Dr. Chen’in içine şeytan mı kaçtı?

Mustafa Çetiner
Dr. Chen’in içine şeytan mı kaçtı?

Bu yılın Mart ayında ABD önemli bir bilimsel skandal ile çalkalandı.

Ohio Eyalet Üniversitesinden bir öğretim üyesi, neden olduğu skandal yüzünden görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Bu araştırmacının ismi Ching-Shih Chen idi ve kanser ilaçları konusunda çok önemli sanılan çok sayıda çalışmanın sahibiydi.

Düşünün şimdi, bir yanda tedavi umudu ile bekleyen milyonlarca hasta, diğer tarafta bunların dertlerine derman olsun diye milyonlarca dolar teşvik ödenen sahtekar bir bilim insanı.


Çalıştığı üniversitede kurulan inceleme komisyonu 2006 ile 2014 yılları arasında Dr. Chen’in yaptığı ve yayınladığı 8 önemli çalışmada “hile” yaptığını net biçimde ortaya koydu. Bu çalışmalar hızla “geri çekildi” ve yok hükmünde sayıldı.

Komisyon aynı zamanda Dr. Chen’in geliştirip hastalara uygulamayı düşündüğü bir ilaçla ilgili Faz IB çalışmasını “hasta güvenliğinin hiçe sayıldığını” tespit ettiği için sonlandırdı.

Dr. Chen, 2001 yılında Ohio Eyalet Üniversitesine başladığında parlak bir bilim insanı gibi görülüyordu, belki de kendisi bile günün birinde bu “kabul edilemez” durumlara düşeceğine ihtimal vermemişti.

Süreç içinde yılda 200.000 dolar kazanan, üniversitenin kanser araştırma merkezi başkanlığına kadar tırmanmayı başarmış biri haline gelmeyi başardı. 2010 yılına gelindiğinde Ohio Eyalet Üniversitesinde “yılın yenilikçi bilim insanı” unvanını bile aldı.

Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü, araştırmalarında kullanılmak üzere Dr. Chen’e 8 milyon dolar tutarında bir teşvik vermişti.

Dr. Chen’in özgeçmişinde toplam 200’e yakın üst düzey bilimsel makale bulunuyordu. En sonuncusunu Mart 2017’de aldığı bir çok patentin de sahibiydi.

Skandal Chen’in geliştirdiği bir anti-kanser ilacın patentini sattığı firmanın kamuoyu açıklaması ile patladı.

Şirketin açıklamasında özetle şöyle deniyordu;

“Biz Chen’in elde ettiği bulguların hiç birini doğrulayamadık, yaptığı çalışmaların hiç biri bize katkı sağlamadı, bu ilaçla ilgili verilerin hiç biri doğru değil, bize patentini sattığı ilaç aslında bir çöp.”

Bu açıklama sonrası üniversite bir komisyon kurdu ve Chen’in yaptığı çalışmaları incelemeye aldı.

Sonuç çok açıktı, şirket haklıydı ve Chen üniversiteye, bilim dünyasına, patenti sattığı şirkete, ona teşvikler veren kurumlara ama en önemlisi kanser hastalarına yalan söylemişti.

Sonra ne mi oldu?

Dr. Chen görevinden ayrıldı, artık Amerikan sistemi içinde olması imkansızdı. Ülkesine geri döndü ve Taiwan’da bir enstitünün başkanlığına getirildi.

Büyük olasılıkla ülkesinde Amerika’dan gelen büyük araştırmacı olarak saygı görmeye devam ediyor.

Şimdi benim yanıtını bilmediğim kritik soruyu sorma zamanı.

Dr. Chen gibiler ne oluyor, neyin hırsına kapılıyorlar da bu yollara düşüyorlar?

Düşünsenize bunca başarı ve para sahibi olmuş, saygı görmüş bu insanlar, ne oluyor da böylesine yoldan çıkıyor, bilime ve insanlığa böylesine büyük bir ihaneti göze alıyorlar?

Bu soru başka soruları da akla getiriyor.

Peki, insan neden bilim yapar?

Bilimsel makale sayısı, akademik terfi, saygınlık, yüksek h indeksi, statü, popülerlik, daha fazla para gibi “havalı” şeyler için mi?

Bu soruların yanıtı başka bir yazı konusu.

Ama o yazının ilk satırları bu yazının son satırları olsun.

Kimlere “bilim insanı” demek lazım?

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 119. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.