Yediklerimiz sadece kendi sağlığımıza değil, gezegenimize de zarar verebilir. Her yıl atmosfere salınan sera gazının yaklaşık dörtte biri gıda üretim faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Söz konusu gazların büyük kısmını büyükbaş hayvanların ürettiği metan, kimyasal gübrelerden gelen azot oksitler ve tarım veya hayvancılık için ormanların tahrip edilmesinden kaynaklanan karbondioksit oluşturuyor.
Bu gazlar ısıyı atmosferde hapsediyor. Sel ve kuraklık gibi aşırı hava olayları, ısınan dünyamızda daha sık ve şiddetli görülür hale geliyor, mahsulleri yok edip mevsim düzenini bozuyor. Sonuç olarak, iklim değişikliği halihazırda sorunsuz olmayan gıda tedariğini tamamen alt üst edebilir. Tarım alanında karşı karşıya olunan güçlükler önemli boyutlarda ve dünya nüfusu arttıkça sorunların da büyüyeceği açık.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin iklim ve toprağa ilişkin yeni özel raporu, toprak kullanımında, tarımda ve beslenmede keskin değişiklikler olmazsa, küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma hedefine ulaşmanın oldukça güç olacağı uyarısında bulunuyor.
Milyarlarca insanı biyoçeşitliliğe ve çevreye zarar vermeden besleyebilecek bir gıda üretim sistemine şiddetle ihtiyaç var. Eski tarım yöntemleri üzerine çalışan araştırmacı Kelly Reed (Oxford Üniversitesi), geleceğin sürdürülebilir tarım sistemlerini bulmada geçmişteki ziraat uygulamalarının katkı sunabileceğini düşünüyor.
Günay Amerika'da Waru Waru kanal sistemi
Kadim tarım yöntemleri her zaman doğa ile uyum içerisinde değildi. İlk çiftçilerin yanlış sulama nedeniyle toprakta tuzlanmaya sebep olduğuna dair bulgular mevcut. Öte yandan, toprak kalitesini iyileştirmiş, mahsul verimini artırmış ve mahsulleri sel ve kuraklığa karşı korumuş eski yöntemler de var.
Kelly Reed, İnka öncesi dönemde Güney Amerika’da ortaya çıkan ve MÖ 300 ile MS 1400 yılları arasında yaygın kullanılan bir su kanalı sisteminin başarılı tarım uygulamalarına iyi bir örnek olduğunu belirtiyor.
Waru Waru sistemi olarak adlandırılan bu yöntemin başarısız örnekleri olsa da, uygulamaların çoğunluğunda çiftçilerin kimyasal ilaç kullanmadan mahsul ve toprak verimliliğini artırması sağlanmış. Yöntem, diğer yerel tarım yöntemleriyle karşılaştırıldığında sulama açısından önemli avantaj sağlıyor. Mahsulleri kuraklık ve aşırı yağıştan korumaya katkı sağlayan kanal sistemi, bitkileri dondan da koruyor. Kanallarda yaşayan balıklar da ek bir besin kaynağını oluşturuyor.
Waru Waru kanal sistemi, dünyanın en büyük sulak alanlarından biri olan Llanos de Moxos (Bolivya) da dahil olmak üzere Gü İnka yöntemi veya çeltik tarlasına balık ney Amerika’daki çiftçiler tarafından günümüzde kullanılıyor. Reed, bu tarım yönteminin, iklim değişikliği nedeniyle artması beklenen sel ve kuraklıklara karşı mahsullerin daha dayanıklı olmasını sağlayabileceğini ifade ediyor. Waru Waru sistemi, mevcut yaygın yöntemler açısından tarıma elverişli olmayan arazilerde de tarım yapılmasını sağlayarak ormanların korunmasına yardımcı olabilir.
Asya'da haşerelere karşı balık
Günümüzde yaygın olan tarım yöntemlerinden biri de monokültür tarım. Bir tarım ürününün iklim, toprak şartları, kolaylık veya ekonomik nedenlerle diğer ürünlere göre baskın olarak yetiştirilmesi olan bu uygulama, toprak verimliliğini düşürebiliyor ve doğal yaşam alanlarına ve biyolojik çeşitliliği zarar verebiliyor. Monokültür tarım yapılan büyük ölçekli tarlalarda kullanılan kimyasal gübreler nehirlere ve okyanuslara sızıyor, zirai ilaçlar doğal yaşama zarar veriyor.
Oysa birden fazla mahsulün yetiştirilmesi ve hayvancılığın çeşitlendirilmesi, gıdaların besin değerlerinin artırılmasını, gıda tedariğinin hava koşullarından daha az etkilenmesi ve biyoçeşitliliğin yeniden canlandırılmasını sağlayabilir.
Oldukça basit yöntemlerle tarımda doğa ile uyumu sağlayan birçok kadim uygulamaya bir örnek de, Çin’de çiftçilerin bugün dahi uyguladığı, geçmişi Han Hanedanlığı’na (MS 25220) kadar uzanan bir yöntem olarak, çeltik tarlalarına balık bırakmak.
İlave bir protein kaynağı oluşturan balıklar, çeltik tarlalarını daha verimli hale getiriyor. Bu uygulamanın pirinç monokültür tarımına kıyasla avantajı da, çiftçilerin kimyasal gübre ve böcek ilacı kullanımından tasarruf etmeleri. Zararlı otları ve haşereleri yiyen balıklar doğal bir haşere kontrolü sağlıyor.