Neden yerel yönetimler de bölgesel risk sermayesi oluşturmaya öncülük etmesinler, kuluçkalıklar, iş geliştirme merkezleri oluşturmasınlar? Başarılı filiz-firmalara ortak olmasınlar? Kalkınma birimleri içinde oluşturulacak kentsel yenilikçilik birimleri bölgenin bilgi varlığını ve bilgiye dayalı dış işbirliklerini oluşturma işlevine sahip olabilirler. Burada kaçınılması gereken “benbilirimci başkanlar” ile popülist yaklaşımlardır. Öncelikle “öğrenmekle” başlanılması ve profesyonel destekler alınarak bölge özelinde modeller geliştirilmesi ve sabırlı olunması gerekmektedir.

Değerlendirme

Belediyecilik günümüzde hiyerarşiye göre ilginçten başlayıp çılgına kadar uzanan projeciliğe dayandırılmaktadır. “Her şeyi bilen başkan ve ekibinin” projelerinin değeri ise yaratacağı ve dağıtılabilir rantla ilişkilendirilmektedir. Dört yıl erimli bakış açısı nedeniyle, kısa sürede sonuç alınabilecek projeler tercih edilmektedir. Oysaki projeden önce uygulanacak politikalar ve ilkeler gelmelidir. Bugünkü koşullarımızı esas aldığımızda yerel yönetim dünyamızda karşılığı olmayan konular olarak görülebilecek dört yazıda yer alan başlıklara pek çoklarının eklenebileceği açıktır. Zaten bizler de “başkan” olmak değil de geleceği inşa hazırlığı içinde bilgi peşinde koşanlar için yazmaktayız.

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 147. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos