Pandemi günlerinde entelektüel olmak?

Mustafa Çetiner
Pandemi günlerinde entelektüel olmak?

Hoca entelektüel olmak isteyen öğrencisine “senden entelektüel olmaz” diyor. Öğrenci bozuluyor, en çok derslere giren benim, derslerde en çok not tutan benim, sınavlarda en yüksek puanlar hep ben de, araştıran, okuyan benim” diyor, “neden entelektüel olmayayım?”

Öğretmeni yanıtlıyor, “senden çok iyi bir araştırmacı olur, ama entelektüel olmaz... Ben sana senden entelektüel olmaz deyince “neden” diye sormadın, kızdın, hiddetlendin, alındın. Entelektüel olmak bilgi ve donanım işi değil, davranış işidir.”

Sık aklıma gelir, bir insanın entelektüel olması için ne gerekir?


Bilgi en temel gereksinimdir, bu doğru. Ama yetmez, asıl gereksinim bilgiyi ne amaçla kullandığın, öğrendiklerinle nasıl yaşadığın, neyi amaçladığındır.

Statü peşinde olan bir bilim insanı entelektüel olabilir mi?

Olamaz diye yanıtlayacaksınız, bu sorunun yanıtı kolay.

Ama bu basit yanıt yetmez, yanıt çok daha derinlerdedir. Yaptığınız işi ölümüne sevmek, derinlemesine yapabiliyor olmak da yetmez.

Şu soruyu yanıtlayın. Aziz Sancar entelektüel mi?

Bu soru ve bu soruya verilecek her hangi bir yanıt, bilim dünyasının en önemli bilim insanlarından biri olan Sancar’ın değerine zerre kadar olumsuz etki etmez, hiç bir yanıt onun ölümsüz bilim insanları arasına gireceği gerçeğini değiştirmez.

Bu hikâyeyi daha önce de yazdım.

Nobel ödülü sahibi büyük fizyolog Ivan Petroviç Pavlov’un, Sovyet devriminin ateşli günlerinde işe yarım saat geciken asistanını “bitirmemiz gereken bir işimiz var, devrim, deneyleri aksatma nedenimiz olamaz” diye azarladığı anlatılır.

Şu sorunun yanıtını bilmiyorum, Pavlov’un dışarıda olup bitenlere kayıtsızlığı normal midir?

İki kez Nobel almış ünlü bilim adamı Linus Pauling biraz farklıdır. Pauling, nükleer savaş karşıtı, barış yanlısı, A.B.D.’nin Vietnam, Nikaragua ve Latin Amerika’daki askeri varlığına karşı mücadele eden bir sosyal aktivist idi.

Pauling’e entelektüel demek, diğerlerine göre çok daha kolay.

Bilim dünyasında yaptıkları ne olursa olsun, ABD seçimlerinde Trump’a oy veren bir bilim insanına entelektüel demek mümkün mü?

Yunan okullarının kapısında yazılı olan o ünlü deyişi yine hatırlatayım.

“Biz hayat için öğreniriz”

Bir bilim insanı vereceğim konferansa, yapacağım bilimsel çalışmama bakarım, gerisi beni ilgilendirmez diyebilir mi? Bu bakış açısının “hayat” ile ne kadar ilgisi olabilir?

Yaptığınız iş ve yaşadığınız hayat ne olursa olsun; 16. yüzyılın büyük entelektüeli Giordano Bruno’nun sözlerine kulak kabartmak lazım.

“Bakış açınızı değiştirin, kendinizi karşınızdakinin yerine koyun, şikayet etmeyin, deneyimlerinizi sadece aklınızın değil, yüreğinizin de süzgecinden geçirin, hak yemeyin, laf cambazlığı yapmayın, az konuşun, çok dinleyin, kibirlenmeyin, övünmeyin, iradenize sahip olun, kararlı olun, korkaklığı bir yana bırakın, kendinizi güncel tutun, çözüm odaklı olun, farklı bakmayı deneyin, gülümseyin, inançları değil, bilgiye sahiplenin...”

Bruno’nun önerilerinin her biri üzerinde bir kaç dakika düşünün derim.

Yaşamın karmaşası içinde mutluluğun, iç huzurunun ve yaşamın gerçek anlamının size gülümsediğini fark edeceksiniz. İçinize sindiremediğiniz değerler kargaşası arasında kaybettiğimiz doğru yolların yeniden belirdiğini göreceksiniz. Bruno’nun deyimiyle yaşamda sadece iki şeyin ulaşmaya değer olduğunu anlayacaksınız.

Sevgi ve bilgi...

NOT: Bu yazı benim eski bir yazım ancak Pandemi günlerinde konuşan, yazan meslektaşlarımı, akademisyenleri, gazetecileri izlerken bu yazıda yazdıklarıma benzer duygulara kapılıyorum. Bu yazı ben de eskimeyen bir yazıdır, bugün sanki yeri geldi gibi hissettim, yine paylaşayım istedim.

Mustafa Çetiner / [email protected]


Bu yazı HBT'nin 249. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.